İÇ HABERLER
okuma süresi: 18 dak.

Denktaş: "Sürdürülemeyecek belediyelerin başkanlarının yerine kayyum atanmasını gündeme almak zorundayız"

Denktaş: "Sürdürülemeyecek belediyelerin başkanlarının yerine kayyum atanmasını gündeme almak zorundayız"

Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, ülke gündemini Kıbrıs Postası TV'ye değerlendirdi.

Yayın Tarihi: 21/06/18 14:12
okuma süresi: 18 dak.
Denktaş: "Sürdürülemeyecek belediyelerin başkanlarının yerine kayyum atanmasını gündeme almak zorundayız"
A- A A+
Kıbrıs Postası

Kıbrıs Postası TV olarak Facebook ve Twitter'den canlı yayınlanan Ulaş Barış'ın hazırladığı Seçim Gündemi programına katılan Demokrat Parti Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, gündemi değerlendirdi.

Denktaş şöyle konuştu:

"SÜRDÜRÜLEMEYECEK BELEDİYE BAŞKANLARININ YERİNE KAYYUM ATANMASINI GÜNDEME ALMAK ZORUNDAYIZ"

"Bu belediye sayısı sürdürülebilir değil. Bu nüfus ve bu belediye sayısı belli ki biraz israf açıyor önümüze. Araç parklarının birleşmesi, daha etkin hizmet vermesi başkanların elinde olacak. Buna rağmen sıkıntıları aşmak da biraz da belediye başkanlarının yeteneklerine kalmıştır. Merkezi hükümetin de desteği gelecektir. Yerel yönetim reformunu geçirsek bile erken genel seçim yapmak yerine normal zamanda herkesin ne olacağını bildiği bir seçim süreci yaşayabiliriz.

Yasanın içine ekonomik olarak sürdürülemeyecek belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasını gündeme almak zorundayız. Demokratik değil diye yaklaşımlar olabilir ama düzgün yürümek istiyorsak, kendi evimizin efendisi olalım söylemlerinde samimiysek ciddi tedbirler alınmak zorunda kalınabilir.

Dikmen, Gönyeli, Alayköy, Lefkoşa hepsi aynı bölgede. Bu kadar belediye gerekir mi? İş pratiğe geldiğinde sorunları da görüyoruz. Mümkün olanı yapmak zorundayız. Nasıl bir sonuca ulaşır göreceğiz. Ben 5 belediye diyorum, 14 diyen var… Siyasi değil, rantabl ekonomik akılla işleyecek bir sistemi gündemimize almak zorundayız. Başarırsak ülkenin geleceğine yatırım yapmış oluruz.

"BAŞARILI BİR KÜÇÜK BELEDİYE, BAŞARISIZ BÜYÜK BELEDİYEDEN DAHA AZ PAY ALIYOR"

Bazı belediyelerde işten çkartmamanız halinde bataktan kurtulamazsınız, bazı belediyelerde gelirlerinizi arttırma şansınız vardır ve aşabilme imkanları olabilir. Belediye sayısı azalmalı ki her belediye aslında kendi yerel gelirleriyle sorunları aşma imkanı yakalasın. Bazı belediyelerin ek imkanları var yerel katkının dışında. Havaalanından alınan yolcu başı gelir, ithal edilen petrolden alınan gelir gibi… Yapılması gereken, bu ek gelirlerin bir havuzda toplanarak proje bazında kullandırılmasıdır. Her belediyenin yetkileri genişletilmeli. Vergi toplamak bile buna dahil edilebilir. Yerel gelirin yüzde 9,5'ini belediyelere nüfus bazında dağıtıyoruz. Başarılı bir küçük belediye, başarısız büyük belediyeden daha az pay alır ve başarılı ile başarısız başkanlar arasındaki farkı da ortadan kaldırdık. Neden o başarılı belediyeye daha fazla imkan vermeyeyim? Turistik belediyeler vardır, yazın nüfusu çok artar, kışın çok düşer ama yaz-kış aynı payı alır. Nüfus sayımı yazın yapılmışsa çok pay, kışın yapılmışsa az pay alır. Adil bir bölüşüm olmalı. Bazı belediyelerin nüfusu çok düşüktür ama iskan edilmiş bölgesi çok yüksektir. Lefkoşa'da bir apartmanda 30 dairenin çöpünü toplarsınız ama geniş yerleşimli bir belediyede çok daha büyük bir araziyi dolaşarak çöp toplarsınız. Böyle dengesizlikler de var.

2020 YILINDA BELEDİYELERİ BEKLEYEN ZORLUKLAR...

Her belediye kendi gelirlerinin yüzde 50'sini ancak personel masrafı olarak kullanabilir. İşten durdurmak yerine emeklinin yerine yeni istihdam yapmadan sayıyı azaltabilirsiniz. Ama bir azalma yok. Belediye personelinin fazla personel varsa yerel gelirlerini çoğaltacak girişimler yapması gerekir. 2020 geldiğinde belediyeler bu zorlukla karşı karşıya kalacak. Gelirleri nasıl arttırırım diye her başkanın düşünmesi lazım. Vergileri arttırmakla olmaz. Tüzükten kaynaklanan gelirleri yükselterek değil yeni gelir imkanları yaratarak olur. Biz yerel gelirleri arttırmak için vergi artışı yapmadık, vergi indirimi bile var. Yeni kaynaklar bulduk. Daha önce devlete girmeyen kaynaklar bulduk. Aynısı belediyelerde de yapılmalı ki çalışanın ekmek parasıyla oynamak zorunda kalmasınlar. Bunun için 2 yılları var.

"ARTIK SU BOL... TEK RAKAM UYGULANMALI"

Bütün belediyeler suyu tonu 4,5 TL'ye satabilecek durumdadır. Ama gelir elde etmek adına fiyatlar yükseltilmiştir. Ayrıca eskiden su yoktu ve daha az su tüketimine yönlendirmek için bir fiyatlandırma vardı. Şimdi su var, su bol, böyle bir uygulamaya gerek yok. Tek bir rakam, ne kullanırsan aynı rakamdan öde. 4,5-5 TL'yi aşmayacak bir rakam kullanılmalı. 1991'de su yönetimini belediyelere devreden bakan benim. Benden önceki bakanlar devlet katkısını çek olarak vermekteydiler. Geldiğimde bir top ödenmemiş çek buldum. İlk yaptığım işlerden birisi, devlet katkısını direkt hesaplarına yatırmak ve el konulmamasını sağlamak ve su idaresini belediyelere devrederek gelirlerini arttırmak. İşe yaradı. 1996'da Belediyeler Yasası'nda bir reform daha yapıp belediye gelirlerini bir daha çoğalttık. Mağusa Belediye Başkanı seçilen Oktay Kayalp o gelirleri en iyi kullanan aday olarak kaç dönem başkanlık yaptı. Merkezi hükümet, "bu işi benim yapmama gerek yok, benim adıma yerel yönetim yapsın, benim topladığm geliri yerel yönetim toplasın" dedi. Bu yöntemlerle yetki ve sorumluluk devrederek, gelirleri de beraber devretmek suretiyle sorunları aştık. Yol yöntem var, doğru olanı yapmak gerekli. Doğrunun karşısına çıkacak tepkiler göğüslenebilmeli. Bu cesarete sahip ve hükümetle işbirliği yapacak belediye başkanları başarılı olacaktır. 6 büyük belediye rahatlıkla bu ülkenin yerel hizmetini götürebilir. Siyasi cesaret gerekir.

TÜRKİYE'DEKİ SEÇİM SONUCUNUN ÖNEMİ...

Hayat pahalılığını daha kısa sürelerde aktarmak suretiyle öngöremediğimiz döviz dalgalanması nedeniyle alım gücü düşmesini bir nebze rahatlatmak istedik. Yıl sonuna kadar böyle götürelim dedik. Yıl sonu döviz oturur diye ümit ediyorum. Eğer denge kurulmuşsa, hayat pahalılığı bu kadar oynak bir seyir götürmeyecekse yine yılda 2 kez yöntemine döneriz. Ama tersi olursa, elimde enstrüman olmazsa, halkın hiç değilse bir kesimini, emeklisidir, kamu çalışanıdır, sigortalısıdır, bunlara alım gücünü çok kaybettirmeyecek bir yöntem geliştirdik ve bunu uygulamaya başlayacağız. Yıl sonu eksik veya fazla ödenen bir şey varsa da yeniden toparlanıp ocak maaşlarına öyle yansıtılacak. 24'ünden sonra çeşitli spekülatif yaklaşımlar var Türkiye'deki seçimlere dair. Türkiye'deki sonuca göre hemen durulabilir veya çok daha kötüye de gidebilir. Öngörüde bulunamıyoruz. Türkiye ile değerlendiriyoruz.

"BU YIL DENK BÜTÇE YOK"

Bu yıl denk bütçe olamayacağını öngörüyoruz. 10-11 civarında iki katı olacak. Her bir yüzde 1, bizim için 30 milyon ek masraftır, giderdir. Bu yıl ısrarla iç borçlara ödeme yapma hedefimizden kopmuş değiliz. 80 milyonunu ödemiş durumdayız ve 430 milyona kadar çıkacak. Hayat pahalılığını yansıtmadan bir geri adımımız yok. Bu yılı çoğu bizim elimizde olmayan nedenlerle maalesef bütçe açığıyla bitireceğiz. Bütçeyi geçirmemenin mali sıkıntısını yaşıyoruz. İnşallah ders olur ve hiçbir siyasi bundan sonra bütçe geçirmeden seçime gitmez. Bu hükümetin en büyük şanssızlığı budur. Tüm bu olumsuzlukları toparlayıp harekete geçmemiz lazım. Şubatta devraldık, nisana kadar bütçeyle uğraştık. 28 Nisan'da da seçim yasakları başladı.

"STABİL MUHASEBEYE GEÇMEK GEREKLİ"

Çok yüksek enflasyonların olduğu dönemde stabil muhasebeyi öne attık. Çok yanlış tartışıldı ve uygulamaya sokulamadı. Dövizdeki durumu da gözleyerek tekrar gündemimize aldık. Böyle bir sisteme geçmek için önce kamu maliyesindeki eksik, yanlış, fazlalıkları gidermeniz lazım, aksi halde onları da stabil hale getirir ve kurtulamazsınız.

Muhasebe Meslek Yasası ve Suç Gelirlerini Aklama Yasası yasaları geçer geçmez, bunların çalışmasını başlattık. Her halükarda böyle bir sisteme geçmek en az 3 yılımızı alır. Bu süre içinde döviz yükselir TL değer kaybederse stabil muhasebe birimine geçmek gerekli. Bu yöntem için de 3 yıl süre geçmesi gerekiyor.

"RAF DÜZENLEYİCİSİ İLE MÜHENDİSİN ASGARİ ÜCRETİ AYNI OLAMAZ..."

Asgari ücreti farklı sektör ve iş dallarına göre farklı düzenlemek gerekli. Küçümsemek için demiyorum ama bir raf düzenleyicisi ile bir mühendisin asgari ücreti aynı olamaz. Yabancı işçi getiriliyorsa onun asgari ücretini buraya bağlayamam. Kendi asgari ücretlerinin çok üzerinde bir ücret alıyorlar. Bazı konulardan radikal girişimler yapmak zorundayız.

"KÖTÜYÜ ENGELLEMEK İÇİN İYİNİN ADAYA GİRİŞİNİ ENGELLERSEN BU ADADA AÇLIKTAN AĞZIMIZ KOKAR"

Kimlikle adaya giriş 1991'de gündeme geldiğinde karşı çıktığım bir olaydı. Bu uygulama iyi turisti kaçıracak demiştim. İçişleri Bakanı ben olmama rağmen Türkiye ile bizim Dışişleri Bakanı imzalamıştı. Durum da değişti. Pasaport almak zordu, kimlik kartıyla daha fazla turist gelecek düşüncesiyle gündeme gelmişti. Artık Türkiye'de pasaport çıkartmak beş dakikalık bir iştir. Gelecek olan yine gelecek. Bu psikolojiden kurtulalım. Aslında problem nüfusumuzun azlığıdır. Ekonomiyi çok nüfus döndürür, az nüfus değil. Bu nüfusu ne kadar kaliteli hale getirebiliriz bunu düşünelim. Bu konuyu bir sorun haline getirdik, psikolojik bir bunalım içindeyiz. Kötüsünü engelleyeceksin diye iyisinin de gelişini engellersen bu adada açlıktan ağzımız kokar.

"KIBRISLI TÜRK GENÖLER 'MÜDÜRLÜKTEN BAŞLAMAM LAZIM' DİYE DÜŞÜNÜYOR"

Türkiye'deki çalışma koşulları artık bizden çok daha iyi olduğu için Pakistan'dan, Vietnam'dan insanlar geliyor artık. Bazı alanlarda kendi insanlarımız çalışmayı göze almalıdır. Kendimiz sahip çıkarsak dışarıdan işçi getirmek zorunda kalınmaz. İşsiz oturursak olmaz. Kendi turizmcilerimiz, turizm okuyan gençlerimiz, müdürlükten başlamam lazım diye düşünüyor. Önemli bir iştir. Çok önemli bir gelir kaynağıdır. Turizmde asgari ücretleri saat başına dönüştürelim diye yıllardır uğraşıyorum. Turizmden para kazan. Sadece otel sahibi değil. İnsanın da kazansın. O zaman turizmi anlayacağız.

