İsviçre'ye bu kafayla gidiyorum

Yayın Tarihi: 06/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kıbrıs'taki iki toplumun liderini aynı akşam canlı yayında izledik. Simultane tercüme yöntemiyle yeşil hattın her iki yanındakiler, karşı taraftaki lideri, bazıları ilk kez dinleme ve anlama şansına sahip oldu.

Bana göre bu son derece önemliydi.

Mesela ben bile -ki sözüm ona bu işi yakından takip ediyorum- Rum Lider Anastasiadis'in dediklerini ya Rum basınından ya da resmi kaynaklardan takip ediyorum. Evet arada yine tercüme var ama yazıdaki geleneksel ciddiyet ve soğukluk, önceki akşam Anastasiadis ile ilgili önyargılarımla ilgili birtakım ayarlar yapma gereğine neden oldu.

Şahin gazetecilerin zorlama sorularına, karşı tarafı incitmeyecek ve süreci tehlikeye/zora sokmayacak şekilde yanıt vermesi bence önemliydi. Mesela, "Akıncı'nın dönüşümlü başkanlık olmazsa olmaz ifadesine ne diyorsunuz?" sorusuna pekala "Asla olmaz" diyebilirdi. Demedi ve televizyonlarda bu konuyu pazarlık konusu yapmayacağını ifade ederek, aslında açık kapı bıraktığını da söylemiş oldu. Yani Akıncı'nın dönüşümlü başkanlık ısrarının beyhude olmadığını anlıyoruz.

Önceki akşam ile ilgili bir mukayese yapacak olursak, Cumhurbaşkanı Akıncı daha sertti. Henüz Rum medyasındaki değerlendirmelere bakacak fırsatım olmadı ama benimkine benzer olduklarını tahmin edebiliyorum.

Anastasiadis'in yanıtları çok daha kısa ve netti. Çok fazla bir şey söylememek için bu yöntemi seçmiş olabileceğini sezinliyorum ancak yine de gazetecilere çok daha fazla soru sorma fırsatı vermek için bunu yapmış olma ihtimalini de değerlendirme dışı bırakmıyorum. Akıncı ise her zamanki "soru neydi?" dedirtecek kadar uzun yanıtlarla meslektaşlarımızın sorularını yanıtladı ve mümkün olduğu kadar az soru sorulmasına neden oldu. Bu bir alışkanlık da olabilir, kendisine olan güveninin ve "mikrofonu bulmuşken ve Rum kamuoyu da beni dinlerken eteğimdeki taşları dökeyim" düşüncesinin de bir ürünü olabilir.

Gelelim Mont Pelerin zirvesine…

Kıbrıs Postası olarak bu zirveyi sizin için izliyor olacağız.

Ulaş Barış, bu gazete henüz matbaadaki silindirlerin arasından geçmeden havaalanına gitmek üzere yollara düşmüş olacak. "Son durum. Böyle gayriinsanı bir saate uçak koyanlara lanet olsun" şeklindeki tweetini görür gibiyim.

Ben ise World Travel Market için Londra'nın yolunu daha insani bir saatte tutmuş olacağım. Londra'da Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu'nu, World Travel Market Fuarı'nda izleyecek gazeteciler arasında olacağım. Oradaki iki günlük işimiz sonrası Cenevre'ye, oradan da Mont Pelerin'e geçip, "Ya had ya da bat" diye nitelendirdiğim zirveyi izleyen gazetecilerin arasına katılacağım.

Zirve neden önemli?

Tüketilmesi elzem olan bu sürecin sonuna doğru yaklaştığımız için önemli. Bu süreç tükenecek. Tükenecek derken olumsuz bir anlamda söylemiyorum. Bilakis, sonlanması, sonuçlanması anlamında tükenmek ifadesini yazıyorum.

Sonlansın, sonuçlansın ki, bir federal çözümün olup olmayacağını anlayalım ve gerekirse anlatalım. Hep şikayet ettiğimiz belirsizliğin ortadan kalkması için, federal çözümse federal çözüm, değilse Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği "Başka baharda konuşulacak olan başka şey"i konuşmak üzere hazırlanmaya başlayalım.

İsviçre'ye bu kafayla gidiyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları