İÇ HABERLER
okuma süresi: 14 dak.

KKTC'li liderler: "Rauf Denktaş Kıbrıs Türk halkı için dava adamıydı"

KKTC'li liderler: "Rauf Denktaş Kıbrıs Türk halkı için dava adamıydı"

Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin önemli isimlerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş vefatının 7. yılında anılıyor. KKTC'li liderler, AA muhabirine Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı anlattı.

Yayın Tarihi: 12/01/19 15:10
okuma süresi: 14 dak.
KKTC'li liderler: "Rauf Denktaş Kıbrıs Türk halkı için dava adamıydı"
A- A A+

KKTC'nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Denktaş'ın Kıbrıs Türk liderlerinin önde gelenlerinden olduğunu, Denktaş'ın Dr. Fazıl Küçük ile Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine damga vurduğunu ifade etti.

Denktaş ile kendi siyasi hayatının çatıştığını söyleyen Talat, "Denktaş ile aynı çizgide değildik, farklı kulvarlardaydık. Çok ciddi mücadeleler verdik. İlişkimiz her zaman insani oldu, dostça oldu. Güvenilir bir kişiydi" dedi.

Mehmet Ali Talat, Denktaş'ın siyasi mücadelesinden çok insani yanını önemsediğini belirterek, "Kıbrıslı Türklerin kazançlarında katkıları olduğu gibi kayıplarında da katkıları olmuştur" ifadelerini kullandı.

"KIBRIS TÜRK HALKI UNUTMAMIŞTIR VE UNUTMAYACAKTIR"

KKTC'nin 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Denktaş ile çok yakından çalışma fırsatı olduğunu anımsatarak, Denktaş ile 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin kuruluşundan sonra çok partili parlamenter sisteme geçildiğinde kurulan Ulusal Birlik Partisinde (UBP) birlikte yer aldığını anlattı.

Partinin Rauf Denktaş tarafından kurulduğuna işaret eden Eroğlu, Denktaş ile 1976 seçimlerinden ölünceye kadar yakın ilişki içerisinde olduğunu dile getirdi.

"Denktaş ile bazen siyasette rakip olduk ama ulusal davada hep beraber olduk" diyen Eroğlu, Denktaş'ın kurduğu UBP'nin halen varlığını sürdürdüğünü, kendisinin de partinin onursal başkanı olduğunu ifade etti.

"ÖLÜRKEN DE YANINDA BEN VARDIM"

Derviş Eroğlu, Kıbrıs politikasını Denktaş ile yürüklerine işaret ederek, "Gün geldi oğlu ile ters düştük. Oğlu başka parti kurdu. Bunlara rağmen ölünceye kadar beraber olduk. Ölürken de yanında ben vardım. Kendisine olan sevgimin, saygımın ne kadar büyük olduğunu söylemeye gerek yok" diye konuştu.

Denktaş'tan çok şey öğrendiğini belirten Eroğlu, Kıbrıs Türk halkına vatan, millet sevgisini Denktaş'ın kurduğu partide uzun yıllar devam ettirdiğini vurguladı.

Derviş Eroğlu, Denktaş ile Kıbrıs konusunda hiç ayrılığının olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Kıbrıs sorununda o günkü politikamızı bugün de devam ettiriyoruz. Bir devlet kurmanın ne kadar zor olduğunu, bir devletin yaşatılmasının da kolay olmadığını bilen kişiler olarak, kurmuş olduğumuz devlete sahip çıkılması gerektiğini savunan bir kişiyim. Denktaş'ta kurulan bir devletin yaşatılmasını savunan biriydi. Kıbrıs Türk halkı unutmamıştır ve unutmayacaktır. Liderler kolay yetişmez. Hep hatırlanacaktır."

"KIBRIS SORUNUNU TÜRKİYE İLE EN İYİ ŞEKİLDE YÜRÜTEN LİDERDİ"

Rauf Denktaş'ın oğlu ve KKTC Maliye Bakanı Serdar Denktaş, babasının dava adamı olduğunu belirterek, "Davası için uğraş verdiği dönemde 6 çocuğunun 3'ünü kaybetti" dedi.

Serdar Denktaş, babasının bütün o acılı dönemlerini Kıbrıs Türk halkının davasına dört elle sarılarak atlatmayı başardığını, mücadelesini son nefesine kadar devam ettirdiğini söyledi.

