İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Restoran sahibi Metinser: "Biz hiç kendi kendimizi yönetmedik ki yönetmeyi öğrenelim"

Restoran sahibi Metinser: "Biz hiç kendi kendimizi yönetmedik ki yönetmeyi öğrenelim”

Ülkemizin tanınmış iş insanlarından Rifat Metinser, Kıbrıslılar için çatışmalarla, savaşlarla geçen yıllarda toplumun şimdiye göre daha huzurlu ancak yoksul olduğunu anlattı... Metinser, "şimdi sosyal yaşam daha iyidir" dedi...

Yayın Tarihi: 18/02/19 07:32
okuma süresi: 13 dak.
Restoran sahibi Metinser: "Biz hiç kendi kendimizi yönetmedik ki yönetmeyi öğrenelim”
A- A A+
Kıbrıs Postası

Kıbrıs Postası'nın sorularını yanıtlarken, toplumun 1963 – 1974 arasındaki günlerde daha huzurlu olduğuna vurgu yapan Metinser, "Evet huzur vardı, evet hırsızlık yoktu... Ama o zaman, yani 1963 -1974 arası para yoktu. Fakirlik çoktu. Hayat renkli değildi... Bir tek, doğrudur, huzur vardı. Larnaka'da bir tek komutan vardı... Sancaktar dediğimiz bir komutan... Bütün idare ondaydı. Mahkeme da, hukuk da, elektrik kurumu başkanı da, su dairesi müdürü da oydu... İnsanlar o kadar biliyordu... Yaşam oydu" diye konuştu.

Metinser, şunları söyledi:

"... Sosyal hayat şimdi tabii ki daha iyi... İdari yöne bakarsak, zaten, müsaadenle, bu toplum hiç kendi kendini idare etmedi ki... Şimdi, bu başbakan olanlar, milletvekilleri, bakanlar, nereden bilirler ki devlet yönetmeyi? Biz hiç kendi kendimizi yönetmedik ki yönetmeyi öğrenelim...

Aslen Larnaka Tuzlalı olan Metinser, geçmişin çok ciddi zorluklarla geçtiğini aktardı... Her sözünün arkasından kahkaha atan Metinser, 39 yaşında, 28 yıl üzerinden nasıl emekli olduğunu da anlattı. O günlerde devletin politikasının öyle olduğunu, bir yıllık mücahitliği, iki yıldan hesapladıklarını ve birçok insanın bundan faydalandığını kaydetti.

"Gündüz Lefkoşa'da okul, gece Larnaka'da nöbet... Fırsat bulursak ders çalışırdık" diyen Metinser, "Evet, hem bir yandan askerlik yapıyorduk, hem de okumamızı sağlayacak harçlığı alıyorduk... Mücahitlik evet çok zordu ama hem okumamızı sağladı hem de çok daha sonraları emeklilikte ikiyle çarptılar ve işimize yaradı" dedi.

Sigaraya tutkusunu da savaş yıllarındaki bir anıyla anlatan Metinser, şunları dile getirdi:

"... Korkudan mı yoksa rahatlamadan mı bilemem; Yunan subaydan sigara istedim... Bir sigara markası vardı elinde, reklama girer söylemeyelim, uzun sigaralardan, bir tane verdi bana... Yaktım. Bir sigara yaktım. O andan beri sigarayı severim. Çok severim. Sigaradan hiç kopamadım, çok severim. Yaşamayan bilmez ne demek istediğimi...O andaki rahatlamayı anlatamam... Sigara benim için o olaydan dolayı vazgeçilmezdir... Keşke o Yunan subayını görsem, keşke misafir edebilsem..."

RİFAT METİNSER KİMDİR?

Soru:RifatMetinser kimdir?

Cevap: 1951 Tuzla – Larnaka doğumluyum. İlkokulu Tuzla'da okudum. 1963'te göçmen olduk. Annemin köyü Alaniçi'ne göç ettik... Babam kök Tuzlalı... Orta okul tahsili için Larnaka'ya gittim... Orada da evimiz vardı. 1964'ten 1968'e kadar Larnaka'da kaldık... Liseyi Lefkoşa'da tamamladım... Yapı Sanat'ta şimdiki Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi'nde elektrik bölümü mezunuyum...

LEFKOŞA'DA LİSE ÖĞRENCİSİ LARNAKA'DA ASKER!

Soru: Lisede okurken Lefkoşa'da mı kaldınız?

Cevap: Yok. Gidip geldim... Larnaka'dan Lefkoşa'ya her gün gittim ve geri döndüm... Çünkü aynı zamanda askerdim.

Soru: Birçok Kıbrıslı Türk dönem arkadaşınız hem liseyi okudu hem aynı zamanda askerlik yaptı. Zor olsa gerek... Şimdiki gençleri düşündüğümde biraz da garip oluyor insan.

Cevap: Önce okul sonra nöbet... Gündüz Lefkoşa'da okul, gece Larnaka'da nöbet... Fırsat bulursak ders çalışırdık...

ASKERLİK, EMEKLİLİKTE DE İŞİMİZE YARADI

Soru: O zaman yaptığınız askerlik tabii ki daha sonra emeklilikte işinize yaradı değil mi?

Cevap:Tabii yaradı. Emeklilik işimizde yaradı... Ama askerlik yapmak çok kolay değildi o zaman... Askerden aldığım para, otobüs paramı ödememi sağlıyordu. Ve bana da ayda yaklaşık 10 şilin kalırdı... O on şilinle idare ederdik.

ASKERLİKTEN ALDIĞIMIZ PARAYLA OKUDUK

Soru: Annenizde babanızda size bir kuruş destek olacak durum yoktu değil mi? Birçok kişi de sizin gibi eğitim almak zorundaydı.

Cevap: Evet, hem bir yandan askerlik yapıyorduk, hem de okumamızı sağlayacak harçlığı alıyorduk... Mücahitlik evet çok zordu ama hem okumamızı sağladı hem de çok daha sonraları emeklilikte ikiyle çarptılar ve işimize yaradı... Annem babamın bize yardım edecek halleri yoktu. Babam askerde çalışırdı. Aşçıhanede... annem ev hanımıydı... Çoğunluk insanlar yoksuldu... Beş kardeşim daha vardı, ben en büyüklerimdi... Ailemden hiç para görmedim...

ÇOK YOKSULLUK VARDI

Soru: Yoksulluk belirgindi o dönemde...

Cevap: Evet bayağı yoksulluk vardı. Üniforma alacak paramız yoktu... Pergel alacak paramız da yoktu ve çizimleri kuruşla, yarım şilinle, yani madeni parayla yapardık. T cetvelimi başka bir büyüğümden almıştım. Ödünç... Mezun olduk liseden... Üniversite sınavını kazanmazsanız terhis de olamazdınız... Kazandım... Hatta yedinci geldim ama askerden çık, Türkiye'ye git kolay mı? Hiç unutmam, kaydımı yağan kadın bana, "şu fakülte" falan demişti... Ben ısrarla, "fakülte değil, ben üniversite kazandım" diyordum... Fakülteyi bile bilmezdik... Askerde beş senem tamamlanmıştı... 1968'de ilk kez açılmıştı. İstanbul Yıldız Üniversitesi'nde mimarlık bölümüne başladım... Bitirmeden bıraktım...

BELKİ TESLİM OLDUĞUMUZDANDIR, BİLEMEM AMA BİZİ MEVZİDE BIRAKIP KAÇTILAR

Soru: Neden bıraktınız?

Cevap: Savaş... Ve savaş sonrası... Tatilde Larnaka'daydım... Savaş çıktı. Askere çağırdılar... Mevziye gönderdiler... Rum bizi teslim aldı. Mevzide... O dönemde çavuşumuz, takım komutanımız bizi bırakıp kaçtı... Üç kişiydik. Belki onların Larnaka'nın teslim olduğundan haberi vardı ama bizim hiç haberimiz yoktu, bilemem... Rum askerleri geldi, elimde Tomsonhafifi makineli tüfek vardı... Küfürler ederek teslim olmamızı istediler... Elleri havaya kaldırdık, mevziden çıktık... Aldılar ormana götürdüler...

ÖLÜMÜN EŞİĞİNDEN DÖNDÜK

Soru: Ucuz kurtuldunuz?

Cevap: Öldürmediler ama ölümün eşiğinden döndük...

YUNANLI SUBAYIN MÜDAHALESİ İLE KURTULDUK

Soru: Neden vurmadılar sizi? Ne oldu?

Cevap: Orada genç bir Yunan subayı vardı... Hiç unutmam kısa pantolon giyerdi. Amerikan stili. Elinde bir tabanca vardı... "Hayır bunları öldüremezsiniz; iade edeceğiz esir Rumlarla takas edeceğiz" dedi. Hiç unutmam hep söylerim... Korkudan mı yoksa rahatlamadan mı bilemem; Yunan subaydan sigara istedim... Bir sigara markası vardı elinde, reklama girer söylemeyelim, uzun sigaralardan, bir tane verdi bana... Yaktım. Bir sigara yaktım. O andan beri sigarayı severim. Çok severim. Sigaradan hiç kopamadım, çok severim. Yaşamayan bilmez ne demek istediğimi... O andaki rahatlamayı anlatamam... Sigara benim için o olaydan dolayı vazgeçilmezdir... Keşke o Yunan subayını görsem, keşke misafir edebilsem... Daha sonra teşhir ettiler bizi... 40 kadar kişi olduk... Öteki esirler futbol sahasındaydı... Sivil giyinmişlerdi. Biz askeri üniformalıydık... O bizim sivil giyinmiş bazı kişiler, "bizi bunlarla karıştırmayın, onları öldürebilirler, bizi de öldürmesinler" gibisinden hiç beğenmediğimiz laflar etti. Ne diyeyim ki, oldu bu da yani... Kavga bile çıktı. Türkler kendi aralarında kavga ettiler... Bir BM askeri geldi... Çok uzun boylu, senin kalıpta, iri bir adam... O anlattı, açıkladı... Askeri üniformalılarla sivil giyinmiş esirleri karıştırmamızı önerdi. Askeri üniformalıları savaş kanunları gereği alıp gidebileceklerini falan söyledi. Sivil esir, savaş esiri ayrı tutulacaktı... Biz de çıkardık üniformayı, atletle kaldık... 66 gün esir kaldık. Sonra Rum esirlerle, Lefkoşa'da Ledra Palace'ta değişim oldu... Kurtulduk...

"...TÜRK'ÜN ARKADAN VURULMAYACAĞINA İNANDIĞIM İÇİN KAÇMADIM" DEDİM, İŞE ALINDIM!

Soru: Sonra üniversiteye dönmedin, BRT'de işe girdin. O nasıl oldu?

Cevap: Savaştan sonra münhaller açılıyordu... Telekomünikasyon Dairesi'nde, BRT'de münhal vardı... BRT'nin şartlarını beğenmiştim, mesleğime yani lise diplomama uygundu... BRT'de işe alınma anım ilginçti. Öyle yazılı sınav yoktu. Çok saygı duyduğum bir müdür abim bana, "ne yaptınız savaşta, esir oldunuz, yani nasır esir oldunuz?" gibi bir soru sordu... "Vallahi efendim, biz doğma büyüme mücahit olduğumuz için kaçmadık. Türk'ün arkadan vurulmayacağına inandığım için kaçmadım" dedim... Bir durakladı, "Peki askerde Dal 5'in kimdi?" diye bir soru sordu; "Söyleyemem efendim, askeri sırdır" dedim... "Alındın be çocuk işe" dedi... O zaman BRT doğrudan askere bağlıydı. 1976'ya kadar askerin yönetimindeydi.

RUMLAR RADYO VERİCİLERİNİ HAZIR BIRAKMIŞTI

Soru: Kantara verici istasyonu... Oraya gittiniz sanırım...

Cevap: Bir iki ay kurs gördük. Lefkoşa'da eğitildik. Sonra Kantara'ya gittik. Rumlara ait radyo vericileri vardı. Uçaklar bombalamıştı. Hasarlıydı. Orada sistemi çalıştırdık. Rumlar zaten hazır bırakmıştı. Hasarları giderdik, çalıştırdık, müdürlerimizle, amirlerimizle birlikte...

KANTARA MUHTEŞEMDİ; MEMLEKETİ YIKTIK ZATEN

Soru: Kantara adeta bir tatil yeri gibiydi, şimdi bütün evler neredeyse yıkıldı.

