İÇ HABERLER
okuma süresi: 15 dak.

Akıncı: "Tarafsızlık, ilkesizlik değildir"

Akıncı: "Tarafsızlık, ilkesizlik değildir"

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı İnönü Meydanı'nda 'Cevap Akıncı' Şöleni düzenliyor.

Yayın Tarihi: 15/04/15 07:00
okuma süresi: 15 dak.
Akıncı: "Tarafsızlık, ilkesizlik değildir"
A- A A+
Kıbrıs Postası

Kıbrıs Postası'nın canlı anlatımla takip edeceği gecede, müzisyenlerin performansları yanısıra folklör gösterileri de gerçekleşiyor. Akıncı taraftarları, İnönü Meydanı'na gelmeye devam ediyor

Meydanda coşkulu bir kalabalığın bulunduğu gözlemleniyor...

20:04 – AKINCI'NIN ŞÖLENİ KONSERLERE DEVAM EDİYOR

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı'nın İnönü Meydanı'da düzenlediği 'Cevap Meydanda' Şöleni, konserlerle devam ediyor. Mustafa Akıncı alana henüz giriş yapmadı. Akıncı'nın 20:30 sularında alana giriş yapması bekleniyor. Alanın ise henüz tam olarak dolmadığı gözlemleniyor...

20:18 – ALAN DOLMAYA DEVAM EDİYOR

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı'nın düzenlediği 'Cevap Meydanda' Şöleni'nde alan dolmaya devam ediyor. Kalabalığın coşkusu ise Rast grubunun müzikleri ile artmaya devam ediyor. Mustafa Akıncı henüz alana giriş yapmadı...

20:30 - AKINCI ALANA GİRİŞ YAPTI

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, kürsüden şu anda "4. Cumhurbaşkanı Akıncı" diye çağrılıyor...

Mustafa Akıncı, seçim klibi ve seçim müziğiyle birlikte şu anda alana giriş yapıyor... Mustafa Akıncı, eşi Meral Akıncı ile birlikte kürsüye çıktı...

20:38 - AKINCI: "BEN DE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM"

Mustafa Akıncı, kürsüden halkı selamlayarak, tüm destekçilerine 'hoş geldiniz' dedi... Akıncı konuşmasında, " bu yürekten coşkulu sevgi selinize ben de yürek dolusu teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.

Akıncı konuşmasında şunları kaydetti:

"Sayın Akıncı herhalde çok yorgunsun diyorlar bana. Ben de yoğunluk var ama yorgunluk asla" diye cevap veriyorum. Bunun nedeni sizden aldığımız bu coşkudur. Yorgunluk yok, yola devam...

Bu yolda yalnız olmayacağımı biliyordum. Hemen bu adımla birlikte, TDP desteğini açıkladı. Sivil toplumdan bir çok insan, sivil toplumun değişik kesimlerinden insan, siyasal yaşamın değişik kesimlerinden bir çok yurttaş bu adaylığı destekledi. Hiçbir ayrım gözetmeden bu adaylığımı destekleyen halkımıza, sizlere, her geçen gün büyüyen gönüllü ordumuza yürek dolusu teşekkürler."

Kimin aday olacağı beni ilgilendirmiyordu. Ben bir tek halktan gelen mesajı bekliyordum. Sizden gelen mesajı bekliyordum, onu görünce derhal yola çıktım. İlk adaylık açıklamasının ardından, ilk ziyaretlerimizi yaptık. İlk kitlesel toplantımızı da 14 Ocak akşamında YDÜ'de gerçekleştirdik. Adaylık başvurularına geldi sıra... Adaylık başvurusu içinde, ilk erken saatte başvuruyu biz yaptık. Şimdi şölene geldi sıra... İlk şöleni de sizlerle beraber biz gerçekleştiriyoruz. Her konuda gördüğünüz gibi birinciyiz! Ama asıl birinciliğin zamanı daha gelmedi. 19 Nisan'da sandıklarda da ilk sırada yine biz çıkacağız.

Bütün bu süreçte her zaman benimle el ele kol kola, değerli katkılarını esirgemeyen eşime, çocuklarıma, tüm aileye yürek dolusu teşekkürler. Bu süreçte, dikkat ediyorsanız, ilk vizyonunu da açıklayan biziz! Çözüm odaklı siyaset dedik, toplumsal konulara duyarlılık dedik, Türkiye ile kişilikli ilişki dedik, bağımsız bir Cumhurbaşkanlığı istediğimizi söyledik. Biz vizyonu anlatırken, bazıları bizi karalamak istiyordu. O nedenle, daha masaya oturmadan Maraş'ı verdi dedi bazıları bizim için. Biz Maraş'ı vermedik, Maraş'ın artık yerleşime açılmasını, ama açılırken Ercan'a direkt uçuşların başlamasını, Mağusa Limanı'nın doğrudan ticaret için kullanılmasını tartışalım, uzlaşma arayalım dedik. 40 yıldır Maraş'ı yılanlara terk edenler, insanların olmasın varsın farelerin olsun dediler. Siz ve biz o görüşte değiliz. Oraya da bir çözüm bulmak zorundayız.

"BİZ UZLAŞMA İSTİYORUZ"

Türkiye ile karşılıklı saygı istediğimizi söyledik, bunun karşılığında iki taraf bize saldırıya geçti. Bir taraf, güya eski defterleri karıştırarak, bizim aleyhimize şeyler bulacaklarını varsayarak, bizim teslimiyetçi olduğumuzu varsayıyorlar. Türkiye'yle yarın kavga edecek, maaşlarınız kesilecek, uzun yıllar önce Türkiye'den gelip buralara yerleşmiş olan kardeşlerimizi de kaygıya sokmak istiyorlar. Arkadaşlar, bunlar hep eskidi! Bunlar bayatladı! Bayat siyasetlere artık halkın karnı tok! İşin gerçeği şu ki, ne bir tarafın dediği gibi çatışma istiyoruz ne de teslimiyet arıyoruz. Biz bir tek uzlaşma istiyoruz. Güney'le uzlaşma isteyen bir lider, niye Kuzey ile Türkiye yetkilileri ile kavga arasın? Böyle bir düşünce yok! Ne çatışma ne de teslimiyet! Uzlaşma, karşılıklı haklara saygı ile olur...

Biz kendi kurumlarımızda söz hakkı istiyoruz. Benim bu konudaki düşüncelerimi biliyorsunuz. Kendi kurumlarımıza sahip çıkacağız, ama bu kurumları da iyi yöneteceğiz. Bir KTHY faciası bir kere daha yaşamamalıyız. Kıbrıs Türk Belediyesini, Lefkoşa'nın Türk belediyesini biz de yönettik. 14 yıl yönettikten sonra, bu belediye kasasında para bırakarak ayrıldık. Piyasaya, bir tek kuruş borç bırakmadık. Tüm çalışanlarımızın ödeneklerini yatırdık. Görevi öyle devrettik.

ONLARIN YAPAMADIĞINI YAPTIM

Bazıları seçim yarışında, temiz siyaset yapacağız diyorlar. Ben öyle demiyorum ama, ben zaten temiz siyasetimi uyguladım. Bıraktığım yerden devam edeceğim... Biz yine vizyonumuzu anlatmaya devam ederken, bazıları 'bu Akıncı neredeydi bu kadar zaman?' yalanını gözlerini kırpmadan söyleyebiliyorlar. Benim 2009'a kadar milletvekili olduğumu da unuttular. O zamanlar Meclis'teyken, halkın yararına yaptığım katkıları da unuttular. O dönem için bana yaptıkları teşekkürü de unuttular. Bir seçim için aday olunca, 'neredeydi bu Akıncı' dediler. 2009'dan sonra aktif siyaseti bıraktım doğrudur. Siyasetten ayrılmadım ama. Ben siyaseti onların anladığı gibi anlamıyorum. Benim siyaset anlayışım, yaşamı daha güzel kılma anlayışıdır. Ne yaptım ben? Oturdum 14 yıllık belediye geçmişimi kaleme aldım... Siyaseti, hayatı daha güzel kılma uğraşısını bırakmadım, halkım için uğraşmayı düşünmeyi, fikir üretmeyi, alınteri dökmeyi bırakmadım ama koltuğu bıraktım! Onların yapamadığını yaptım. Koltuğu bırakabilmek erdemdir. Ne zaman ki, halkımdan 'artık zamanıdır, bıraktığın dönem yeter, şimdi senden yeni bir sorumluluk bekliyoruz, senden aday olmanı istiyoruz dediğinde halkım, ben bu sorumluluktan kaçamazdım"

Kıbrıs sorunun parçalamadığı aile mi kaldı? Bu toplumda, çocuğu yurtdışında olmayan mı kaldı? Benim de torunlarım, kızım da yurtdışında... Benim de onları kucaklamak hakkım değil mi? Onların gelemediği yıllarda, benim aktif bir görevimin olmadığı dönemde, onları ziyaret etmek 1-2 aylığına, bu da mı seçim yarışında 15 yıldır neredeydi diye yalan söyleyerek saldırı malzemesi yapılacaktı? Biz yine vizyonumuzu anlatmaya devam ediyoruz.

Seçimlerde biz biliriz neler çektiğimizi! Sağolun sizler, o gönüllü katkılarınızla, kuruş kuruş oluşturdunuz Akıncı'nın seçim bütçesini... Bazen düşünüyorum da, bu kadarı da olur mu diyorum! Vicdan gitti, bitti artık hiç başka bir şey kalmadı mı bunları söylemekten başka? Çok açıkça söylüyorum, bizim bazı adaylar gibi, bankalarda çok şişkin hesaplarımız olmayabilir! Ama en büyük servet bankadaki para değildir, en büyük servet vicdan sahibi olmaktır. En büyük, seçim kazanacağım diye, başkalarını karalamamaktır.

BEN ONLARIN YERİNDE OLSAM...

Eroğlu, iki şeyi unuttu! Birincisi, en çok da kendisinin yapması gerekeni... Cumhurbaşkanlığı görevinde olan bir kişinin, mal beyanı yapmayı unuttu! Herkes açıkladı, bir tek Eroğlu açıklamadı! Geriye kalan 4 günde de açıklamaz herhalde. Nasıl rahat edebiliyor? 5 sene önce, LTB 10 milyon Sterlin borçlandı, bu borçlanmayı Bakanlar Kurulu kararıyla yaptırdılar. Daha sonra, belediye Meclisi'ne kadar aldırdılar. Bu baştan sakat! Önce Belediye Meclisi'nin karar alması lazım, sonra Bakanlar Kurulu karar alması gerekir. Bu 10 milyon Sterlin'in 3 milyon'u ile ilgili dedikodular dolaşır! Ben onların yerinden olsam, Sayıştay'ın kapısından kaçmam, Benim adımı kimse kirletmesin, o para ne oldu bir an önce açıklasınlar. Ben olsam onun yerinde 10 defa o kapının önünde durup, o raporun açıklanmasını için ısrar ederdim.

Bu tatsızlıkların, bu şaibelerin bu yolsuzlukların sonu geldi, bitecek arkadaşlar! Katıldığımız bir programda söylemiş olduğum sözden yola çıkarak, "Akıncı, memurları düşük görür" diye propagandasını yapar. Atanmışlık ile seçilmişlik arasında fark var! Uzmanlık ile liderlik arasında fark var. Cumhurbaşkanları uzmanlardan yararlanmak zorundadır. Elbette ki Cumhurbaşkanları'nın görevidir bu uzmanlardan yararlanmak. Ama Cumhurbaşkanı olmak başka bir şeydir. Başka ülkelerin Devlet büyükleri buraya geldiğinde, meclise gitmezler! Neden? İşte bundan dolayı Cumhurbaşkanı Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideridir. Bu olay, okullarda öğrenilemez. Ben diplomayı küçümsemem. Ben mücadele ede ede öğrendim bunu! Başka türlüsü yoktur bunun!

YENİ NESİLLER; BU ADANIN NİMETLERİNİ PAYLAŞSINLAR

Kıbrıs sorunu ana meselemiz. Kıbrıs Rumlarının bu adada yaşadığını unutmadan, karşılıklı empati yaparak, yeni bir anlayış gerekiyor bize... Yeni bir anlayışla yeni bir dönemi başlatmak mümkündür. Önümüzdeki süreç bunun sürecidir. Doğalgazın buluması, Güney'deki ekonomik sıkıntıların hat safhaya ulaşması bu süreci yarattı. Bu ülkede uluslararası hukuk içinde, eşit iki siyasal varlık olarak, federal çatıda, barış içinde yaşamak olmalıdır. Doğalgaz bir fırsattır. Bu adada bizim kuşaklar çok sıkıntılar paylaştı. Artık gelecek kuşaklar, yeni nesiller, bu adanın huzurunu, bu adanın nimetlerini paylaşsınlar.

Daha hızlı bir çözüm için uğraş vereceğiz. İnsan nasıl ki, sağlığını kaybederse yaşayamaz, devlet de hukuğunu kaybederse yaşayamaz.

TÜM ÜLKEYİ KUCAKLAYACAK LİDERE İHTİYAÇ VAR

Bu ülkede, iki tane temel adaletsizlik var. Bunlardan bir tanesi, kamu yönetiminde çalışanlar ile özel sektörde çalışanlar arasındadır. Özel sektörde çalışanlar, kamuya göre daha düşük maaş, sendikal anlamda daha kötü durumdadırlar. Kamu yönetiminde ise, 2011'de geçen bir yasayla, adına sendikaların Göç Yasası dediği yasayla bir anomali daha yaratıldı. Birkaç yıl arayla aynı işi yapan insan arasında ciddi uçurumlar oluştu. Bu adaletsizliklerin giderilmesi elbette tek başına Cumhurbaşkanı'nın yapacağı iş değildir ama Cumhurbaşkanı bu ülkede kamu düzeninin sürdürülmesinden sorumluysa, verimsizliğin de getirilmekte olduğunu görmek zorundadır.

Tüm ülkeyi kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı'na ihtiyaç var. Mevcut Cumhurbaşkanı, partilerin içiyle çok uğraştı. Bir parti kurultayında, kimin parti başkanı olacağı o kurultayın delegelerini ilgilendirir. Parti Kurultayı mahkemeye düştü bu yüzden...

TARAFSIZLIK, İLKESİZLİK DEĞİLDİR

Cumhurbaşkanı elbette rozetler karşısında tarafsızdır. Tarafsızlık olmak, ilkesiz olmak değildir. Tarafsızlık demek, bugün Akkuyu'da temeli atılan Nükleer Enerji Santrali karşısında kapa gözlerini demek hiç değildir!

Tarafsızlık demek, bir genç insan, mahkemede dava sürerken, kapısı kırılarak, elleri kelepçelenerek götürülürken susmak değildir!

Adayın biri diyor ki 'ben kadınım beni seçin'. Değişim kadın olmakla, yaş grubuna ait olmakla ilgili değildir! Avrupa Birliği, Cumhurbaşkanlığı ortalaması aşağı yukarı benim yaşım gibidir. Bu da önemli değil. Asıl önemli olan, değişimi cinsiyet üstünden ya da yaş üstünden açıklamaya çalışmanın ne kadar yanlış olduğunu anlatmak için bunları söylüyorum. Asıl kaynak fikirlerdir!

DEĞİŞİM FİKİRLERLE GELİR

Değişim fikirlerle gelir. Siz, yaşınız genç olabilir ama bazen öyle şeyler söylersiniz ki, mesela Maraş'ın Türk kontrolünde açılması! Yahu o Denktaş'ın önerisidir. Bu fikir genç değil... Dili, dini, rengi, kökeni ne olursa olsun, bu ülkede her rengi kucaklayarak çıktığımız yolda başarıya ulaşacağıma kuşku duymadan yeni geleceği şekillendireceğiz. Benim size dağıtacak benzin fişim yok! Size bedava yemek de vermedik bu kadar zaman. Sağolasınız cebinizden para ödeyerek katıldınız yemeklerimize...

Amblemimiz zeytin dalı... Zeytin dalı barışın simgesi. Zeytin aynı zamanda üretimin simgesi. Zeytin ağacı, yalnız kuzeyin değil, adamızın, Akdeniz'in simgesi... Bu zeytin ağacı, aynı zamanda bu adada varolacağız, kök salacağız, devam edeceğiz, yaşayacağız, yaşatacağız arkadaşlar! Geriye 4 gün kaldı! Aldığım son bilgiler, verilere dayalı bilgiler... Bunları açıklamanın zamanı da geçti ama, biz bu seçimi kazanıyoruz arkadaşlar! Bazı arkadaşlarımız çok heyecanlı, bu iş bitti diyorlar. Ben diyorum ki daha 4 gün var! Seçim daha bitmedi! Sandıklar kapanıp son oy sayılıncaya kadar bu seçim bitmedi. Her ne kadar birinci çıkacağımıza inansam da, bunu pekiştirmek için el birliğiyle çalışmamız lazım. Birinci tur da önemli, ikinci tur da önemli! Oylarımızı heba etmeyelim! Bu değişimi sağlayacak aday bellidir."

SYRIZA rüzgarı Kıbrıs'ta da esiyor diye haber çıktı, bana sordular ne diyorum diye, benim gördüğüm rüzgar var ama başka yerlerden rüzgar beklemeye gerek yok ki! Halkın rüzgarı var bizde. Bu rüzgar, fırtınaya dönüştü. Bu seçimlerde bazıları birinci turdan alacağız diyorlardı, seslerini kestiler. Ben size birinci turdan kazanacağımı söylemedim! Ben size şunu söylüyorum! Birinci turun da birincisi biziz, ikinci turun da birincisi biz olacağız! Bu adada masmavi bir gökyüzümüz var. Bu adayı çevreleyen denizimiz var. Bu gökyüzümüz ve denizimiz artık sınır olmaktan çıkacak. Bizim dünyaya açıldığımız alanlarımız haline gelecek. Bunun için çalışacağız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.