Yeni Demir Lady diğer Demir Lady'lere karşı

Theresa May, Kraliçe II.Elizabeth'in önünde, leopar desenli ayakkabıları ile diz çöktü ve ülkenin ikinci kadın ve Kraliçe'nin 13'üncü Başbakanı oluverdi.

Hemen akabinde ünlü Downing Street'e koştu ve orada 10 Downing Street adresinden taşınan David Cameron'ın veda konuşması için bulunan basın ordusunun önüne geçti.

David Cameron'un bütün söylediklerini tekrar ettikten sonra aslında birçok kişinin unuttuğu, Muhafazakar Parti'nin tam adını söyledi.

"Muhafazakâr ve Birlik Partisi"

Birlik vurgusu yaparken, Büyük Britanya ya da Birleşik Krallık'ın birliğinden bahsediyordu. İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda.

Theresa May'in en önemli işlerinden biri, Alman mevkidaşı ve hemcinsi Angela Merkel ile Brexit Müzakeresini, ya da Avrupa Birliği ile Britanya'nın boşanma pazarlığını yapmak olacak.

Angela Merkel, "Zor bir müzakere süreci olacak" açıklamasını daha Theresa May, Buckingham Sarayı'nın merdivenlerini tırmanmadan yapmış ve "Bu kadından çekeceğin var hemşire" mesajını vermişti.

Theresa May, Britanya'nın birlikteliğine vurgu yaparken, elinden çekeceği bir başka hemcinsi geldi aklıma.

Nicola Sturgeon. İskoç Ulusal Partisi Başkanı ve İskoçya Birinci Bakanı.

Bilmeyenler için, İskoç Birinci Bakanı aslında bir nevi İskoçya Başbakanı'dır. Britanya'nın İskoçya'ya tanıdığı özerklik çerçevesinde yeniden oluşan bir yapıdır. 1997'de Tony Blair tarafından yeniden düzenlenmişti, çünkü 1707'de alınan bir İngiliz Parlamentosu kararı ile bu özerklik ortadan kalkmıştı.

Bir bakıma ilginç bir tesadüf müdür, yoksa Theresa May bir şey mi anlatmaya çalışıyor bilemedim. 1707'de yürürlüğe giren kararın adı "Act of Union" idi.

Bu kararla İskoçya'nın özerkliği ortadan kaldırılmıştı. Theresa May Muhafazakar Parti'nin resmi adını hatırlatıp, Britanya'yı oluşturan ülkelerin birlikteliğine vurgu yapmak için "Union" (Birliktelik) ifadesini kullanması Bayan Sturgeon'ı düşünmeye sevk edecek herhalde.

Biliyorsunuz Nicola Sturgeon, İskoçya'nın Britanya'dan ayrılması pahasına Avrupa Birliği'ne kalması gerektiğini ve İskoçların da zaten bu yönde oy kullandığını ifade etmiş ve her platformda bunu tekrarlamaktadır.

Theresa May'in, başının derde girmesi muhtemel hemcinslerinden bir diğeri de müstakbel Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Hillary Clinton olur diye düşünürüm.

Bush-Blair ilişkisinden hareketle; Cumhuriyetçi Başkanlar, İşçi Partili Başbakanlarla ve Demokrat Başkanlarla, Muhafazakar Başbakanlara kıyasla daha iyi anlaşıyor gibi bir kanı var. Cameron-Obama ilişkisine baktığım zaman, öyle de görünüyor sanki.

Bunları bir yana bırakırsak, ABD ile yakından ilişkili olan ve İngiliz Parlamentosu'nda, Theresa May'in başbakanlığında oya sunulacak olan Trident Nükleer Füze sistemlerinin güncellenmesi kararı bulunuyor. Bu da zor kararlardan birisi.

Bu yazıyı yazarken, telefonuma BBC'den düşen bir habere göre, Boris Johnson Theresa May'in kabinesinde Dışişleri Bakanı olarak atandı.

Yani Independent Gazetesi'nin Brexit referandumu sonrasında attığı ve hepimizi gülümseten "Welcome to Boris Island" (Boris Adası'na hoş geldiniz) başlığı gerçekleşmiş oldu. Sadece ada büyüdü.

Sonuç olarak, Theresa May'in işi kolay olmayacak. Cebelleşmek zorunda kalacağı, Kraliçe, Merkel, Sturgeon ve Clinton.

Ne kadar "Demir Lady" olduğunu göreceğiz.