Cevap: Kantara çok güzel bir yerdi. Evler, her şey çok güzeldi. Yeniydi. Sağlamdı. Bırakıp gitmişlerdi. Şimdi doğrudur, mahvoldu oraları. Birçok ev bakımsızlıktan yıkıldı.

Soru: Memleketi yıktık zaten...

Cevap: Vallahi doğru...

39 YAŞINDA 28 SENEDEN EMEKLİ OLDUM

Soru:Kantara'da ne kadar kaldınız?

Cevap: Beş yıl orada görev yaptım... Lefkoşa'ya tayinim çıktı... BRT'de 17 buçuk sene fiili çalışım... Beş buçuk sene de askerliğim vardı. Onu da ikiyle çarptılar etti 11 sene... İşte 28 buçuk seneden emekli oldum ve 39 yaşındaydım... Çok insan o dönemde öyle emekli oldu. Devletin politikası o dönemde öyleydi...

ÖYLE DERLER...

Soru: KIBRIS FM'in kuruluşunda bulundunuz emeklilikte...

Cevap: Merhum Mehmet Ali Akpınar vardı genel yayın yönetmeni ve genel müdür O'ydu... Erdinç Gündüz de televizyon ve radyonun başındaydı. Beş sene kadar çalıştım. Kuruluşunda emeğim var Kıbrıs FM'in... Sim Radyo'da tadilatlar yaptım... Genç Tv'de Ertan Birinci kardeşime zaman zaman yardımcı oldum. UBP'nin Güneş FM'i vardı. Katkım oldu...

Soru: O dönemde, bu işin en iyisi sizdiniz...

Cevap: Öyle derler...

GALABALIK'IN ÖYKÜSÜ

Soru:Galabalık Restoran nasıl çıktı ortaya?

Cevap: Kıbrıs FM'de "emeklerinize teşekkür ederiz" dediler... Çok üzülmüştüm, bozulmuştum doğrusu... Neyse, işten durunca, Mağusa'da balıkçı bir kardeşim vardı... "Be gardaş, ben balığı tutarım, satamam. Senin elin kolun uzun, satabilirsin, gel al balık sat" dedi... İlk utanırdım... Garip bir durgu... Damadımız memurdur filmiyle evlendik, şimdi balıkçı olalım öyle garip bir utanma duygum vardı derken iş gelişti. Güzel para kazandım. Dürüst namuslu çalıştım hep. Mekan bizimdir. Balık satma işini, balık süpermarketine evirme planı kurarken, bazı arkadaşlar, "Yahu Rifat, gavır (kızart) da sat" dediler... Yok üç masacık koy... Yok derken, oğlum Hüseyin Metinser ekonomi eğitimini tamamladı... Rastoranı kurduk... Eşim ve ben işin başında kurduk. Oğlum eğitimi bitirdi ve Galabalık bir aile işletmesi oldu...

SANCAKTAR HER ŞEYDİ, ELEKTRİK KURUMU DA OYDU!

Soru: Memleket eskiden daha mı güzeldi? Yoksulduk ama daha mutluyduk sanki...

Cevap: Larnaka'da McKenzie sahilinde evimiz vardı. Deniz dalgalı olduğunda, sular evin ön kapısından girer, arka bahçeye giderdi... Annem babam vefat etti... Evet huzur vardı, evet hırsızlık yoktu... Ama o zaman, yani 1963 -1974 arası para yoktu. Fakirlik çoktu. Hayat renkli değildi... Bir tek huzur vardı. Larnaka'da bir tek komutan vardı... Sancaktar dediğimiz bir komutan... Bütün idare ondaydı. Mahkeme da, hukuk da, elektrik kurumu başkanı da, su dairesi müdürü da oydu... İnsanlar o kadar biliyordu... Yaşam oydu...

SOSYAL HAYAT ŞİMDİ DAHA İYİ

Soru: Şimdi daha mı iyi hayat?

Cevap:Sosyal hayat şimdi tabii ki daha iyi... İdari yöne bakarsak, zaten, müsaadenle, bu toplum hiç kendi kendini idare etmedi ki... Şimdi, bu başbakan olanlar, milletvekilleri, bakanlar, nereden bilirler ki devlet yönetmeyi? Biz hiç kendi kendimizi yönetmedik ki yönetmeyi öğrenelim...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.