Sosyal medya çocukları

Yayın Tarihi: 05/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Lider Anastasiadis'in katıldığı zirveyi izlemek üzere bulunduğum New York dönüşü muzdarip olduğum jet lag, yerini pis bir gribe bırakınca normal hayata dönüşüm biraz gecikti.

Ancak dün kendime gelebildim, o da kısmen.

Birkaç gün daha teknolojinin ve internet çağının verdiği imkanlarla işlerimi evden görebilirdim ancak kardeşim Özdemir Tokel'e önceden verdiğim söz, beni yataktan kaldırdı.

Neydi bu söz?

Şehit Turgut Ortaokulu'nda okuyan 8'inci sınıf ya da bizim zamanınızdaki ifadesiyle orta 3 öğrencilerine 'sosyal medya' konusunda bir seminer verecektik.

Sözümüz söz.

Kalktık, Güzelyurt'a gittik.

Okul Müdürü Cengiz Uzun, hem dostumuz hem de benim Lefke Gazi Lisesi'nden öğretmenim.

Ben liseyi bitirmek üzere olan havai bir gençtim, o da yeni mezun genç bir öğretmendi.

Onu kırmak olmazdı. Hele hele öğrencileri hiç.

Zaten başlar başlamaz "Kimin facebook hesabı var?" diye sorduğumda bütün parmakların havaya kalktığını görünce, doğru yere geldiğimiz anladım...

Oraya bir medya profesyoneli olarak gitmedim sadece.

Elinde cep telefonu, sosyal medyada gezinen 11 yaşındaki bir kız çocuğunun babası olarak da gittim.

Dolayısıyla, onlara verdiğim öğütleri, uyarıları, sosyal medya üzerinde onları bekleyen tehlikeleri, görebilecekleri zararları anlatırken aynen kendi kızıma anlatır gibi anlattım.

Sanırım öğrenciler de bu içtenliği hissetmişler ki, akşamüzeri ofise dönüp facebook hesabıma baktığım zaman, ortak tek arkadaşımız ŞTO Müdürü Cengiz Uzun olan birkaç öğrenciden facebook arkadaşlığı teklifi aldım.

Seminere dönecek olursak… Özdemir, çok hoş ve kısa bir sunum hazırlamış. Ben ise doğaçlama bir şekilde, babalık içgüdüsüyle Özdemir'in sunumuna dahil oldum.

Sosyal medya, son derece verimli ancak son derece de zararlı bir olgu. Özellikle çocuklar için.

Bir veya iki tane gerçek arkadaşı, binlerce facebook arkadaşına yeğlemeleri gerektiğini anlatmaya çalıştık çocuklara. Bizim zamanımızda, okuldan sonra arkadaşlarımız ile iletişimi devam ettirmenin tek yolu, ya mahallede top ve benzeri oyun oynamaktı ya da anne ve babalarımızın izin verdiği ölçüde telefon açmak ve bu konuşmayı kısa tutmaktı. Çocukların şaşkın bakışları içinde mektup arkadaşlığını anlattık. Yurt dışında yaşayan aynı yaştaki çocuklarla "pen friend" oluyorduk ve mektup yazıp, aylarca yanıt bekliyorduk.

Ne garip değil mi?

Biz aylarca Hollanda'daki mektup arkadaşımızdan gelecek mektubun içinden çıkacak bir doğum günü fotoğrafını beklerken, şimdiki çocuklar doğum günü partilerini facebook'tan canlı yayınlıyorlar.

Sonu itibarıyla, medya okur yazarlığı dersi alan bu öğrencilerle zaman geçirmek, bizim dahi tam olarak çözemediğimizi ve tam çözdüğümüzü sandığımız anda gelişen sosyal medyayı, bu alana yeni dalmaya hazırlanan çocuklara anlatmak son derece keyifliydi.

Teşekkür ederim Cengiz Topel Uzun, teşekkür ederim sevgili ŞTO hocaları ve teşekkür ederim sevgili öğrenciler, sevgili sosyal medya çocukları.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları