İÇ HABERLER
okuma süresi: 11 dak.

Ekonomist Mehmet Saydam: "KKTC'de doğru kurgulanmış bir 'Başkanlık Sistemi' hayata geçirilebilir"

Ekonomist Mehmet Saydam: "KKTC'de doğru kurgulanmış bir 'Başkanlık Sistemi' hayata geçirilebilir"

Ekonomist Saydam, "Yapılacak ilk ve kesin ayırım; kuvvetler ayrılığının sağlanacağı ve Yasama ile Yürütmenin bir birinden ayrılacağı ama dengede olacağı modeli planlamak ve yaratmaktır" diyerek, "KKTC'de doğru kurgulanmış bir 'Başkanlık Sistemi' hayata geçirilebilir..." dedi.

Yayın Tarihi: 21/05/19 07:30
okuma süresi: 11 dak.
Ekonomist Mehmet Saydam: "KKTC'de doğru kurgulanmış bir 'Başkanlık Sistemi' hayata geçirilebilir"
A- A A+
Kıbrıs Postası

Kıbrıs Postası'na konuşan Ekonomist Mehmet Saydam, statüko veya statükocunun KKTC deki tanımının; "Belirli çıkar gurupları ile siyasi erk ve menfaatçilerinin sürdürmek adına büyük efor harcadığı ekonomik yapının koruyucularına verilen isim" olduğunu savundu. "Bu günlerde ülkemizde yaşanan Siyasi gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna yanıt veren Saydam, siyasi gelişmelerin geçmişte olduğu gibi fazla ümit vermediğine dikkat çekti. Her zamanki gibi güçsüz ve gölgesinden korkan bir hükümet kurulacağını iddia eden Mehmet Saydam,"Bu çarpık düzen ülkedeki Siyasi Rejim ve Sistem ile ilgili" dedi. Saydam, kronikleşen tüm ülke problemlerinin çözüme ulaştırılamamasının temel nedeninin;güçsüz hükümet yapıları ile siyasi rejimin ülke gerçeklerinde sürdürülemez bir yapıda olmasından kaynaklandığını belirtti.Mehmet Saydam, yöneticilerin gerçekleri görüp çözüm odaklı adım atmaları veya karar almalarının mümkün olmadığına, çünkü var olan siyasi yapı içerisindesiyasetçilerin, oturdukları koltuğa bir daha oturabilmek veya o koltuktan kalkmamakiçin kişisel menfaatlerine göre günlük ve kişiye özel politikalar uygulamakta olduklarını anlattı.

"ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU SİYASİ SİSTEM"

"Siyasetçilerin, mevcut siyasi rejim devam ettiği sürece, ne bu ülkeyi bir adım ileriye götürebilirler ne de var olan sorunlara kalıcı çözüm üretebilirler" ifadelerini kullanan Saydam,ülkenin en büyük sorunununsürdürülemez olansiyasi sistem olduğunu vurguladı.

"İSTİKRARSIZ HÜKÜMET YAPILARINA SAHİP OLAN TOPLUMLAR ÇÖZÜME ULAŞTIRAMAZ"

Bir siyasal rejimdeki en büyük tehlikenin; çarpık siyasi sistemin belirli bir menfaatgrubuna yönelik sağladığı haksız zenginleşmeimkânlarının varlığı olduğunu işaret eden Mehmet Saydam, "KKTC gibi siyasi alanda güçsüz, kırılgan ve istikrarsız hükümet yapılarına sahip olan toplumlar, aynı kişi ve kurumlar ile ayni sorunları yıllarca tartışsalar dahi bir çözüme ulaştıramazlar" şeklinde konuştu.

"SİSTEMİN EN BÜYÜK KORUYUCULARI OLURLAR, GENELDE STATÜKOCU OLARAK TANIMLANIRLAR"

Söz konusu çarpık yapıdan faydalanan ve kendi menfaatleri adına bu yapıyı sürdürmek isteyen; bürokratların, siyasi partilerin, ekonomik çıkar gruplarının veya sendikalar gibi tümçıkar gruplarının bu tipteki sistemlerden kişisel bazda büyük kazanımlar elde ettiğini söyleyen Saydam, "Bu menfaatlerin devamlılığının sağlanmasını kendisine birincil görev edinen bu çıkar grupları, kişisel menfaatlerini toplum ve ülkenin menfaatlerinin üstünde gördüğünden ve bunun devamlılığını istediklerinden de, bu çarpık sistemin/rejimindevamlılığını sağlamak adına sistemin en büyük koruyucuları olurlar. Genelde de statükocu olarak tanımlanırlar" dedi.

