Yılda 25 milyon TL

Hükümet su nedeni ile bozulacaksa bozulsun.

Öyle bir noktaya gelindi ki, kim bu su metnine imza atarsa ancak o hükümette kalabilir. Çünkü ardından bir ekonomik protokol var.

Neyse onu geçelim.

Su konusuna geri dönelim.

Birkaç gündür yazıyorum ve devletin, belediyelerin abonelerine dağıttığı suyun maliyeti ile ilgili ciddi bir sübvanseye yükü altında olduğunu anlatıyorum.

Ne diyorum: Belediyeler, yerel suyu bize satarken, Devlet Su Dairesi üzerinde belediyelerden tahsil edilen 25 Kuruş tonunda suyun geriye kalan maliyetini KKTC Maliyesi'nden ödüyor.

Biraz araştırdım ve KKTC Maliyesi'nden ayrılan su sübvanseye miktarı tam tamına yılda 25 milyon Türk Lirası'dır.

Yani maliyeti 25 Kuruş'un 4 katından fazla olan suyu belediyelere verirken, devlet maliyetin büyük bir kısmını karşılıyor ve bütçeden her yıl 25 milyon TL civarında bir para çıkıyor.

Bu su projesi hükümetin mutabık kaldığı şekilde çözümlenmesi durumunda, belediyeler zaten büyük bir rahatlama yaşayacak. Su ile ilgili bütün giderler belediyelerin sırtından kalkacak, öte yandan su konusundaki personel yükleri de ortadan kalkacak. Üstüne üstlük belediyeler cirodan pay alacak. Pay aldığı gibi kasasından beş kuruş çıkmadan tüm altyapı yatırımları da beldelerde tamamlanmış olacak.

Gelelim belediyelerin vatandaşa su vermesi için devletin yaptığı 25 milyonluk sübvanseye miktarına. Su anlaşması imzalandığı ve fiili olarak yürürlüğe girdiği andan itibaren bu 25 milyon TL her yıl KKTC Maliyesi'nin kasasında kalacak.

Daha iyi anlaşılması için; bu 25 milyon KKTC Maliye bütçesinde kalması halinde devletin bu parayla neler yapabileceğini de anlatmakta fayda var.

Mesela 3 adet okul yapılabilir bu parayla. Ya da 50 tane ambulans alınabilir.

5 tane en gelişmişinden EMAR cihazı alıp halkın kullanımına verilebilir. Yol mu istiyorsunuz. Yolun genişliğine göre, su için sübvanseye olarak harcanan parayla her yıl 50 kilometre civarında asfalt dökülebilir.

Diyelim ki bu parayla reel sektörü canlandırmak istersiniz. 100 bin TL'den 250 küçük esnafa can suyu olabilecek hibeler yapılabilir. Ya da 100 bin TL ile yeni işyerleri kuracak olanlara kapı açılabilir.

2 adet tiyatro binası yapılabilir bu parayla. Hem de her yıl.

10 tane futbol sahası.

Hellim konusunda sıkıntımız var ya. Büyükbaş hayvan karşısında küçükbaş hayvanımız çok az olduğu için aldığımız küçükbaş hayvan sütü hellim standartlarına ulaşmıyor biliyorsunuz. Ülkenin küçükbaş hayvan popülasyonunu yükseltmesi gerekir hem de acilen. Bu parayla her yıl 125 bin adet küçükbaş hayvan alıp hayvan üreticilerine bedelsiz bir şekilde dağıtılabilir.

Kültür için de harcanabilir mesel bir yıl bu para. Bu yazar telifi de dahil 100 adet kitap basılabilir. Ya da 3 adet büyük bütçeli dünya standartlarında uzun metrajlı film çekilebilir . Bunlar ülke tanıtımında kullanılır.

Halkımızın sağılığını düşünüyorsak; her şey dahil 50 bin kişi ful check-up'tan geçirilebilir tuzlu suyu belediyelere verebilmek için devletin üstlendiği bu parayla.

SOS Çocuk Köyü'nün yıllık bütçesinin 4,5 milyon Lira olduğu bir ortamda SOS Çocuk Köyü gibi 5 tane çocuk esirgeme kuruluşunun bir yıllık tüm ihtiyaçları giderilebilir.

Karşımızda duran ve toplumu içten içe kemiren uyuşturucu belası var ya. Bu 25 milyon Lira ile tam teşekküllü ve yurtdışındaki bağımlılara hizmet verebilecek bir uyuşturucu rehabilitasyon merkezi dahi kurulabilir.

Belediyelerin üzerinden kalkacak mali yüklerden dolayı rahatlamaları sonrasında halka verebilecekleri hizmetleri saymıyorum, devletin sübvanseye nedeniyle aldığı yükten kurtulması ile yapabileceklerini aklıma gelenlerini saydım sadece.

Suyun toprağa değmesi ile oluşabilecek üretim kapasitesini de sizin tahmininize bırakıyorum.