Rauf Denktaş'ın büyük bir lider olduğuna dikkati çeken Serdar Denktaş, babasını şu ifadelerle anlattı:

"Gerek Kıbrıs'tan gerek Türkiye'den birçok insanın onunla ilgili mutlaka bir hatırası olduğunu görüyoruz. Elinde fotoğraf makinesiyle doğayı, hayvanları, Kıbrıs'ı, Kıbrıs'ın insanını görüntülemek için sürekli halkın içinde olan bir liderdi. Şu anda büyük eksikliğini hissettiğimiz bir lider. Kıbrıs sorununu Türkiye ile birlikte en iyi şekilde yürüten liderdi. O dönemde muhaliflerinin 'Türkiye'yi Kıbrıs konusunda Denktaş yönetiyor' diye şikayet ettiği bir liderdi. Kıbrıs Türkü'nün adadaki eşitliğini sağlamak için ortaya koyduğu mücadele, geleceğimizi teminat altına almak için ortaya koyduğu mücadele hiç unutulmayacak. KKTC'yi dünya tanımasa bile bizlere bıraktığı en büyük mirastır. Bu mirası daha da ileri seviyeye taşımak için bizler ve bizden sonraki nesiller ellerinden geleni yapacaktır."

"BİZİM İÇİN HER ZAMAN SIĞINILACAK BİR LİMANDI"

Denktaş'ın evdeki babalık görevine çok zaman ayıramamasına rağmen kendileri için sığınılacak bir liman olarak gördüklerini dile getiren Serdar Denktaş, "Tüm halkımız 'Denktaş olsaydı bu böyle olmazdı' demeye devam ediyor. Bu da bizim için en büyük onur, en büyük gurur. Rahmetle, özlemle, sevgiyle anıyoruz" dedi.

Rauf Raif Denktaş

Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine damgasını vuran, ömrünü halkına adayan, sadece Kıbrıs Türk halkı için değil Türk dünyası için de önemli bir lider olan Rauf Raif Denktaş, 27 Ocak 1924'te, Kıbrıs'ın Baf kasabasında doğdu. Babası Baf Kaza Hakimi Mehmet Raif'ti. İlk büyük kaybını ve yaşamının dönüm noktalarından birini çok küçükken, daha bir buçuk yaşındayken yaşadı. Annesi Emine Hanım'ı kaybetti.

MİLLİYETÇİ BİR BABA VE DEDE

7 yaşına kadar, dedesi "Şeherli Mehmet" tarafından büyütüldü. Babası ve dedesinden dinledikleri, daha o yaşlarda hafızasına kazındı, milliyetçi bir genç olarak yetişmesinde rol oynadı. Osmanlı askerlerinin adayı terkettiğini gören dedesinin "Gittiler ama yine gelecekler... Ben göremedim ama sizler göreceksiniz" sözleri hiç aklından çıkmadı.

Lefkoşa'da Mahmutpaşa Sokağı'ndaki evin geniş bahçesinde mersin dallarında sallanarak oynarken şu şiiri okuyordu:

"Tayyareci yapacak çocuğunu babalar,
Düşman! Bu küçük tayyareciyi tanı,
Kanatları altında saklayacak vatanı."

DOKTOR KÜÇÜK'ÜN "O BÜYÜK DAVASINA" SARILDI

17 yaşındayken babasını da kaybetti. Babasının "Sen Kıbrıs'ta kal, güçlü bir avukat ve gazeteci ol" sözlerini vasiyet addedecek ve Doktor Fazıl Küçük'ün davasında babasının ümidini ve beklentilerini bularak, kendi deyimiyle "o büyük davaya" sarılacaktı.

Babasını kaybettiği yıl, 1941'de İngiliz Okulu'ndan mezun oldu ve İngiliz Askeri Karargahı'nda tercüman olarak çalışmaya başladı. Bu hayatında maaş aldığı ilk işi olacaktı. Kısa bir süre sonra bu görevden istifa etti ve mahkemelerde açılan sınavı kazanarak katiplik yapmaya başladı. Ardından da İngiliz Okulu'da öğretmenlik.

Aynı yıllarda Halkın Sesi gazetesinde, memurların yazı yazması yasak olduğu için, imzasız yazıları yayınlanmaya başlayacaktı. Artık Doktor Küçük'ün davası, onun da davası olacaktı.

