Bir basın toplantısının özçekimi

Yayın Tarihi: 30/08/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Başlığı gören dünkü basın toplantısını düzenleyenlerin neler söylediği ile ilgili kerli ferli bir yorum bekleyecek herhalde. Yapmayacağım. Eminim yapanlar çıkacak. Hem de bol miktarda.

Benim söyleyeceklerim masanın öteki tarafındakilerle ilgili değil, bu sefer bu taraftakilerle ilgili olacak.

Yani bir özçekim yapıp, Medya Dergisi'nde okumayı çok sevdiğim bölümdeki adıyla, "Bizim Mahalle"nin bir fotoğrafını çekeceğim. Hem de gazetecilerin en aktif, haberleri kürekle toplaması gereken yerden. Bir basın toplantısından.

Basın toplantısı organizasyonu ile ilgili birçok eleştiri yöneltebilirim ama yapmayacağım. Hayatında gazete hazırlamamış, televizyona bülten yetiştirmemiş kişilerden basın toplantısı organizasyonunu, habercilere haber sağlayacak formatta yapmasını beklemek saflık olur. Bunu aşağılamak ya da olumsuz anlamda söylemiyorum. Sadece habercilerin ihtiyaçlarını yalnız ve ancak bu işi sektörde yapmış birisi anlayabilir. Söylediğim budur. Kimse kırılmasın.

Gelelim özçekim işine.

Medyada basın toplantılarını sahne olarak gören ve kendilerini de hazır ışıklar üzerimde, mikrofon elimde iken bir uzun hava patlatayım da ortalık şenlensin diye düşünüp o edayla davrananlar var.

Kendilerini medya önüne atan ve basın mensuplarının sorularına hazırlıklı bir şekilde gelen siyasilere soru sormak yerine, uzun uzun yorum yapmayı tercih ediyorlar.

Bazıları yaptıkları yorumların ardından, ayıp olmasın diye, "bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye bir cılız soru eklerler.

"Yahu adamın ne düşündüğünü sormadan önce zaten o konuda sen ne düşündüğünü söylemiş, kendi basın toplantını yapmışsın. O sorumsu eklemeyi yapmasan da olurdu'' diyeceğim, sonra ayıp olacak.

Bir başka tür var ki, kendini sunduğu televizyon programında zannedip, muhtemel cevabın on katı uzunluğunda bir soru sorar, cevap verecek siyasi kişiliğe cevap verecek ne zaman bırakır ne de yorumlu ve daldan dala gezinen sözüm ona soruyu anlama imkanı.

Bir de agresif bir şekilde doğrudan yorum yapanlar vardır. Sanki basın toplantısına gelen birisi değil de basın toplantısını düzenleyen kişi kendisiymiş gibi davranarak, soru sorma sırası kendine geldiğinde, uzun uzun bir değerlendirme yapar, yorumunu iletir, soru sormaya bile gerek duymadan, "Bu düşüncemi paylaşmak istedim" benzeri bir ifadeyle korsan basın toplantısını tamamlar. Yanıt vermek üzere soru ekini bekleyen siyasi ise, apışıp kalır.

Bu türler, orada bulunmayan birini savunmak ihtiyacını da hisseder ve agresiflik de oradan kaynaklanır.

Bazı türler ise, sorusunu sorup, aldığı yanıt üzerine soru yineleyen ve basın toplantısındaki soru sorma modelini bir röportaja çevirmeye çalışıyor. Etrafta onca soru sormaya hazırlanan gazeteci varken, uzayıp giden diyaloglarla sırasını bekleyenleri çileden çıkarıyorlar.

Bir de yanıtı olmayan sorular var ki onlardan da gördük dün. Bu tür sorular, yanıt almak için değil, o ortamda, "ben bilgi sahibiyim. Her şeyi takip ediyorum" şovu içindir.

Dünkü basın toplantısında birkaç haber ile yanan gazeteci haklı olarak, hazır mikrofonu eline almışken ve olası korsan basın toplantıları, basın toplantısının kendisini işgal etmeden makineli tüfek gibi arka arkaya sorularını patlattılar ve yanıtlarını aldılar ancak geneli itibarıyla, basın toplantısında bulunmayı bilmediğimiz de ortaya çıkıverdi.

Üzgünüm ama basın toplantısı adabımız henüz oturmadı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları