Elinde Kur'an ile sendika basmak da neyin nesi?

Tahir Gökçebel'in söyledikleri ile görüşlerimi zaten dün belirtmiştim. Önceki akşam da Basın Odası adlı televizyon programımızda Cenk Mutluyakalı, Artun Çağa ve Hüseyin Ekmekçi ile de bu konuyu uzun uzun tartıştık ve konuştuk. Hatta hepimizin aynı fikirde olduğu ilk konu olarak da programın tarihine geçti.

Aynı programda Tahir Gökçebel'in sözlerinin hapislik ile cezalandırılabileceği en az 25 ülkenin adını da canlı yayında saydım.

Bizde böyle bir yasa varmış ve bir avukat da kalabalık bir grup ile Polis'e şikayette bulunmuş. Süreci elbette ki takip edeceğiz.

Dün bir video geçti elime. Birileri gidip Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası'nı tabiri caizse bastı ve Tahir Gökçebel'e Kur'an-ı Kerim vermek istedi.

Videoyu izlerken yüzüm ekşidi.

Şimdi bunların Tahir Gökçebel'den ne farkları kaldı?

Elinize Kur'an-ı Kerim alıp Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası'na gidip Gökçebel'in makamına gidip orada bir şov yapmak neyin nesidir.

Düşünmez misiniz ki; hoşgörünün temel felsefe olduğu İslam dinine laf edilmesinin sebebi eline kutsal kitabı alıp onun adına iş yapanlardır.

Bilmez misiniz ki, bu yaptığınız İslamiyet'i ve kutsal kitabını şovunuza ve tepkinize alet etmektir.

Üstüne üstlük bunu bir video ile görüntüleyip, sağa sola sızdırmakla şovunuzu daha da geniş kitlelere ulaştırmak nedir? Neye hizmet etti?

Tahir Gökçebel'e Kur'an-ı Kerim hediye etmek ve onunla geçtiğimiz günkü, bana göre hastalıklı sözlerini tartışmak ise, medeni bir şekilde randevu alırsınız. Kur'an-ı Kerim'i hediye edersiniz, derdinizi usul hal ile anlatırsınız, çayınızı kahvenizi içersiniz, onu da dinlersiniz ve adabınızla gidersiniz.

Zaten adamda da Kur'an-ı Kerim varmış.

Elinizde Kur'an-ı Kerim ile sendika basarken, bilmiyor musunuz ki; Tahir Gökçebel ve İslam dini mensuplarının tümünün intihar bombacısı olduğunu düşünen zihniyete hizmet ettiğinizi.

Orada bir itiş kakış olsa, Polis gelse, birileri yaralansa, olaylar çıksa, "Elinde Kur'an-ı Kerim ile sendika basıp olay çıkaran adamlar" olarak anılmak ister misiniz? Siz isteseniz bile İslam dinini ya da herhangi bir dinin savunucusu rolünü bu yöntemle üstlenme hakkını kim verdi size?

Tahir Gökçebel; "İşte görün. Bunlar böyledir. Ellerinde Kur'an burayı bastılar" diye olayı anlatsa, kim ona "haksızsın" diyebilir ki şimdi?

El birliği ile din ve vicdan hürriyeti ile onun uhdesindeki hoşgörünün içine ediyorsunuz yavaş yavaş.

İki yanlışın bir doğru olarak kabul edildiği bu ülkeyi çok acayip bir yere çeviriyorsunuz.

Dileyenin dilediğine inandığı ve inananlarla inanmayanların birbirine azami saygı gösterdiği ülkemi özledim.