YAŞAM
okuma süresi: 8 dak.

O kadar başarılıysan, neden hala haftada 70 saat çalışıyorsun?

O kadar başarılıysan, neden hala haftada 70 saat çalışıyorsun?

Pek çok beyaz yakalı kronik aşırı çalışma yükünün altında eziliyor. Uzun saatler çalışmaya alışıp, zamanla normal olduğunu düşünmeye başlıyor. Kronikleşmiş aşırı çalışmanın zihinsel ve fiziksel sağlığımıza zararları ve çalışmalarımızın kalitesini düşüreceği artık herkes tarafından biliniyor. Çalışma şeklimizi değiştirebilmeyi istiyor ama bir çıkış bulamıyoruz.

Yayın Tarihi: 21/02/18 13:18
okuma süresi: 8 dak.
O kadar başarılıysan, neden hala haftada 70 saat çalışıyorsun?
A- A A+

Uzun saatler çalışma alışkanlığına en çok idari ve uzmanlık gerektiren mesleklerde rastlanıyor. Bu nispeten yeni bir eğilim. Eskiden, beyaz yakalı bir çalışanlar kariyerinin başlangıcında elinden geldiğince sıkı çalışırlar ve bu çabanın ödülünü iş güvenliği, imtiyazlar ve bir dizi üst düzey pozisyona yükselme imkanı olarak alırlardı. Hukuk firmaları, muhasebe firmaları, yönetim danışmanlıkları ve yatırım bankaları gibi meslek örgütlerinde ödül ortaklıktı. Yarışma acımasızdı, ancak bir kere ödülü kazandıysanız, cebinizde kalırdı. Ortaklara, nasıl ve ne zaman çalışacaklarını ve ne üzerinde çalışacaklarını seçmek için özerklik vardı. Elbette, bazı üst düzey iş ortakları, "iş geliştirme zamanı"nın şaşırtıcı bir miktarını golf sahasında geçirdiler; ancak, karşılığını organizasyona önceden ödemiş oldukları için, bu da tamamdı.

Maalesef bu artık geçerli değil. University of London, Cass Business School Profesörlerinden Laura Empson son kitabı 'Leading Professionals: Power, Politics, and Prima Donnas'da bu konuyu araştırmış. Harvard Business Review'a yazdığı makalede de geçmiş psikolojik sözleşmenin değişerek, özellikle uzmanlık gerektiren çalışanların yöneticilerinin çok daha uzun saatler çalışmak zorunda olduğunu söylüyor. Çok çalışan yöneticilerini gören çalışanlar da zamanla yöneticilerinin davranışlarını kopyalamaya başlıyor.

Aşırı çalışmanın ana nedeni güvensizlik

Laura Empson kitabında yayınladığı araştırmasında aşırı çalışma eğilimimiz ve kendimizi tüketmemizin mesleğimiz, organizasyonumuz ve kendimizi ilgilendiren faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığını bulmuş. Temel nedenin ise güvensizlik olduğunu saptamış. Araştırması sırasında, bir hukuk firmasında çalışan üst düzey yönetici şöyle bir itirafta bulunmuş: "Her gün gelip, çalışabildiğim kadar çok çalışıyorum. İyi bir iş çıkardığımı hissediyorum, ancak ölçmek zor. Yaptığımız şeyin doğası budur: ziyafet ya da açlıktır. Ve hepimiz güvensiz olma eğiliminde, korkuyla yaşayan insanlarız.".

'Kitabım için yürüttüğüm 500 görüşme bir kalıp gösterdi: Çalışanların güvensizliği, soyut bilgiye dayalı çalışmalarının doğasında olan ölçümlenme zorluğundan kaynaklanıyor. Müşterinizi, değerli bir şey bildiğiniz konusunda ikna edip, yüksek ücretleri nasıl haklı kılarsınız? Soyut bir değer üretmenin neden olduğu güvensizlik, meslektaşlarınızı rakiplerinize çeviren elit şirketler tarafından sürekli uygulanan "yüksel ya da git" teşvik sistemi ile daha da şiddetlenir. Patronunuzu en yakın meslektaşınızdan daha değerli olduğunuza nasıl ikna edersiniz? Bir profesyonel şöhretine güvenip dinlenemez, hatta hiç dinlenemez' diyor Laura Empson.

Seçkin şirketler tercih ediyor

Empson'a göre bazı seçkin şirketler, kasıtlı olarak, 'beklentiyi aşan güvensizleri' belirler ve işe alırlar -kamuya açık olmamasına rağmen bu terminolojiyi kendi aralarında açıkça kullanmaktan çekinmezler. Beklentiyi aşan güvensizler son derece yetenekli ve iddialı olmalarına rağmen derin bir yetersizlik duygusuyla hareket ederler. Bu durum genellikle çocukluktan kaynaklanır, ya mali ya da fiziksel yoksunluk deneyimi veya ebeveynlerinin onlara koşullu sevgi vermelerinden kaynaklanabilir.

Laura Empson'ın kitabını yazarken görüştüğü işverenler bu kişilerin seçkin şirketlere cazip geldiklerini; çünkü kendi kendilerini motive ettiklerini ve öz disiplini yüksek bireyler olduklarını anlatmış. İşe alan firma beklentiyi aşan güvensize, '"Biz işimizde en iyiyiz ve bizim için çalışmanızı istiyoruz, bu sizi de en iyi yapar' diyor. Fakat şirkete katıldıktan sonra, beklentiyi aşan güvensizler, şirketin titiz 'yüksel ya da git' politikasını fark ediyor ve bu da onların güvensizliğini, yetersiz görülme ve nihayetinde reddedilme korkusunu tetikliyor.

Firmanız "aileniz" gibi mi?

Kısa vadede beklentiyi aşan güvensizler olağanüstü performans gösterirler. Bir danışmanlık şirketinin başkanı 'Teorim şu; şirketimizdeki müşterilerle ilişkileri en iyi geliştirenler güvensizlerdir. Müşterilerin kendilerini beğenmelerine o kadar odaklanırlar ki fazla mesai yaparlar. Müşteriler onların bu tutkusunu hisseder ve onları seçer' diyor.

Çok çalışma eğilimi, seçkin şirketler tarafından oluşturulan güçlü sosyal denetim kültürü ile pekiştirilir. Empson bunun bir taraftan rahatlatıcı olduğunu düşünüyor. Çalıştığı bazı profesyoneller, firmalarını 'aile' ya da daha yakın hissettiklerini söylemiş. Bir danışman, "Buraya ilk geldiğimde buranın bir kült gibi göründüğünü düşündüm. Ancak şimdi bir süre zaman geçirdikten sonra, harika buluyorum" demiş. Beklentileri aşan güvensizler'in bağlılık duygusu, aşırıya kaçtıkça aşırı uyuma ve sağlıksız davranışların normalleşmesine neden olabilir.

Şirketlerini sorumlu tutmuyorlar

Çelişkili olarak, araştırmada üzerinde çalışılan profesyoneller hala özerk olduklarına ve aşırı çalışmanın kendi seçimleri olduğuna inanıyorlar. Sonuçta, iş-yaşam dengesi ve özel sağlık programlarına yatırım yapan şirketlerini suçlamıyorlar. Bunun yerine, yetersiz oldukları için kendilerini sorumlu tutuyorlar. Meslektaşları baş ediyormuş gibi görünüyor ve bunu kendi yetersizliklerinin bir başka kanıtı olarak alıyorlar. Meslektaşları ile sorunlarını dürüstçe konuşmuyor, böylece meslektaşlarını yetersiz hissettirmeye teşvik eden yıkılmaz profesyonel efsanesini devam ettiriyorlar. Tükenmişlik hissettiklerinde, bunun kendi hataları olduğunu düşünüyorlar. Onların şirketleri ve liderliği sorumluluktan muaftır; bu nedenle hiçbir şey değişmez.

Sonuç olarak, beklentileri aşan güvensizler şirketlerinin liderleri haline geldiklerinde bilinçsizce onları oluşturmada yardımcı olan toplumsal denetim ve aşırı iş sistemlerini tekrarlarlar.

"Neden her zamankinden daha çok çalışıyorum" diye merak eden bir liderseniz, kendinize, sizi yaratan organizasyona ve sürdüğünüz organizasyonel uygulamalara iyi bakmalısınız. Çalışmak, ödüllendirici ve canlandırıcı olabilir. Ama nasıl yaşadığınızı düşünün. Kendinizi ve personelinizi ne zaman zora koştuğunuzu ve hem kendinizi hem de meslektaşlarınızı bu uçurumun kenarından nasıl kurtaracağınızı öğrenin.

Alışkanlık haline getirmeyin

Güvensizlikleriniz sizi şu an bulunduğunuz yere getirmiş olabilir, ancak hala size hizmet ediyorlar mı? Başardığınızı kabul etme ve bu deneyimden biraz daha keyif almaya başlama zamanı gelmedi mi? Ve patronunuz beklentileri aşan bir güvensizse, güvensizliklerini size nasıl yansıttığını anlayıp – kendinizi onlara ayak uyduramamaktan dolayı nasıl güvensiz hissettirdiklerini gördünüz mü?

Belirli hedeflere ulaşmak amacıyla, bir zaman diliminde, kendi seçiminiz olarak, ya gerekli gördüğünüz ya da yapmak istediğiniz için son derece uzun saatler çalışabilirsiniz. Sırf nasıl daha farklı çalışabileceğinizi veya başka bir şekilde yaşamayı unuttuğunuzdan bunun bir alışkanlık haline gelmesine izin vermeyin.

Ve sizden daha az çalışan meslektaşlarınızı nasıl yargıladığınıza dikkat edin - öğrenmeniz gereken bir şeyi keşfetmiş olabilirler.

Eğer lider iseniz, sadece şirketiniz için değil, içinde çalışan insanlar için bir sorumluluğunuz var. Meslektaşlarınızın potansiyellerini tam olarak kullanmalarına yardımcı olun, ancak güvensizliklerini artırıp, suiistimal etmeyin. Ve nihai bakımla yükümlü olduğunuz kişinin kendiniz olduğunu unutmayın.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.