Aciz mi komik mi? Ya da her ikisi birden...

Ben çok hatırlamıyorum ama olmuş da olabilir. Üç gün üst üste meclisin toplanmayı denetip başaramaması ve peşi sıra iki gün daha ümitsiz bir şekilde toplanmayı deneyeceğini ancak nisap sağlamasının mümkün olmadığını peşinen açıklamasını.

Buna tek kelime ile rezalet demek gerek diye düşünüyorum ama farklı düşünen varsa beri gelsin bana anlatsın.

"Muhalefet vekilleri neden meclise girmiyor, maaşları kesilsin" diye zırlayanlar var diye duyuyorum.

Soruyorum. Diyelim ki Muhalefet vekilleri tam takım meclise girdi. Meclis de açıldı. Getirdiğiniz hangi yasa geçecek acaba? Yoksa muhalefetten getirdiğiniz yasalara kabul oyu vermesini de mi bekliyorsunuz?

Komitelerde canla başla hazırladığınız bu yasaların Meclis Genel Kurulu'nda reddedilip çöplüğe gideceğini bilmiyor musunuz?

Pekâlâ biliyorsunuz.

Biliyorsunuz ancak Meclis'i bile açmaktan aciz oluşunuzun getirdiği imaj ile mücadele çalışmalarında muhalefete yüklenmek daha kolay geliyor size.

Rezalet ki ne rezalet.

Beş gün boyunca toplanmayı deneyeceksiniz ve toplanamayacaksınız.

Üç günü gitti, geriye kalan iki günü Meclis Başkanı peşinen toplanamayacağını söylemiş bile.

Ama yine de yasal olarak denemek zorundasınız.

Neymiş efendim yurtdışında görevli olan arkadaşlar varmış.

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay dışında hiçbir vekilin Meclis çalışmalarının aksayacağını bile bile yurtdışında olmasını kabul etmiyorum.

Özersay, Dışişleri Bakanı'dır. "Hariciyeci hariciyede gerek" diye bir laf vardır. Nisaba katkı yapacak diye yurtdışına gitmeyen dışişleri Bakanını neyleyim. Gidecek tabi ki.

Ancak halk iradesinin bağıra bağıra söylediğinin aksine bir hükümet kurarken, Dışişleri Bakanı'nın dış temaslarını, Meclisteki vekillerin Strazburg gibi gezilerini, hastalıkları ve küslükleri hesaba katacaktınız. Katmadınız.

Şimdi de televizyon televizyon gezip ağlamayacaksınız. "Böhööö. Muhalefet destek vermiyor" diye.

Siz değil miydiniz Meclisteki vekillere karneler hazırlayıp sosyal medyada paylaşan?

Tamam belki bazılarının devam sorunu ya da kürsü sorunu vardı ama en azından Meclis açılıyor, yasalar ağır aksak da olsa geçiyordu.

Siz ne yapıyorsunuz?

Yaz tatilinde toplanıp acil yasaları geçirecektiniz, "Olağanüstü durumlar" diyerek.

Yapamazsınız dedik, sosyal medyadan saldırdınız.

Biz çünkü yaz tatilini boş verin normal zamanda bile meclisi çalıştıramayacağınızı biliyorduk.

Dört parçalı 27 destekli, içinde 10 bakanın bulunduğu, en az iki küsü olan bir hükümetin bir meclisi çalıştıramayacağınızı biliyorduk çünkü.

Seçim sonrası YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı destek vermese, o çıkardığınız toplamda 3 yasa ve birkaç onaya sunuşu da yapamayacaktınız.

Erhan Arıklı, "Hükümet ben miyim siz mi?" dedi ve desteğini çekti.

Ha kahvesini bile içmediğiniz, peşinen birinci parti gelse bile hükümet kurmayacağınızı saraylarda kararlaştırıp deklare ettiğiniz Ulusal Birlik Partisi'nden mi medet umuyorsunuz? Hem acizsiniz hem de komik.

Aciz olmak ile komik duruma düşmek arasında çok ince bir çizgi var, bu hükümet Meclis bağlamında her ikisini de taşıyor o nedenle o ince çizginin de bir önemi yok.