Devenin kulağındaki kenenin kulağı...

Yayın Tarihi: 10/07/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Biraz klasik gibi gelecek ama Kıbrıs'ı ilgilendiren konular hemen her zaman olduğu gibi bizim dışımızda gelişiyor.

Türkiye'nin Güney Kıbrıs ile ilişkilerinde normalleşme istikametin bir adım daha Varşova da atılırken, hep aklımın bir köşesini kurcalayan, "Kıbrıs sorunu çözülürse, Kıbrıs dışındaki güçler tarafından çözülecek ve bizim önümüze pişmiş ve servise hazır bir şekilde gelecek" düşüncesi gerçek olmaya adım adım yaklaşıyor sanki.

Varşova'daki tarihi uzlaşıda, Türkiye elindeki veto haklarını Kuzey Atlantik Konseyi'ndeki pozisyonu aracılığı ile saklı tutacak şeklinde Güney Kıbrıs'ın NATO'nun birçok faaliyetine katılmasına izin verdi.

Evet bir askeri tatbikatta Mehmetçik ile RMMO ilk etapta omuz omuza savaş oyunu oynamayacak ancak NATO'nun Güney sınırlarının savunması konsepti çerçevesinde işbirliği yapacak.

Daha geçen gün, Türkiye'den gelen uçak ve helikopterleri Trodos yangınına müdahale için birtakım şartlar öne sürerek kabul eder gibi yaparken reddeden Güney Kıbrıs bugün, Avrupa Birliği ve NATO işbirliği çatısı altında Türkiye ile askeri bir işbirliği yapma kararı alabiliyor.

Bu da benim gözümle, Liderlerin masada görüştükleri konuların çapları, NATO ve Avrupa Birliği'nin işbirliği büyüklüğündeki bir çapla karşılaştırıldığı zaman devenin kulağındaki kenenin kulağı büyüklüğünde kalır.

Bir başka ifadeyle, yine benim gözümde Kıbrıs sorunu, Kıbrıs dışındaki güçlerin çıkar ve ihtiyaçlarına hizmet etmesi halinde arzu edilen, ya da edilmeyen bir sonuca ulaşabilir.

Kimse kusura bakmasın ama bu da, "Çözüm Kıbrıslı bir çözüm olacak" söylemlerini biraz naif kılıyor.

Bir bakın lütfen.

Dünya ya da Avrupa birliği, ya da Rusya ya da NATO Güzelyurt'un Rum yönetimine verilip verilmeyeceğini mi konuşuyor, yoksa dönüşümlü başkanlıkta Türk tarafı kaç yıl başkanlık yapacağını mı? Yoksa bu güçler, Kıbrıs'ta kaç tane FIR hattının bulunacağını, ya da Mülkiyette asıl hak sahibinin kim olacağını mı tartışıyor kendi aralarında?

Hiçbiri.

Bu güçler, Batı dünyasının güney sınırı olan Doğu Akdeniz'deki en büyük adalardan biri olan Kıbrıs'ın batı dünyasının bu savunma hattı konumundaki bölgenin ihtiyaç duyulacağı zaman ne kadar güçlü olacağını konuluyorlar belki.

Ya da o bölgede çıkacak olan gaz ve petrolün Avrupa en güvenli ve en hesaplı ne şekilde seyahat edeceğini tartışıyorlar.

İsrail ile Türkiye'nin ilişkileri düzelmişse neden Türkiye ile bir Avrupa birliği ülkesi olan Kıbrıs Cumhuriyetinin Rusya'nın yörüngesinden çıkıp, NATO'nun himayelerine giremediğini soruyorlar.

Bütün bu sorunların önündeki engel, Güzelyurt, dönüşümlü başkanlık ve bu minik adadaki mülkiyet rejimi ise ve bu konular çözüme kavuşturulunca, bu büyük sorunların çözümü kolaylaşacaksa o zaman Kıbrıs sorunu geceden sabaha çözülür bence.

Dün de söyledim.

29 Temmuz bizim için dönüm noktası olacak.

Eğer Varşova'da toplanıp hava gösterisi izleyen arkadaşlar, Varşova'da masaya yatırdıkları sorunların biri yada birkaçının Kıbrıs sorununun çözümü ile ortadan kalacağına ya da hafifleyeceğine inanırlarsa, 5'li görüşme kaçınılmaz olur. Ha öyle bir çıkış yolu görmüyorlarsa da, biz yine bu devlerin arasında, devenin kulağındaki kenenin kulağı konumuzu korur hayatımıza ite kaka devam ederiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları