Öymen, Almanlar, "Türklük Gururu" ve ben...

Yayın Tarihi: 15/05/04 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Eskiden, saygı duyduğum, fikirlerini beğendiğim bir adamdı...

Eski bir meslektaş, diplomat, politikacı, sosyal demokrat ve daha sayamayacağım özellikleri vardı...

Bilgi birikimi, tecrübesi ve saygınlığı ile Türk insanına birşeyler verebilecek nitelikte bir adam olduğunu düşünürdüm hep...

Son dönemlerdeki yaptığı ve dikkatimizi çektiği için özellikle Kıbrıs konusundaki çıkışlarını da iyimser bir bakış açısıyla değerlendirerek, "Ne de olsa politikacı. Baykal ne derse onu söylemek zorunda" dediğim bir kişiydi...

Kimden mi bahsediyorum?

Tabi ki CHP İstanbul Milletvekili, Onur Öymen'den...

Alman Konrad Adanauer Vakfı'nın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte düzenlediği, 18'nci Alman–Türk Gazeteciler Semineri, geçtiğimiz hafta İstanbul'da yapıldı. "Avrupa Birliği'ne Giden Yolda Türkiye" konulu seminerde 8 adet panel ve bu panellerde konuşmacı olarak çok önemli gazeteciler, politikacılar ve sivil toplum örgütü temsilcileri hazır bulundu.

Biz de (ayıptır söylemesi) aralarında CNN Türk'ten Mehmet Ali Birand, Akşam Gazetesi'nden Semih İdiz, Süddeutsche Zeitung'dan Christiane Schlötzer, The Wall Street Journal'dan Hugh Pope, Die Welt'ten Dietrich Alexander, Politis'ten Andreas Paraschos'un bulunduğu çok sayıda saygın gazeteci arasında konuşmaya layik görülerek buraya davet edildik.

Taslak program elime ulaştığında, panelde Cumhuriyet Gazetesi'nden Leyla Tavşanoğlu, Milliyet'ten Sami Kohen ve Politis'ten Andreas Paraschos ile aynı panelde "Avrupa Birliği üyeliği sonrasında Kıbrıs'ın Siyasi Durumu" konusunda bir presentasyon yapmam istenmişti. İstanbul'a vardığımda ise Kohen'in yerine Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Onur Öymen'in davet edildiğini gördüm.

Bir Kıbrıslı Türk olarak kırgın olduğum halde, kendisine saygıda kusur etmeyecek efendi gibi presentasyonumu yapıp, Öymen'le herhangi bir polemiğe girmeden presentasyonumu yapıp gidecektim. Ama olmadı.

Kıbrıs Türkü'nün bugünlerde en önemli duasının Kıbrıs Rumlarının yıl sonu gelmeden önce, akıllarını başlarına toplaması, Annan Planı'nı yeniden sandığa götürüp, sandıktan 'evet' oyu çıkarması olduğunu söyledim. 'Tanınma' kelimesinin pek fazla telafuz edilmediğini, Kıbrıs Türkü'nün çözüm vizyonu ve arzusunun devam ettiğini –şimdiye kadar Kıbrıs sorununu orijinal bir Kıbrıslı Türk'ten pek dinlememiş -çoğunluğu Alman olan gazeteci dostlarıma aktardım.

Sayın Öymen'in buna verdiği cevap, ne kendine, ne de bugüne kadar işgal ettiği makamlara yakışmayacak nitelikteydi.

"Kıbrıslı Rumlara yalvarmak, bizim Türklük gururumuzla bağdaşmaz"

İnanamadım... "Yalvarmak", "Türklük Gururu"

Öymen devam ederek, bu noktadan sonra Kıbrıs Türkü'nün, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nden gelecek yardımları beklemesinin doğru olacağını söyleyince iyice çileden çıktım.

Ona, kimseye yalvarmanın sözkonusu olmadığını söyleyerek, Kıbrıs Türkü'nün referandumda elde ettiği hakkın iadesini istediğini, bunun yalvarma olarak nitelendirilmemesi gerektiğini ve kendisinin önerdiği çıkış yolu olan Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin vereceği üç kuruşluk yardımlara yönelmenin –kendi deyimiyle "Türklük gururu" ile bağdaşmayacağını anlatmaya çalıştım.

Anlamadı elbet...

Öymen, o kadar Avrupalı'nın önünde Türk futbol takımlarının, Kuzey Kıbrıs'ta maç yapamadığından yakınması üzerine, iyice delirdim. Demirel edasıyla, "Türkiye'den bir üçüncü lig takımı Kıbrıs'a gelip dostluk maçı yapmayı teklif etti de biz mi oynamadık" ifadelerini kullanarak, -Öymen'in birşey anlayacağından umudu kesitiğimden- Kıbrıs sorunu ile ilgili kafalarındaki sis pedesi aralanan Almanları bu konuda aydınlatmaya çalıştım.

Onur Öymen'le ilgili önceki düşüncelerimin süratle değiştiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Bundan daha da ileriye gitmeyeceğim. Adam ne de olsa milletvekili, en azında TBMM'ye saygımız var...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları