İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

"Yasaklı madde ve eşyaları cezaevine sokmanın birçok yolu var"

"Yasaklı madde ve eşyaları cezaevine sokmanın birçok yolu var"

KKTC'nin 37 yıllık cezaevinde 'çeyrek asırdır' gardiyanlık görevini yürüten, aynı zamanda da Gardiyanlar Birliği Başkanlığı görevini üstelenen Salih Kayalar'ın anlattığına göre cezaevi âdeta dingonun ahırı...

Yayın Tarihi: 17/06/19 07:44
okuma süresi: 9 dak.
"Yasaklı madde ve eşyaları cezaevine sokmanın birçok yolu var"
A- A A+
Kıbrıs Postası - Ertuğrul SENOVA

Meçhul ölümler, rüşvet iddiları, uyuşturucu ve insan hakları ihlalleri… KKTC'nin 37 yıllık erkezi Cezaevi, son aylarda bu iddialarla çalkalanıyor.

37 yıllık yapının içerisinde yaşanan olaylarla, binanın eskiliği, paralel olarak birbiriyle oldukça bağlantılı.

Ülkenin tek cezaevi olan Lefkoşa'daki Merkezi Cezaevi'nde 25 yıldır gardiyanlık görevini yürüten ve aynı zamanda 2015 yılından bu yana daGardiyanlar Birliği Başkanlığı görevini üstelenen Salih Kayalar,cezaevinde ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğunu doğruluyor.

Kayalar, bu ciddi güvenlik zafiyetini, hem binaya, hem de bina içindeki 'köhne' zihniyete bağlıyor.

Çeyrek asırlık gardiyan Kayalar, ilk olarak; uyuşturucu, cep telefonu ve benzeri yasak madde veya eşyaların, binaya nasıl girdiği sorusunu yanıtlıyor. Zira cezaevi içerisinde yaşandığı iddia edilen olayların birinci basamağı, yasaklı madde veya eşyaların binaya girmesiyle oluşuyor.

"YASAK MADDE VE EŞYALARI CEZAEVİNE SOKMANIN BİRÇOK YOLU VAR"

Kayalar şöyle konuşuyor:

"Evet, cep telefonu mahkûmların üzerinde zaman zaman bulunuyor. Bu aşikâr bir durum ve savunulacak bir yanı yok. Tam olarak telaffuz edemem ama her yıl oldukça yüksek rakamlarda telefon buluyoruz. Bu durum uzun yıllar önce başladı ve halen var olduğunu iddiasına da kimse karşı çıkamaz. Cezaevine girmesi yasak olan madde ve eşyaları, bu köhne yapı içerisinde bulmanın onlarca yolu var. Çünkü cezaevinde ciddi bir güvenlik zafiyeti var. Esasen, binanın fiziki durumuyla alakalı bir durum. Bu nedenle yeni cezaevi konusunun üzerinde çok duruyoruz."

"GÜNDE 80 MAHKÛM GİRİŞ-ÇIKIŞ YAPIYOR… KONTROL MEKANİZMASINA İSE 3 KİŞİ BAKIYOR"

Dünyadaki cezaevleri girişlerinde olduğu gibi düzgün bir yapıya ihtiyaç duyduklarını belirten Kayalar, şöyle devam ediyor:

"Bir yiyecek taşıma arabası önden girip, arka tarafa, cezaevinin merkezine kadar girebiliyor. Eskiden yemeklerimizi kendimiz üretiyorduk. Böylece güvenlik zafiyetinin ufak bir kısmını dâhil olsa önleyebiliyorduk. Teknik donanım yok ama giriş-çıkış oldukça fazla. Sadece mahkemelere gitmek için günde 70-80 mahkûm veya tutuklu giriş-çıkış yapıyor. 70-80 mahkûm veya tutuklu da çalışma maksatlı cezaevi dışına çıkıyor. Bu insanları kontrol eden yoklama mekanizmasında çalışan sayısı 3'ü zor buluyor. Her gün onlarca kişiyi sadece 3 kişinin yüzde 100 kontrol etmesi imkânsız. Ayrıca kontrol mekanizmasında çalışan 3 kişinin de, kontrolün dışında başka görevleri de var."

"MAHKÛMLA YAKININI AYIRAN CAM, EVLERDE KULLANDIĞIMIZ CAMLARDAN… CAMI KIRIP SEVKİYAT YAPMIŞLAR"

Güvenlik zafiyetinin sadece giriş ve çıkışlarda olmadığını söyleyen Kayalar, devasa yapıdaki güvenlik zafiyetini örneklerle şöyle açıklıyor:

"Kapalı görüş alanında, mahkûmla yakınını, evimizde kullanılan camlar ayırıyor. Dünyadaki cezaevlerinde kullanılan camların çok daha düşük kalitesindeki bir camdan söz ediyorum. Geçenlerde camın köşesini kırmışlar ve büyük sevkiyatlar yapmışlar. Yine ziyaret alanındaki ahşap alanı kırıp sevkiyat yapmışlar. 1982'den kalma bir bina. Her alanda bunları görebilirsiniz. Bir kez de mahkemeye sevk ettiğimiz bir mahkûm, naylon poşet içinde uyuşturucuyu yuttu ve cezaevinde dışkı yöntemiyle çıkarak sattı. Bazen engelleyemediğimiz bu tip olaylar da oluyor.

"ÇÜRÜK ELMALARIN TEMİZLENMESİ İÇİN DAHA BÜYÜK ÇALIŞMALAR GEREK"

"Yasaklı eşya veya maddeleri cezaevine bir tek mahkûmlar mı sokuyor?" sorusunu yanıtlayan Kayalar, şöyle devam ediyor:

"Hayır, daha önce cezaevi çalışanlarının da uyuşturucu veya benzeri maddeleri cezaevine soktuğu oldu. Tespit ettiklerimiz yakalandı, işinden oldu ve hapis yattı. Geçmişte birçok örneği var. Ama şuan olmadığını da iddia edemem. Bu kişilerin arkasında duracak değiliz. Arada böyle çürük elmalar çıkıyor. Bu tip çalışanların yakalanması için hem adli hem de narkotik şubeyle birçok kez işbirliği içerisine de girdik. Ama çürük elmaların temizlenmesi için daha büyük çalışmalar gerek."

RÜŞVET İDDİASI VE FİRAR MESELESİ… "SORUŞTURMALAR TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLEMİYOR"

Geçtiğimiz günlerde Yenidüzen gazetesinden Dila Şimşek'in imzasıyla yayımlanan "Kaçmak için polise 20 bin Sterlin verdim" başlıklı haberde adı geçen firari mahkum MohamedAmineKhereoub'un "cezaevine cep telefonu soktuğu" ve "cep telefonunun gardiyanlar tarafından bulunması sonucu darp edildiği, bu nedenle apandisitinin patladığı, akabinde de hastaneye yatırıldıktan sonra firar edip, polise rüşvet vererek adayı terk ettiği" iddialarını da yanıtlayan Kayalar, şöyle devam ediyor:

"O mahkûmun üzerinde telefon bulunduğu doğrudur. Apandisit problemi da doğrudur. Ama darp edildiği konusunda net bir bilgim yok. Darp edildiğine yönelik bir bulgum yok. Ama hastane süreci doğru. 4-5 gün kaldı ve firar etti. Bu iddialar çok büyük. Polis bunu araştırıyor. Khereoub'un kaçak şekilde cezaevine soktuğu telefon da bildiğim kadarıyla polisin elinde. Polis, o telefonla bu iddiaların doğruluğunu veya yanlışlığını teyit edebilir. Bu çok da zor değil diye düşünüyorum. Maalesef bazı konularda 'derinlemesine soruşturma' yapılamıyor. Soruşturma konusunda sadece polisi kastetmiyorum. İçişleri Bakanlığı nezdinde de soruşturmalar titizlikle yapılamıyor, soruşturmalara bilirkişiler atanmıyor. Bu büyük bir sıkıntı. Umarım bu soruşturma titizlikle yürütülür."

MİTHAT CAN'IN CEZAEVİNDEKİ ANİ ÖLÜMÜ…

Girne'de ülkeye tatil amaçlı gelen iş insanı T.C'yi 2017 yılı Mart ayında tuzağa düşürüp, içeceğine hap atarak sersemlettikten sonra 11 bin Dolar ile 3 bin 500 TL'sini çalan 3 zanlıdan biri olan Mithat Can Çalık, koğuşunda bulunduğu sırada rahatsızlanarak hayatını kaybetmişti. Çalık'ın ölümünde 'uyuşturucu' şüphesi bulunuyordu. Çeyrek asırlık gardiyan Kayalar, Çalık'ın cezaevindeki durumu, ölümünden sonra yaşananlar ve ortaya atılan iddialara ilişkin şunları söyledi:

"Çok sağlıklı bir insandı. Fiziki olarak çok sağlam görünüyordu. En son hayatını kaybetmeden 2 gün önce görmüştüm onu. Sağlığı gayet yerindeydi. Olayla ilgili otopsi sonucu net olarak açıklanmadı henüz. Tek bildiğim, kalp doktoru bunun bir kalp krizi olmadığı yönünde görüş belirtmiş. Mithat Can rahatsızlandığında koğuştaydı. Koğuştaki bir mahkûm tarafından ona kalp masajı yapıldı. Ardından ön tarafa alındı ve bir gardiyan kalp masajını tekrarladı. Sağlık ekipleri geldiğinde kalbi çalışıyordu. Maalesef tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış. Cezaevinde, ne kullandığına ilişkin çok sayıda iddia var. Ben bizzat görmedim. Umarım otopsi sonucunda gerçekler ortaya çıkar. Kullandı desem büyük bir insafsızlık yapmış olurum çünkü şahit olmadım. Ama mahkûmlar arasında uyuşturucu kullandığına dair ciddi iddialar var."

AÇIK VE NET CEVAP… "İNSAN HAKLARI KORUNMUYOR"

Son olarak "sizce cezaevinde insan hakları korunuyor mu?" sorusunu yanıtlayan Kayalar, oldukça açık sözlü ve samimi gerçekleşen röportajı şöyle sonlandırıyor:

"Korunmuyor. Cezaevinde insan hakkı ihlalleri var. Biz bunları 2015'den beri basınla paylaşıyoruz. Burası, ne çalışanlar ne de mahkûmlar için, insan hakları açısından uygun değil. En taze ve acı anım şu; sayım için koğuşa girdim. Koğuşta inanılmaz bir koku ve sıfır hijyen vardı. Bu daha yenile yaşadığım bir olay. Yaz başladı. Sadece koku bile dayanılmaz diyebilirim. Geçmişten pek bahsetmeyeyim… Havasız ve sıcak… Bir odada 15 kişi olması gerekirken 50 kişi bulunuyor. Adeta bir mülteci kampı gibi. Çok kötü bir ortam. Her gün yüz yüze geldiğimiz bir olay. Eğer bir hassasiyet göstermek istiyorlarsa, iki yıldır yapımına devam edilen yeni cezaevini taşınalım. Ben sürekli ziyaret ediyorum. Yüzde 95'i bitti. Taşınmamız lazım. Yoksa yaz çok kötü geçecek..."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.