TÜRKİYE
okuma süresi: 22 dak.

Erdoğan: "Putin'den vizelerin tamamen kaldırılmasını talep ettik"

Erdoğan: "Putin'den vizelerin tamamen kaldırılmasını talep ettik"

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 zirvesinde basın toplantısı yaptı.

Yayın Tarihi: 02/12/18 09:02
okuma süresi: 22 dak.
Erdoğan: "Putin'den vizelerin tamamen kaldırılmasını talep ettik"
A- A A+
Gerçekleştirdikleri görüşmelerin ülkeler başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, G20 Zirvelerinin 13.sünü gerçekleştirdiklerini ve bu toplantıların tamamına katıldığını anımsattı.

Erdoğan, gerek ekonomik alanda, gerekse küresel ekonomiyi doğrudan ilgilendiren diğer başlıklarla, karşı karşıya bulunulan risk ve tehditleri bertaraf edebilmek için neler yapılacağını istişare ettiklerini bildirdi.

Daha güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir küresel büyüme için G20 ülkelerinin kısa ve orta vadeli politikalarını özetleyen Buenos Aires Eylem Planı'nı kabul ettiklerini söyleyen Erdoğan, alt yapı yatırımlarının artırılması konusunun bu yıl Arjantin dönem başkanlığının öncelikleri arasında olduğunu anımsattı.

'LİDERLERLE İSTANBUL HAVALİMANI PROJESİNİ PAYLAŞTIK'

Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:

- Başta İstanbul Havalimanı olmak üzere son dönemde hayata geçirdiğimiz projeleri liderlerle paylaştık. G-20 ülkeleri arasında iklim konusunda gerekli katkıyı yaptık, yapıyoruz. Eğitim konusu G-20 tarihinde ilk kez gündeme gelmiştir. Bizler de Türkiye olarak kız çocuklarının eğitimine dikkat çektik.
- Ayrıca çocuk işçiliği, zorla çalıştırılma, insan kaçakçılığı ve modern kölelik gibi konularda daha etkin faaliyette bulunacağımızı taahhüt ettik.

'EN DÜŞÜK EMİSYONLARA SAHİP ÜLKELERDEN BİRİYİZ'

- G20 üyeleri arasında en düşük emisyonlara sahip ülkelerden biri olarak bu alanda gerekli katkıyı yaptık, yapıyoruz. Paris Anlaşması kapsamında bize verilen taahhütlerin yerine getirilmesini beklediğimizi burada bir kez daha ifade ettik. Özellikle sorunun asıl müsebbibi olan gelişmiş ülkelerin elini taşın altına daha fazla koyması, daha fazla mesuliyet üstlenmesi gerektiğinin altını çizdik.

'TÜRK AKIMI PROJESİYLE AVRUPA'NIN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNE KATKI YAPIYORUZ'

- Türkiye olarak bir taraftan ekonomik büyümemize bağlı olarak artan enerji ihtiyacımızı karşılarken diğer taraftan TANAP ve Türk Akım gibi projelerle Avrupa'nın enerji arz güvenliğine de katkı yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde Hazar enerji kaynaklarının ülkemiz üzerinden Batı ülkelerine taşınması için çaba göstermeye devam edeceğiz. Doğu Akdeniz'deki hidro karbon kaynaklarının asli sahiplerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarının emri vakilerle gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Türkiye hem kendi hukukunu hem de Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatlerini korumakta kararlıdır. Son dönemde Doğu Akdeniz'de varlığımızı tahkim etmemiz bu noktadaki tavizsiz tavrımızın bir yansımasıdır. Rum kesimi, Kıbrıs Türkünün asli haklarını görmezden gelen mütecaviz politikalarını devam ettirdikçe biz de gerekli önlemleri almayı sürdüreceğiz.

'YAKLAŞIK 1 MİLYAR İNSAN ELEKTRİKTEN MAHRUM'

- Maalesef bugün dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan hayatını elektrikten mahrum bir şekilde devam ettirmek zorunda kalıyor. Köleliğin bitişinden 150 yıl, sömürgeciliğin bitişinden 60 yıl sonra resmen olmasa bile fiilen bu iki hastalıklı düşünce de mevcudiyetini sürdürüyor. Kazan kazan esasına dayanmayan, hak ve adaleti gözetmeyen bir sistemin ilanihaye devam etmeyeceğine inanıyoruz.

- Bu süreçte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yapısında ihtiyaç duyulan değişiklikler yanında kalkınma yardımlarının önemine işaret ettik. Bilhassa mülteciler meselesinde güvenlik ve korku eksenli yaklaşım yerine insanı, hayatı ve insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguladık.

'BİZ İNSANLARI MÜLTECİ KAMPLARINA GÖNDERMEDİK'

- Türkiye, dünyada en çok sığınmacı barındıran ülke. Biz insanları mülteci kamplarına göndermedik. Suriyeliler yanında çeşitli yerlerden gelen 4 milyonu aşkın mazluma ev sahipliği yapan bir ülkeyiz.

'MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLENEREK SORUNLAR ÇÖZÜLEMEZ'

- Mülteci düşmanlığı körüklenerek sorunlar çözülemez. İşte böyle bir ülke olarak mültecileri toplama kamplarına hapsederek bir yere varılmayacağına inanıyoruz. Biz insanları mülteci kamplarına göndermedik, onlara konteynır kentler kurduk, onlara çadır kentler kurduk ve onları ülkemizin değişik yerlerinde kiralama sistemleriyle kiracı olarak da olsa oturuyorlar. Hiç kimse sadece sınırlarını kapatmakla, polisiye tedbirlerle açlıktan, kıtlıktan, çatışmalardan kaçıp gelen insanları dikenli tel örgülere mahkum etmekle mülteci sorununa çare bulamaz.

'AB'NİN SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN SÖZ VERDİĞİ 3+3 MİLYAR AVRONUN KULLANIMINDA ÇOK CİDDİ GÜÇLÜKLER YAŞADIK'

- Dönem sorumluluktan kaçma değil, sorumluluklarını yerine getirme dönemidir. OECD verilerine göre, 2017 yılında yaklaşık 8.2 milyar resmi kalkınma yardımı yaptık. Milli gelire oranla dünyada en fazla yardım yapan ülke biz olduk. Üzülerek belirtmek isterim ki bu süreçte birkaç yakın dostumuz dışında hiçbir ülkeden doğru düzgün bir yardım almadık, hatta Avrupa Birliği tarafından Suriyeli mülteciler için söz verilen 3+3 milyar avroluk kaynağın kullanımında bile çok ciddi güçlükler yaşadık, yaşıyoruz. Şu ana kadar ülkemize uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla, milli bütçemize değil bunu da özellikle ayırt edelim, yaklaşık 2 milyar avro gibi bir rakam ulaşmış durumda, o da milli bütçemize değil, uluslararası kuruluşlara.

'DÜNYA TİCARETİ ÖNGÖRÜLEBİLİR BİR YAPI OLMAKTAN ÇIKTI'

Bu yılki G-20 Zirvesi'nin küresel ekonomide iş birliğinden ziyade ticaret savaşlarının konuşulduğu bir dönemde icra edildiğine işaret eden Erdoğan, halen içinden geçilen süreçte Dünya Ticaret Örgütünün kural ve prensiplerinin çok ciddi şekilde erozyona uğratıldığını belirtti. Dünya ticaretinin günden güne kuralları belli, öngörülebilir bir yapı olmaktan çıktığını, daha kaotik bir şekle büründüğünü vurgulayan Erdoğan, "Ben yaptım oldu" mantığıyla sadece ticarete değil, uzun bir sürecin kazanımı olan kurumlara da zarar verileceğini ifade etti.

'DÜNYA TİCARETİNDE YIKICI ADIMLAR YERİNE SAĞDUYU'

Erdoğan, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan Türkiye'nin, dünya ticaret örgütünün değişen şartlara göre yenilenmesini savunduğunu bildirdi. Küresel ticaretin değişen dinamiklerinin, Dünya Ticaret Örgütünün de yapısında bazı düzenlemeler yapılmasını gerekli kıldığına dikkati çeken Erdoğan, ancak bunun, yıkıcı, bozucu, kaosa sebebiyet veren tek taraflı adımlar yerine sağduyu ile yürütülmesi gereken süreç olduğunun altını çizdi.

"Türkiye olarak üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu, mülteciler ve terörizm başlıklarıdır." diyen Erdoğan, küresel güvenlikle doğrudan bağlantılı olarak gördükleri bu konuların G-20'nin gündeminde daha fazla yer tutmaya başlamasının sevindirici olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "Üzülerek belirtmek isterim ki bu konuda terör örgütleri arasında ayırım yapan tehlikeli bir anlayışla karşı karşıyayız." değerlendirmesinde bulundu.