LONDRA'DA HUKUK EĞİTİMİ

1944'te, burs alarak Hukuk tahsili görmek üzere İngiltere'ye gitti. 1947 yılında Lincoln's Inn'den mezun oldu. İkinci Dünya Savaşı yıllarını ve barışı yaşadığı Londra günleri hukuk tahsilinin yanı sıra, onun için aynı zamanda eşsiz bir hayat deneyimi de olacaktı. 1947 yılının mart ayında Fuadiye vapuruyla İskenderiye üzerinden Mağusa'ya döndü. Artık hayatının yeni bir dönemi başlıyordu. Aynı yıl avukatlığa başladı.

Dönüşüne en çok sevinenlerden biri Doktor Küçük oldu. Kendi düşüncelerine yakın, genç bir avukat "mili mücadelede" artık çok daha yakınında olacak, Kıbrıslı Türkler için birlikte çalışacaklardı.

24 YAŞINDA HALKA İLK SESLENİŞ

Kıbrıs'ta geniş kitleler tarafından tanınması, ilk kez adaya dönüşünden bir yıl sonra 1948'de Selimiye Meydanı'nda düzenlenen büyük Enosis karşıtı mitingde oldu. İlk kes halka seslendi. Heyecanlı ve coşkuluydu. Kürsüden inerken kalabalıktan yükselen alkışlar, aynı zamanda iyi bir hatip olduğunun ve ilerleyen yıllarda daha etkili bir rol oynayacağının işaretiydi.

Denktaş, Kıbrıs Türk Liderliğinin talebi üzerine 1949'da avukatlık yaptığı hukuk bürosundan ayrıldı ve önce savcı yardımcısı ardından da savcı olarak çalışmaya başladı. 1957 sonunda İngilizlerin Ada'yı 5-10 yıl içinde Yunanistan'a devredeceğini gören Denktaş, savcılıktan istifa ederek, Dr. Küçük'ün yanında daha etkin bir şekilde yer aldı.

AYDIN DENKTAŞ'LA EVLİLİK

1949'da, 25 yaşındayken, kendisinden 9 yaş küçük olan, amcasının kızı Aydın Hanım'la evlendi. Aydın Hanım daha doğduğu gün, onu "işte nişanlın" diyerek kucağına vermişler, İngiltere'ye tahsile giderken de aralarında bir "söz" kesmişlerdi. Aydın Hanım'la evlilikleri ölene dek, tam 63 yıl sürecek, bu evlilikten 6 çocukları olacak, ancak üçünü kaybedeceklerdi.

3 KEZ EVLAT ACISI YAŞADI

Denktaş ailesinin yaşadıkları zorluklar sadece Rauf Denktaş'ın siyasi kimliğinden kaynaklanmıyordu. Acıların en büyüğünü, hem de birden fazla kez yaşadılar. Aydın ve Rauf Denktaş, 6 çocuklarından üçünü kaybettiler. Tam üç kez evlat acısı yaşadılar. İlk kayıpları Raif ve Münir'in ardından üçüncü çocukları olan Dilek'ti. Beyin rahatsızlığı olan Dilek'i tedavi için götürdükleri Londra'da, 1957'de ikibuçuk yaşındayken kaybettiler ve oraya defnettiler.

İkinci kayıpları ise Dilek'ten bir yıl sonra, 1958'de, 7 yaşındaki oğulları Münir oldu. Aydın Denktaş'ın, kendi babasının adını verdiği Münir, Rauf Denktaş İstanbul ziyaretindeyken, bademcik ameliyatında hayatını kaybetti. Rauf Denktaş cenazeye yetişemeyince, Aydın Denktaş oğlunu yalnız başına defnetti. Denktaş, adaya döndükten sonra Münir'in mezarının başına gidecek ve Kıbrıs meselesiyle uğraşırken, onunla yeterince ilgilenmediği için kendini suçlayacaktı.

Art arda iki evlat acısı yaşan Denktaş ailesi, oğulları Serdar ve ikiz kızları Ender ve Değer'in dünyaya gelmesiyle yeniden büyüdü.

Ancak Münir'in ölümünden 28 yıl sonra, Denktaş'lar bir kez daha evlat acısı yaşadılar. İlk çocukları Raif'i, 1985'te, 34 yaşındayken bir trafik kazasında kaybettiler. Denktaş ve tüm aile derinden sarsılmıştı.

SAVCILIKTAN İSTİFA VE MİLLİ MÜCADELEDE DAHA AKTİF BİR DÖNEM

İngiliz Yönetimi'ndeki savcılık görevinden görevinden istifa ettikten sonra toplum problemlerinde daha aktif bir rol oynamaya başladı ve Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanlığı'na seçildi.

