Hasan Ulaş Altıok ile buluştuk...

Yayın Tarihi: 18/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazım nedeniyle sosyal medya üzerinde atıştığım, sonra da bir sosyal medya linç kampanyasına maruz kaldığım konularla ilgili yine o sosyal medya kamuoyu önünde sözleştiğimiz üzere Hasan Ulaş Altıok ile bir araya geldik.

Hasan Hoca ile buluşmamız, sosyal medya azgınlarının ve televizyon programına eğlence çıkarmak isteyenlerin beklediği ve arzu ettiği gibi kanlı bıçaklı ve küfürlü değil; son derece medeni ve dostça bir atmosferde geçti.

Birkaç gazeteci dostumla özel bir sunum dinledik. Sorularımızı sorduk ve nerede ayrıldığımızı, Hasan Ulaş Altıok'un tam olarak ne demek istediğini anladık.

Görüşlerine katılıp katılmamak gibi bir seçenek de yoktu çünkü siyasetçi şapkasını bir kenara bıraktı ve yaptığı bir çalışmayı anlattı. Çalışma üzerinden konuştuk. Hiç siyaset yapmadık. İşin ekonomik, sosyal ve politik yönlerinden bahsetmedik. Konunun sadece finansal boyutuyla ele alındığı çalışmasını, sınırlı teknik bilgilerimizle anlamaya çalıştık.

Hasan Ulaş Altıok'un argümanı, kablo ile elektriğin fizible olmadığı değil. Argümanı, bahsedilen kablo kapasitesi ve Kıb-Tek'in yedek ünitesinin hazır tutulması ile elde edilecek elektriğin, kendisinin önerdiği alternatif bir üretim modeli ile karşılaştırıldığı zaman, elektrik enerjisinin tüketiciye daha ucuza ulaşamayacağıdır.

Alternatif öneri dediği şey de AKSA'nın ve Kıb-Tek'e ait buhar türbinli elektrik santrallerinin devre dışı bırakılıp; birkaç tane daha, zamanı geldiğinde doğal gaz ile de çalışabilecek, dizel jeneratörün satın alınıp üretime dahil edilmesi.

Neticede bir yatırım gerektiriyor bu öneri ve AKSA'ya her yıl ödenen 25 milyon dolarlık kira bedelleri ile bu santrallerin kurulabileceğini söylüyor. Bu bir siyasi irade ve karar gerektiriyor tabiî. Siyaset konuşmadığımıza göre böyle bir kararın alınıp alınmaması noktasını tartışmadık.

Yani kablo ile mevcut durumu karşılaştırmıyor Hasan Hoca. Mevcut durumun sürdürebilir olmadığını o da söylüyor.

Söylediği birçok şey var ama bana göre ön plana çıkanlar arasında, Enerji Bakanı Sunat Atun'un geçtiğimiz hafta imzaladığı anlaşmanın bir çerçeve anlaşması olduğu ve bunun bir zararının olmadığı.

Anlaşmanın elektrik kablosu spesifiğine indirgeneceği zaman, aynen Türkiye ve Rusya arasında imzalanan Elektrik Alım Sözleşmesi'nde olduğu gibi rakamların açıkça belirtilmesi gerektiğini, böylelikle yapılacak fizibilite çalışmalarının daha kati sonuçları olacağını anlatıyor.

Bu tür projelerde değişkenlerin çok olduğunu ve Türkiye'deki toptan enerji fiyatı, yakıt fiyatları, kablonun 200 megawatt ile 400 megawattlık tercihleri gibi değişkenlerin kablo ile lokal üretim arasındaki farkı tesis edeceğini ve hangisinin fizible olup olmadığının çok kapsamlı bir çalışılmayla tesis edilebileceğini söyledi.

Kendisi ayrıca temiz olacaksa ve biraz daha pahalı olacaksa bile kendisinin kablo ile gelecek elektriği kişi olarak tercih ettiğini söyledi ancak halka şu aşamada daha ucuz olacağının söylenmesinin doğru olmadığını ifade etti.

Neticede, Hasan Ulaş Altıok'un perspektifi, kablo ile elektrik enerjisinin gelmesi ile ilgili ciddi ve çok kapsamlı bir çalışma yapılmadan ve değişkenler mümkün olduğu kadar netleşmeden kesin ve kati ifadelerin kullanılmasının doğru olmadığı noktasında. Buna da şu aşamada itirazımız olmaz. Kimsenin olmaz diye düşünürüm.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları