İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Erçakıca'dan Kıbrıs sorunu yorumu: "Türkiye ile KKTC Cumhurbaşkanı arasındaki tutum farklılığını görmezden gelemeyiz"

Erçakıca: "Türkiye ile Akıncı arasındaki tutum farklılığını görmezden gelemeyiz"

Kanal T ekranlarında Hasan Erçakıca'nın hazırlayıp sunduğu 'Gündeme Bakış' programında ülkede yaşanan son süreç değerlendirildi.

Yayın Tarihi: 15/10/18 11:09
okuma süresi: 8 dak.
Erçakıca: "Türkiye ile Akıncı arasındaki tutum farklılığını görmezden gelemeyiz"
A- A A+
Kıbrıs Postası

Programın işleyişi ve formatı hakkında izleyicilerine bilgi veren Erçakıca, gündemdeki en önemli sorunun Kıbrıs sorunu olduğunu belirtti.

'Umudun arttığı' günlerde daha bir hevesle gündemdeki konuların takip edilir halen gelindiğini kaydeden Çakıca, umutların azaldığı süreçlerde ise hayat kavgası içinde zorluklarla mücadele eden insanların Kıbrıs sorununu geri plana iterek ekonomik ve sosyal zorlukları ön plana aldıklarını ifade etti.

Her halükarda Kıbrıs sorununun gündemdeki birinci sırasını koruduğunu da kaydeden Erçakıca, döviz kurlarında kısmi bir gerileme olsa da bunun piyasalara yansımalarının henüz görülemediğini belirtti.

Sağlık, eğitim ve trafik gibi konularda sorunların varlığına da işaret eden Erçakıca, diğer alanlarda yaşanan sorunların çoğunun insan ilişkilerinin giderek kötüleşmesinden kaynaklandığına vurgu yaptı.

"Son yıllarda Suriye merkezli çok değerlendirmeler yaptık. Buna devam edeceğiz. Suriye, belki de dünya siyasetinin akışını değiştirecek merkezi bir sorun oldu.

Bize 100 km. yakınlıkta bir yer. Türkiye'nin müdahil olması da söz konusu. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin neredeyse her şey. Türkiyesiz hiçbir şeyi ele almak mümkün değil ve Türkiye'yi bu kadar ilgilendiren bir sorun bizi de ilgilendirmekte" diyen Erçakıca, Suriye sorununu da atlama şansına sahip olmadıklarını ve gelişmeleri yakından takip edeceklerini belirtti.

Crans Montana sürecini ve sonrasını da değerlendiren Erçakıca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Rum tarafı görüşmeler kaldığı yerden devam etsin diyor. Türk tarafı eskisi gibi bir görüşme sürecine girmeyeceğini belirtiyor. Sn. Cumhurbaşkanı bir zaman sınırlaması üzerinde duruyor. Crans Montana'daki çöküşten sonra bu talebini ısrarla gündeme getirdi. Crans Montana'da ne olduğunu tam anlamadığımız, Guterres Belgesi denilen bir belge masaya konuldu. Sn. Akıncı eğer Guterres Belgesi bir stratejik anlaşmaya dönüştürülür ve zaman sınırlaması ortaya konursa müzakere sürecinden sonuç alınabileceğini belirtti.

Ortada yazılı olarak kopyasını gördüğümüz belgeler var ama bir de Türk ve Rum tarafı Guterres belgesinin ne olduğu konusunda hemfikir de olamadılar". Eylül ayının son haftalarında New York'taki zirveye de atıfta bulunan Erçakıca, Türkiye yetkililerinin de zirvede bulunduklarını ve TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Rum Lider Anastasiadis arasında bir görüşme yapıldığı haberlerini dikkate getirdi.

Erçakıca şöyle devam etti: "İlerleyen günlerle beraber bunun iyi kapsamlı bir görüşme olduğu ortaya çıktı ve yeni bir tartışma yeni bir boyut kazandı: 'Acaba Kıbrıs sorununda Akıncı devre dışı mı bırakılıyor'…

Anastasiadis, meclise de bilgi verdi. Merkezi zayıf bir federasyon üzerine düşünülmesi gerektiğini konsey üyeleriyle paylaştı. Acaba Türkiye ile Sn. Cumhurbaşkanı arasında bir görüş farklılığı mı var?

Sn. Akıncı'nın devre dışı tutulduğuna dair iddialar buna mı dayanıyor? Bunlar tartışılmaya devam edecek ve bu konuyu etraflı bir şekilde ve sıklıkla ele alacağız. Evet, bir tutum farklılığı var.

Sn. Akıncı'nın bütünüyle devre dışına itildiği anlamına gelmiyor belki ama Türkiye ile KKTC Cumhurbaşkanı arasındaki tutum farklılığını görmezden gelemeyiz. Sn. Akıncı Guterres belgesi stratejik bir anlaşmaya dönüştürülebilir mi arayışındadır ama biz Temmuz 2017'den beri böyle cümleleri TC yetkililerinden hiç duymadık.

Sn. Çavuşoğlu sürekli olarak o sürecin kapandığından, bittiğinden bahsediyor. Sn. Akıncı ile Türkiye arasındaki farklılık da bundan kaynaklanıyor. Türkiye belki dolaylı görüşmeler ve diplomatik temaslarla çözüm bulunması ve bir konferansta tam manasıyla neticelendirilmesi arayışında görülüyor.

Sn. Akıncı ise eski tarz müzakerelerden uzaklaşmış olmakla birlikte ona yakın bir müzakere sürecinden bahsediyor."

Kıb-Tek ve ülkedeki elektrik sorunu ile zamları da değerlendiren Erçakıca şöyle devam etti:

Kıb-Tek, elektriğin kw saatine 20 TL ödemeye başladı. Yani tam 20 katı yüksek bir bedel ödemeye başladı ve hane halkı, işyeri sahipleri elektriği %18-20 dolayında zam yapılmasından kurtulmuş olduk ama bunun bedelini yine biz ödemiş olmayacak mıyız? Devlet acaba bu metotla elektrik kurumuna yeni yıla kadar kaç para aktarmış olacak? 2

00 milyon TL'ye yakın olacağı söyleniyor. Devlet dairelerinde elektrik kullanımına karşılık olarak bu parayı ödeyecek ki biz zamlı yeni bir tarifeyle karşı karşıya kalmayalım. Ama ucuzluk bu şekilde sağlanmıyor. Yeni teknolojilere, metotlara ihtiyacımız var. Sn. Özdil Nami'nin bugün basına yansıyan demecinde de bir paragraf var. Daha rekabetçi bir üretim tarzına geçmemiz gerekli. Daha fazla katma değer üretebilmemiz gerekiyor.

Zaman içinde daha çok çıktı yaratacak şekilde çalışmamız gerekli. Daha ileri teknoloji, daha bilgili çalışanlar, daha iyi konsantrasyon gerekli. Eski sistemi nasıl devam ettiririz mantığıyla hareket ettiğimiz ve kamu kaynaklarını bu temelde kullandığımız sürece bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz.

Serhat İncirli'nin bugün Kıbrıs Postası'nın manşetinde yer alan bisiklet sporcusu Taçam Gökbörü ile gerçekleştirdiği röportaja da değinen Erçakıca, kapalı yerlerde, masa başında veya tekdüze işlerde çalışıldığı için hareketliliğin çok büyük önem kazandığına dikkat çekti. Hareketin sağlığa olan olumlu etkisini vurgulayan Erçakıca, bisiklet kullanımının öneminin altını çizdi. Erçakıca şunları söyledi:

"Gökbörü'nün röportajını okuyun, orada çok güzel gözlemler var. Geçen hafta Lefkoşa sokaklarında trafik akışının tam ters istikametinde arabaların üzerine üzerine giden bisikletliler gördüm ve çoğunun ışığı yoktu. Bizim çocukluğumuz, ilk gençliğimiz bisiklet üzerinde geçti. Daha kestirme olsun diye tek yöne geçerek gidebilirdik. Ama o zaman bisikletten iner, tek yönü yürüyerek geçer, sonra tekrar binerdik.

Kuralları ihlal ettiğimizde polis yakamıza yapışırdı. Işıksız, reflektörsüz bisiklet kullanmak çok tehlikelidir ve polis bu konuda önlemleri almış olurdu. Bisiklet kullanmanın da kuralları olduğunu, aksi halde bugünkü trafiktekine benzeyen sorunlar yaşayacağımızı görmeliyiz"

Büyükkonuk Belediyesi'nin Eko-Gün etkinliğinin boykot edilmesini yorumlayan Erçakıca, "Bununla bir siyasi mesaj verildi. Ben uzun zamandan beri bu panayırlarımızın zaten siyasete büyük ölçüde alet edildiğini düşünüyordum ve biraz da tedirgin oluyordum. Orada politize olmuş bir ortam, Eko-Gün'ü doğallıkla yaşamamıza engel olacak diye korkuyorum. Akıncılar'a, Tepebaşı'na, Büyükkonuk'a ben de katıldım ama siyasi liderlerin bu panayırları kullanarak mesaj vermesi şimdi daha net ortaya çıkıyor ki önemli bir yanlıştı.

Toplumun artık bazı şeyleri politize olmadan yaşaması gerekiyor. Ve evet Ahmet Sennaroğlu, belediye çalışanlarına izin verip Lefkoşa'daki gösteriye katılmaya teşvik ederek belediye kaynaklarını amacı dışında kullanmıştır.

Ama bu sadece Sennaroğlu tarafından gerçekleştirilen bir eylem midir? Bugün kamusal kaynaklarımızın her kuruşuna ihtiyacımızın olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Kamuyu değerlendirirken, belediye, devlet dairelerini ele alırken her kuruşun yerinde, amacına uygun olarak harcanıp harcanmadığının hesabının verilmesi gerekiyor.

Ama biz çoğu zaman kendi siyasi görüşümüze uygun harcanıyorsa kamu kaynaklarının nasıl harcandığına bakmıyoruz".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.