Rumların, Atina'dan sevk ve idare edilen EOKA yer altı teşkilatının saldırıları karşısında etkin bir kuruluşa olan ihtiyacı gören Denktaş, iki arkadaşı ile birlikte Kasım 1957'de Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurdu. Denktaş, 1958'de büyük ölçüde artan EOKA saldırıları karşısında Türk Mukavemeti'nin etkili şekilde görev yapmasını sağladı.

1960'ta yeni kurulan ortaklık Cumhuriyeti'nde Rauf Denktaş Cemaat Meclisi Başkanlığı ile İcra Komitesi Başkanlığı'na seçilmiştir.

ANKARA'DA SÜRGÜN YILLARI

1960-1963 yılları arasında NACAK gazetesini çıkardı. 1963 olaylarından sonra Londra Konferansı ve Birleşmiş Milletler'de Kıbrıs Türk halkının haklarını savunan Denktaş'ın, adaya dönüşü Makarios tarafından yasaklandı ve istenmeyen adam ilan edildi. 1967 sonunda gizlice küçük bir gemiyle tekrar adaya çıktı, ancak, Rumlar tarafından yakalandı ve esir düştü. Türkiye Cumhuriyeti'nin baskısı ile 13 gün sonra Ankara'ya iade edildi.

Hakkındaki yasağın kalkması ve Ada'ya normal yoldan dönebilmesi için bir yıl daha beklemesi gerekecekti. Yasağın kalkmasının ardından 1968 Nisan ayında normal yoldan Kıbrıs'a geldi. Kıbrıs'taki mücadeleye kaldığı yerden devam edecekti.

Rauf Denktaş, 5 Temmuz 1970 tarihinde yapılan genel seçimlerde yeniden Türk Cemaat Meclisi'ne Meclis Başkanı seçildi.

GÖREVİ DOKTOR KÜÇÜK'TEN DEVRALDI

16 Şubat 1973 tarihinde Kıbrıs Türk toplumu tarafından yeniden Başkan seçildi ve 28 Şubat 1973'te Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı olarak göreve başladı.

1974 Türk Barış Harekatı sonrasında 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanını sağladı, Devlet Başkanı ve Meclis Başkanı görevlerini yürüttü. Federe Devlet Anayasası uyarınca 20 Haziran 1976 günü yapılan ilk Genel Seçimlerde büyük bir çoğunlukla, halk tarafından seçildi. 1981'de ikinci kez Devlet Başkanlığı'na seçilen Denktaş, 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti ve 1985'te Cumhurbaşkanlığı'na seçildi. 1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak görevine devam etti. Ancak 2005'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmadı. 1973'ten 2005'e kadar tam 32 yıl Kıbrıs Türk halkının liderliğini yürüten Denktaş, dünyada seçimle en fazla iktidarda kalan liderler arasında yer aldı.

MÜZAKERE MASASINDA 36 YIL KIBRISLI TÜRKLERİ TEMSİL ETTİ

50 yıl süren müzakerelerin 36 yılında, Kıbrıs Türk toplumu adına masaya oturan isim Rauf Denktaş oldu. İlk randevusu 1968'de Glafkos Kliridis ile gerçekleşti. Denktaş'ın karşısına sırayla, Klerides, Makarios, Kiprianu, Vasiliu ve son olarak yeniden Kliridis oturdu.

CUMHURBAŞKANLIĞI'NDAN AYRILDI AMA DAVA İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRDÜ

2005'den itibaren Lefkoşa'daki resmi ofisinde halkla ilişkilerini sürdürdü. Kıbrıs davası hakkında yazılar, makaleler yazdı, TV programları yaptı, Anadolu'dan gelen davetlere ve üniversitelere giderek Kıbrıs davasını anlatan konferanslar vermeyi sürdürdü.

Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılmasına rağmen, zamanın büyük bölümünde Kıbrıs meselesi ile ilgili çalışmalar yapmaya devam etti. Bu çaba, yaşamını yitirmesinden çok kısa bir süre öncesine kadar devam etti.

Adı Kıbrıs'la, Kıbrıslı Türklerle ve halkı için verdiği mücadelesiyle özdeşleşen Rauf Raif Denktaş, 13 Ocak 2012 tarihinde 88 yaşındayken hayata veda etti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.