"Dünyaya oranla çok fazla boşanıyoruz… Aile kavramının evrime ihtiyaç var"

• Mahkemeler tarafınca açıklanan verilere göre, KKTC'de görülen boşanma davası oranları; yüzde 90, sonuçlanan dava oranı ise yüzde 72; yani mahkemelerdeki davaların hızlı bir şekilde sonuçlanması durumunda, yüzde 90'lık bir boşanma oranına sahip oluyoruz.

• Kuzey Kıbrıs'ta artık farklı bir aile kavramı yaşadığımızı ve geleneksel 'aile' kavramının değişmesi gerektiğini kalın bir dille vurgulayan Uzman Sosyolog, aile kavramının toplumsal bir evrime ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor.

Salman, şiddetli geçimsizlik başlığının altına; şiddetin ve aldatmanın da girdiğini ifade ediyor. Dövizdeki durdurulamaz artışa paralel 'olamayan' asgari ücretin sonucunda doğan ekonomik nedenlerin de 'şiddetli geçimsizlik' başlığı altında mahkemelere yansıdığını belirttti. Salman, ekonomik etkiler nedeniyle çiftler arasındaki tahammülsüzlüğün ve kaygının arttığına vurgu yapıyor.

Kıbrıs Postası - Ertuğrul Senova

KKTC mahkemeleri 2017 yılına dair boşanma verilerini geçtiğimiz günlerde açıkladı. Veriler, her geçen gün boşanma oranının hızla artış gösterdiğini açıkça ifade ediyor. Son verilere göre, 2017 yılında boşanmak için mahkemeye başvuran çiftlerin oranı, yüzde 90'a varmış durumda. Boşanmak için mahkemeye başvuran ve davası sonuçlanan çiftlerin oranı ise yüzde 72.

"BOŞANMADAN BOŞANILMIŞ GİBİ YAŞANIYOR"

Uzman Sosyolog Nihal Salman, boşanmak için mahkemeye başvuran yüzde 90'lık kesimin, daha mahkeme sonlanmadan boşanmış gibi hissettiğini ve yaşadığını söylüyor. Salman, davanın sonuçlanmasının, çiftler arasındaki iletişime pek de fazla etki etmediğini vurguluyor.

EVLENEN HER 10 ÇİFTİN 7,2'Sİ, SOLUĞU MAHKEMEDE ALIYOR

Günümüzde her evlenen 10 çiftin 7,2'si, soluğu mahkemede alıyor. Sadece 2017 yılında 1264 çocuğun ailesi boşanmış durumda. Verileri Kıbrıs Postası'na yorumlayan Uzman sosyolog, çiftlerin genellikle 'şiddetli geçimsizlik' adı altında mahkemeye başvurduğunu söylüyor. Peki, tek sıkıntı şiddetli geçimsizlik mi? Salman, şiddetli geçimsizlik başlığının altına; şiddetin ve aldatmanın da girdiğini ifade ediyor. Dövizdeki durdurulamaz artışa paralel 'olamayan' asgari ücretin sonucunda doğan ekonomik nedenlerin de 'şiddetli geçimsizlik' başlığı altında mahkemelere yansıdığını belirten Salman, ekonomik etkiler nedeniyle çiftler arasındaki tahammülsüzlüğün ve kaygının arttığına vurgu yapıyor.

DÜNYAYA ORANLA DAHA FAZLA BOŞANIYORUZ

KKTC'deki boşanma oranlarının, dünyaya oranla fazlasıyla yüksek olduğunu belirten Salman, dünyadaki en yüksek boşanma oranının yüzde 70 olduğunu ifade ediyor. Mahkemeler tarafınca açıklanan verilere göre, KKTC'de görülen boşanma davası oranları; yüzde 90, sonuçlanan dava oranı ise yüzde 72; yani mahkemelerdeki davaların hızlı bir şekilde sonuçlanması durumunda, yüzde 90'lık bir boşanma oranına sahip oluyoruz.

ALDATMA VE ŞİDDET DAVALARI 'ÇOK OLMASINA RAĞMEN AZ'

Aldatma konusunda, mahkemeye yapılan başvurunun azlığından da söz eden Salman, bu durumu 'ispat etkenine' dayandırıyor. Salman, aldatma konusunda açılan davalarda ispat zorunluluğunun var olduğunu ve bu durumun fazlasıyla zor olduğunu belirtiyor.

Şiddet nedeniyle mahkemeye başvuranların sayısının da az olduğunu belirten Uzman Sosyolog, dava sayısındaki azlığın, kadına yönelik şiddetin boyutuyla pek de alakalı olmadığını ifade ediyor. Salman, " Polise kayıtlı olan veya lanse edilenden çok daha yüksek bir şiddet oranı var" diyerek, şiddet mağduru kadınların, genellikle 'şiddetli geçimsizlik' başlığı altında boşanma davası açtığını söylüyor.