"TÜRKİYE'DE YÜKSEK SESTEN RAHATSIZLIK DUYAN YOK"

Alanya'ya, Antalya'ya gidin sabaha kadar gümbür gümbür ses vardır. Herkes duyar, kimse de şikayet etmez. Çünkü o turist sabaha da kendisine para kazandırır. Her şey dahil sistemi olmayacak dedik. Turist otelden çıksın. Her hükümette bir casinolar yasası götürdüm, hangi saatten sonra sandviç verebileceği bile yazılı. Turist dışarı çıkıp harcama yapabilmeli.

"CAS'IN YAŞAMASI İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM"

CAS'ın geçmiş yönetimi 10 Temmuz'a kadar uçmak zorunda olan bir uçak şirketine geçen pazar için uçuşunu durdurmasını talep etti diyorum, ama bunun çevirisi uçak şirketi 10 Temmuz'a kadar durdurmayı tercih etti diye geçilir. Hükümete baskı oluşturması için yaşandı bu. Bazen Türkçemde sorun mu var diye şüpheye düşüyorum. CAS artık kapanacak. Kapanması ve ortadan kalkması gönlümde yatan şey değil. Müşteri bulup CAS'ın çalışmasını sağlamak istiyorum. KTHY de aynıydı. İhale odasını bastım, işçilerle eylem yaptım, mahkemeye gittim ama olmadı. KTHY batmadı, kapatıldı. Herkesin suçu vardır ve yine aynı noktadayız. Batıyordu, kurtardık, iyi bir noktaya getirdik, yine batma noktasına geldi. Bizi tekele bırakmaması için CAS önemli bir kuruluştur. Yaşamını devam ettirmesi için gerekeni yapmaya çalışıyorum.

Kendileri sendikacılık yapacak diye siyasilere saldırıyorlar. CAS gibi bir şirkette sendika sorumsuz davranarak uçağı havada bırakmayı marifet sayarsa öyle bir sendika olamaz derim. Uçak havada döner, sendika eylem yapacak diye uçak aşağı inemedi.

"LOBİCİLİK İŞİNİ NE BİZ BECERİRİZ NE TÜRKİYE... RUMLA RBU KONUDA MUHTEŞEM"

KKTC'ye direkt uçuşlarla ilgili İngiltere Parlamentosu önünde gece gündüz yatıp kalkmamız gerekir. Spor ambargosu için de aynı durum söz konusu. Yıllarca bu tür konulara para harcanmadı. Harcanmalı. O kapıları gümbür gümbür çaldığımız müddetçe birileri duymaya ve dinlemeye başlayacak. İnsan hakları açısından spor ambargosu en büyük ayıptır. Lobicilik işini ne biz beceririz ne Türkiye… Rumlar bu konuda muhteşem. Oy hakları olsa bizler de oraya gidip geleceğiz. Örgütlü bir diaspora oluşturacağız. Diasporada örgütlü partilerin ambargoların kırılması için birlikte çalışmasını sağlarsak kazanırız. Biz örgütlü değiliz.

"BEN İNGİLTERE'DE ÖĞRENCİYKEN..."

Belediye başkanları kolaya kaçıyor. 'Bende öğrenci daha çok, merkezi hükümetten daha çok katkı almam lazım' diyor. Ben öğrenciyken İngiltere'de çöpümü alırdı ama bedelini öderdim. Sen de yap. Belediye, 'Öğrencidir almayayım, devlet versin' diyor. Böyle olmaz.

"LEFKOŞA'NIN HALİNE ÜZÜLENLER HARMANCI'YA, OYUNU YAKMAK İSTEYENLER SERTOĞLU'NA, 'NE GÜZEL BİR YER' DEMEK İSTEYEN GENCAY EROĞLU'NA OY VERECEK"

Bu seçimi de alacağız. Metehan'dan, Lokmacı'dan Lefkoşa'ya geçerken, Gönyeli, Değirmenlik'ten Lefkoşa'ya girerken, Lefkoşalı olarak 'hay allah' diyor ve bunun değişmesi gerektiğini düşünüyorsak farklı kararlar vermemiz lazım. Utanan, üzülen Lefkoşalı bundan memnunsa gidecek oyunu Harmancı'ya verecek. Memnun değilse, Lefkoşa'dan çıkış yapan her bir şehirli, 'ne güzel bir yerden çıktık' demek istiyorsa Gencay Eroğlu'na verecek. Oyunu yakmak istiyorsa da Sertoğlu'na verecek. Bu seçimi alacağız.

"BİNAMIZA UBP AFİŞİ ASMAK İSTEDİLER... AFİŞLERİ İNDİRİP ANAHTARLARI DEĞİŞTİRDİM, DARBECİ BAŞKAN DEDİLER"

İki yerde DP kararına uyulmadığı yönünde bilgimiz oldu. Genel Başkan olarak gittim, Güzelyurt'ta CTP adayına destek belirttim. İlçe başkanı ve birkaç üyemiz hariç. Benim iznimle CTP afişleri parti binamıza asıldı, içinde bizim adaylarımız da var. İlçe başkanı UBP afişlerini asmak istedi. Afişleri indirip anahtarları değiştirdim. Darbeci başkan dediler. Seçim sonrası bunları konuşacağız. Lapta'da da PM kararıyla destek kararı alındı. Oradaki örgüt başkanı da örgüt adını kullanarak mevcut belediye başkanına destek vereceklerini yayıyorlar. İlgili kişiler istedikleri yere oyunu verebilir ama partinin kararı orada durduğu sürece parti örgütü adını kullanarak başka bir karar açıklayamazsın. Bu arkadaşlar da seçim sonrasında kullanacakları oy için değil, örgüt adını kullandıkları için müsaade görmeyecekler.

SEÇİM MASRAFI VE OY SAYIN ALMA İDDİALARI...

4 belediye adaylığı için 600-700 bin TL ile bitireceğimizi öngörüyoruz. Öngörümüz 500 bin TL idi ama 600-700 civarında noktalanacak.

Oy satın alma konusundaki iddialar henüz erkendir ama sinyallerini görüyoruz. Çok genel bir olaydır. Olmaması tercihimizdir. Ama oluyor.

"HER BELEDİYE BAŞKANI BAĞIMSIZ ÇIKSIN, PARTİLER BU İŞE KARIŞMASIN"

Her belediye başkan adayının bağımsız çıkmasını önerdim. Herkes kendi belediye meclis üyesini de belirlesin, partiler bu işlerle uğraşmasın. Yerel yönetici sinekle de, kaldırımla da, çöple de uğraşacak. Uğraşmazsa her vatandaş etkilenecektir. İdeolojik noktayı bunun dışına çekelim dedim ama kabul görmedi. Halen ısrarcıyım. Parti rozetine değil bölgesine en iyi hizmeti vereceğine inandığı kimse ona oyunu parti baskısı hissetmeden versin. Yerel yönetimler hükümette kim olduğu önemli olmadan her hükümetle eşit ilişkiler kurabilir böylece. Önce çok sıcak bakıldı ama sonra olmaz denildi. Belediye reformunda da yeniden gündeme getireceğim"

"KİMSE HÜKÜMET KRİZİ VE ERKEN SEÇİM BEKLEMESİN"

Hükümet krizi kimse beklemesin. Uyum içinde devam eder. Erken seçim hiç kimse beklemesin. Gerçekten yeter.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI KONUSU VE ZARFLARIN DEĞİŞTİRİLMESİ İDDİASI...

Öylesi bir yalanı hangi beceriyle ortaya attılar anlamak mümkün değil. Mecliste 3 partinin gözetiminde açılır bu zarflar. Nasıl değiştirilecek? Bunları uydurabilme yeteneği bile gerçekten takdire şayan. Dokunulmazlıklar geçen referandum denememizde aslında maddelerden biriydi. Kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasını istedik ama olmadı. Hangi milletvekili için gelirse gelsin dokunulmazlığın kaldırılmasına bizim oyumuz olumlu olur. Kaldıralım, mahkemede kendisini savunsun, beraat ettiği andan itibaren şaibesi kalkar üzerinden.

EĞİTİM BAKANLIĞI'NIN BÜTÇESİNDE KESİNTİ YOK...

Eğitim Bakanlığı bütçesinin kesilmesi gibi bir durum yoktur. Geçen yılın kalemlerinden aktarma vardır. Bütçe içinde görülmez. Tümü harcanabilir noktadadır. Böyle bir şey yok.

"KIBRIS POSTASI TV, ŞİMDİYE KADAR GÖRDÜĞÜM EN DONANIMLI İNTERNET TELEVİZYONU"

Kıbrıs Postası internet gazeteciliğini ciddi anlamda ilk başlatan kurum. Şimdi internet televizyonculuğuna da geçti. Şimdiye kadar gördüğüm en donanımlı internet televizyonu. Bugüne kadar gördüğüm en çılgın sunucu ile başarılar diliyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.