"KORUMACILIK TAPINAK ŞÖVALYELERİ GİBİ NESİLDEN NESLE DE GEÇER"

"Nedir bu statüko veya kim bu statükocular?" sorusunu cevaplayan Ekonomist Saydam,özellik ile son 10 yıldır ülke adına eleştiri yapan tüm kişi-kurum ve örgütlerin bu kelimeyi kullanmakta olduğunu kaydetti.Statüko veya statükocunun; belirli çıkar gurupları ile siyasi erk ve menfaatçilerinin sürdürmek adına büyük çabaharcadığıve KKTC var olan sosyoekonomik yapının koruyucuları olduğunu dile getiren Saydam, "Tarihteki tapınak şövalyeleri gibinesilden nesle de geçer bu korumacılık ve menfaatçilik" ifadelerini kullandı.

"KKTC'DE DOĞRU KURGULANMIŞ BİR "BAŞKANLIK SİSTEMİ" HAYATA GEÇİRİLEBİLİR"

Ekonomist Mehmet Saydam, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir siyasal sistemin başarı odaklı modelleştirilmesinde, o ülkenin geçmişte yaşadığı veya içinde bulunduğu siyasal problemler öncelikli olarak incelenmeli ve sistem bu problemleri elemine edecek şekilde tasarlanmalıdır. KKTC özelindeöncelikli olarak; siyasi istikrarsızlık, ağır bürokrasi, kamu içerisindeki performans düşüklüğü, siyasi dokunulmazlıklar, Devlet kaynaklarının adaletsiz dağılımı, Kamu Kurumlarının kötü yönetimi, adaletsiz vergi sistemi, ekonomik kriz ve benzerkonularda yaşanan kronikleşmiş sorunlar ve bu sorunların siyaseten dahi ne Yürütme (Bakanlar / Hükümet) ne de Yasama (Meclis) tarafından çözülemiyor olması gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.Bu bulgular temelinde, çözüm odaklı, sürdürülebilir, yeni,adil-dengeli-çalışanın ödüllendirildiği-eşitlik ilkesinde, denetlenebilir, şeffaf ve özellik ile Siyasi İstikrarın temel alınacağı yeni bir demokratik sistemi inşa edilmesi gerekmektedir. Elbette bu noktada yapılacak ilk ve kesin ayırım; kuvvetler ayrılığının sağlanacağı ve Yasama ile Yürütmenin bir birinden ayrılacağı ama dengede olacağı modeli planlamak ve yaratmaktır.KKTC'de doğru kurgulanmış bir "Başkanlık Sistemi" hayata geçirilebilir…

"DENGE VE DENETLEME GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR"

Dünyada demokratik sistemler içerisinde başkanlık sistemi, parlamenter sistem ve yarı başkanlık sistemiyle birlikte uygulanmakta olan üç temel hükümet sisteminden birini teşkil etmektedir. Her üç sistem de kendi içerisinde kurgulandığı ülkenin şartları ve sosyoekonomik yapısı ve geçmiş siyasi tarihi dikkate alınarak kendi içerisinde farklılıklar göstermektedir. Ancak her ne kadar farklılıklar olsa da yasama organından bağımsız bir şekilde yürütmenin başında olan ve seçimle gelen bir Başkanın olduğu başkanlık sistemi, yine seçimle gelen bir parlamento ve sert güçler ayrılığının olduğu bir yönetim şekli temelinde oluşturulmuştur.Temelde siyasi istikrara ulaşmak için oluşturulan Başkanlık Sistemi'nde, Yasama- Yürütme ve Yargı birbirinden sert ve kalın çizgiler ile ayrılmış denge ve denetleme mekanizmalarının oluşturulması ile güvence altına alınmıştır.

"BAŞKANLIK SİSTEMİNİN EN TEMEL HUSUSLARDAN BİRİSİ; YÜRÜTMEDE BİRLİĞİN SAĞLANMASIDIR"

Siyasi İstikrarda; Başkanın görevde kalması ve görevini sürdürmesi meclisin güvenoyuna bağlı değildir. Dolayısı ile Meclis, Başkanın belirli şartlarda yargılanması veya görevden alınması harici sürekli olarak "Güven Oylaması" silahı ile siyasi istikrarı tehdit edecek bir yapıdan uzaktır. Dahası, Başkan da bu tehditten uzak Meclisin açılış-kapanışı ile ilgili salt çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığı endişesine bakmaksızın tamamen kendi görev ve sorumluluklarına konsantre olmuş olur. Hem Meclis üyelerinin hem de Başkanın seçimle gelmesi de çifte meşruiyet üzerinden güçlü iki yapının varlığına dayanmaktadır.Başkanlık sisteminde seçimler ve seçimlerin yapılma aralıkları daha önceden anayasa ile belirlenmiş olduğundan, Yasamanın ve Yürütmenin ülkeyi erken seçime götürme yetkisi sert bir şekilde kısıtlanmış ve siyasi istikrar kesin olarak sağlanmıştır.Diğer taraftan Başkanlık Sisteminin en temel hususlardan birisi; yürütmede birliğin sağlanmasıdır. Devlet ve Hükümet Başkanı parlamenter sistemin aksine, aynı kişidir. Dolayısıyla da Başkan, parlamenter sistemdeki Başbakanın ve Cumhurbaşkanı'nın tüm yetkilerini kendisinde toplar ve ülkeyi bir bütün olarak kendi çizmiş olduğu siyasi-ekonomik çizgide yönetir.

"KESKİN GÜÇLER AYRILIĞININ EN ÖNEMLİ PRENSİBİNİ OLUŞTURUR"

Başkanlık Sisteminde siyasi rant tamamı ile yok edilemese de mevcut parlamenter sistem ve KKTC özelinde her geçen gün büyüyerek artan "Siyasi Rant" ın yanında yok denecek derecede az bir noktaya çekilir. Başkanlık sisteminde Başkan, kabine üyelerini yasama organının yani parlamentonun dışından atar. Diğer bir ifade ile; Başkan Hükümette atayacağı Bakanları Meclis dışındaki kişilerden atanır. Bu uygulama biçimi aynı zamanda Yasama ve Yürütme arasındaki keskin güçler ayrılığının da en önemli prensibini oluşturur.Dıştan atanan Hükümet üyeleri, seçilmiş değil atanmış uzman kişiler olduğundan; dokunulmazlık hakları yoktur. Bu kişiler konusunda uzman ve siyasi Rantı öngörmeyen kişilerdir ve görev süreleri içerisinde siyasi istikrar ile birlikte uzman oldukları alanda yapmaları gereken işlere odaklanırlar. Kimse ile siyasi rant ilişkileri de olmadığından sadece hizmet ettikleri Devlet için çalışırlar. Yeniden seçilmek gibi bir kaygıları olmadığı gibi, yapacakları en küçük hatada da yargılanma yolları açıktır.

"DOĞRU YAPILANMIŞ BAŞKANLIK SİSTEMİNDE PROBLEMLERİNİN ÇOĞU ORTADAN KALKARDI"

Bugün KKTC böyle bir yapıda yönetilmiş olsa herhalde siyasi partiler Meclise aday gösterecek milletvekili dahi bulamazlardı. Çünkü Siyasi Rant gereği Bakan olmakiçin Milletvekilliği şarttır.Yıllardan beri KKTC'nin kronikleşen sorulanları için güçlü bir siyasi yapı ve teknokrat Hükümet hayalleri kurulmakta. Ancak siyasi ranttan faydalananyaşayan veya kişisel menfaatleri için bu rantı destekleyenler buna izin vermemektedir. Bunun bugün dahi görmekteyiz. Ancak, eğer doğru yapılanmış bir Başkanlık sisteminde yönetiliyor olsaydık, bu beklenti çoktan gerçekleşir ve ülke problemlerinin de pekçoğu ortadan kalkmış olurdu.

"BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİLMİŞ OLSA 6-7 PARTİLİ BİR SİYASİ YAPI OLMAZDI"

Aslında bunun yanıtı çok zor değil…Mevcut yapı bu menfaati sürdürmek isteyenler için halen çok verimli ve kullanışlı… Ve de tabi ki Statükocular halen çoğunlukta. Bir kere, Başkanlık sistemine geçilmiş olsa 6-7 partili bir siyasi yapı olmazdı. Olsa bile verimsiz Koalisyonlara kapalı, seçilmiş bir Başkan altında konusunda uzman kişilerden oluşturulacak teknokratların olduğu bir Yürütme organı oluşurdu. Mesleği SİYASETÇİ olan kimse bu yapı altında var olmaya devam edemezdi. Bu dahi başlı başına siyasi bir istikrar getirdiği gibi, konusunda uzman ve siyasi rant beklentisi olmayan kişilerin Devleti yönetmesini sağlar ki tarih boyunca örneği yaşanmamış bir Hükümet olurdu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.