"BAŞKA HAYATLAR GÖRÜYOR…"

Yine mahkemelerden edinilen verilere göre, 2017 yılında evlilik oranları 2016'ya nazaran daha yüksek fakat her 10 evlenenin 9'u boşanıyor. Boşanma oranlarında, yüzde 100'e varan bir artış mevcut.

Boşanma oranlarındaki bu artışın nedenlerini inceleyen Salman, şöyle konuşuyor;

"Kadının ekonomik özgürlüğe erişimi, baskıyı ve diğer etkenleri çekememesine neden oluyor. Sosyal medyanın da olumsuz etkileri var. Herkes herkese ulaşabiliyor. Başka hayatlar görüyor, doğru eşi seçemediğini düşünüyor. Evlilik de, araba kullanmak gibi eğitim ister fakat bireylerin aile için hiçbir eğitimi yok. Araç sürmek için bile belli sayıda ders almak gerekiyor ama anne-baba olmak için hiçbir eğitim verilmiyor. Bir süre sonra mutsuzluk, anlaşamama ve hatta şiddet başlıyor. Karşılaştırmalar başlıyor. 'Boşanırsam daha özgür olurum' deniliyor. Ülkemizde halen, evlenen çiftlere anne-babaları destek çıkıyor. Bunlar çok yanlış"

SADECE 2017 YILINDA, 1264 ÇOCUĞUN AİLESİ BOŞANDI

Boşanma durumunun, çocuklar üzerindeki etkisi de oldukça büyük. Sadece 2017 yılında, 1264 çocuğun ailesi boşanmış durumda. Salman, çocukların "Ailem yıkıldı" düşüncesiyle, ömürlük yıkım süreçlerine girdiğini söylüyor. Toplum tarafından bilinen 'aile' kavramının dışında, farklı anne ya da farklı baba veya üvey anne-baba, hatta; annemin eşi, babamın eşi gibi kavramların büyük sıkıntılar yaşattığına dikkat çekiyor. Ailesi boşanmış çocukların, hayatlarının hemen hemen her evresinde belli başlı sıkıntılar yaşadığına vurgu yapan Salman, bu çocukların gündelik hayatlarında dahi, ufak ve kişisel gibi gözükse de aslında sosyolojik açıdan fazlasıyla büyük olaylar yaşadığını ifade ediyor. Örneğin, mezuniyet töreni ya da söz-nişan gibi kamusal veya kültürel olaylarda, çocuğun; "Acaba annemin eşi de gelecek mi? Babamın eşi, annemle karşılaşacak mı?" gibi sıkıntılar içine düştüğünü belirtiyor.

"GELENEKSEL AİLE KAVRAMI DEĞİŞMELİ"

Kuzey Kıbrıs'ta artık farklı bir aile kavramı yaşadığımızı ve geleneksel 'aile' kavramının değişmesi gerektiğini kalın bir dille vurgulayan Uzman Sosyolog, aile kavramının toplumsal bir evrime ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Dünya'nın sosyolojik olarak şuan dördüncü evrede olduğunu ve bunun adının da bilgi toplumu olduğunu belirten Salman, bu evrenin en büyük özelliğin ise, aile kavramının sorgulanır bir durumda oluşu olduğuna dikkat çekti. Tüm Dünya'da, aile yapısının yeniden sorgulanır hale geldiğini belirten Salman, "Hepimizin ailesi değişiyor. Aile kavramının değişmesi, bütünlüklü olarak ele alınması gerekiyor" ifadesinde bulunuyor.

"DEVLET EL ATMALI"

Günümüzde tek ebeveynli aile, eş cinsel aile gibi, toplumun alışık olmadığı yeni aile türleri oluşuyor. Bu yeni şekillenmeler sonucunda, ailenin tanımının yeniden düzenlenmesi gerektiğine bir kez daha vurgu yapan Salman, bu konuda devlet elinin hızlı bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini söylüyor. Uzman Sosyolog Salman şöyle konuşuyor;

"Boşanma nedenlerinin tespit edilip, devlet eliyle eğitimler, terapiler verilmeli. Boşanma evresine geçilmeden önce devlet eliyle bunların yapılması lazım. Pek çok ülkede bu tip yasal düzenlemeler uygulanıyor. Aile mahkemelerinde sosyologlar da çalışmalı. Yargıcın üzerine çok fazla sorumluluk bırakılıyor. Bizim ülkemizde yargı, boşanma davalarına normal bir dava gibi bakıyor bu çok yanlış. Çok acil bir şekilde önlemler alınmalı, özellikle de çocuklara yönelik. Ailede mutlu olan birey zaten mutludur. Bizim ülkemizde mutluluk oranı düşüktür. Reçeteli ya da reçetesiz olmak üzere çok fazla anti-depresan satılıyor. Artık çok depresif bir toplum halini aldık."