'PKK'YA BİNLERCE TIRLIK SİLAH DESTEĞİNE HER GÜN ŞAHİT OLUYORUZ'

Bu çifte standarda, hem yurt içinde gerçekleşen terör eylemlerinde hem de Suriye'de bizzat şahit olduklarını aktaran Erdoğan şöyle devam etti: "Türkiye içinde eylem yapan, sivilleri öldüren, teröre bulaşan militanlar, siyasi sığınmacı adı altında Batı ülkelerinde ellerini kollarını sallayarak gezebiliyor, hatta haraç toplayabiliyor. 15 Temmuz gecesi, darbe girişiminde bulunup, 251 insanımızın kanına giren FETÖ'cüler, kendilerine sunduğumuz dosyalar dolusu delile, belgeye rağmen kimi ülkeler tarafından korunuyor. 2 bin 193 vatandaşımız o gece yaralanmıştır. Onlar da yine aynı şekilde herkes tarafından biliniyor ama buna rağmen korumacılık devam ediyor. Müttefiklerimiz tarafından DEAŞ'la mücadele bahanesiyle PKK'lı teröristlerin binlerce tırlık silahla ve mühimmatla desteklendiğine her gün bizzat şahit oluyoruz. Böyle ikircikli bir tavrın terörü yok etmek yerine terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır."

'ŞEHİTLER PAHASINA SURİYE'DE DEAŞ'A EN AĞIR DARBELERİ İNDİRDİK'

Bir terör örgütü eliyle diğerinin yok edilemeyeceğinin acı tecrübelerle ortaya çıktığını anlatan Erdoğan, Türkiye'nin geride bırakılan süre zarfında DEAŞ'la mücadeleden yabancı terörist savaşçıların engellenmesine kadar çok ciddi çaba yürüttüğünü belirtti. Erdoğan, "DEAŞ ve benzeri terör örgütleriyle irtibatından şüphelenilen 70 bin kişiye ülkemize giriş yasağı koyduk. Suriye'deki terör örgütleriyle irtibatı tespit edilen 7 bin kişiyi sınır dışı ettik." diye konuştu. Fırat Kalkanı Harekatı ile 3 binin üzerinde DEAŞ'lı, Zeytin Dalı Harekatı ile de 4 bin 500 civarında PYD'li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildiren Erdoğan, şehitler verme pahasına Suriye'de DEAŞ'a tarihinin en ağır darbelerini indirdiklerini, bu mücadelenin devam edeceğini ifade etti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

- Suriye'nin kuzeyinde ülkemizin ve bölgemizin güvenliğine tehdit oluşturan hiçbir yapıya izin vermeyeceğiz. Fırat'ın batısını olduğu gibi doğusunu da bölücü terör örgütünün zulmünden ve işgalinden çok yakın bir zamanda kurtaracağız. Biz bu tür konularda müttefiklerimizden çifte standart değil, samimiyet bekliyoruz.

'YEMEN KRİZİNE ACİL ÇÖZÜM GEREKİYOR'

- Dört yıla yakın süredir derinleşerek devam eden Yemen krizine artık acilen çözüm bulunması gerekiyor. Bu konuda dünyanın çok ama çok sessiz kaldığını görüyoruz. Arakan'la ilgili olarak dünyanın çok ama çok sessiz kaldığını görüyoruz. Bu ülkede yaşanan insani kriz sadece Müslümanların değil insanlığın tamamının yüreğini burkacak boyuta ulaşmıştır.

- Açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların, yıkıntıların altından çıkartılan masum bedenlerin sorumluluğu bu meseleye karşı duyarsız kalan uluslararası toplumun tamamına aittir. Yeteri kadar petrol zenginliği olmadığı için dönülüp bakılmayan bir coğrafyanın mazlumları olan Yemen halkının acıları en kısa sürede dindirilmelidir. Yemen'in bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliği mutlaka korunmalıdır. Bu temelde varılacak kapsayıcı bir siyasi çözüm kalıcı barış ve istikrar için tek yol olarak görünüyor. Müzakere sürecini canlandırmak için Birleşmiş Milletler çerçevesinde sürdürülen çabaları destekliyoruz. Bu çerçevede 2 yılı aşkın süredir bir araya gelmeyen tarafların İsveç'te toplanmalarıyla başlayan sürecin Yemen'e en kısa sürede barışı getirmesini umut ediyoruz.

İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluk binasında işlenen Kaşıkçı cinayetinin uzun süre dünya kamuoyunun gündeminde önemli yer tuttuğunu belirten Erdoğan, Kaşıkçı cinayeti konusunda ortaya konan tavrın pek çok ülke bakımından önemli bir sınama olduğunu ifade etti.

'KAŞIKÇI OLAYI ALÇAKÇA BİR CİNAYETTİR'

Türkiye'nin bu meselede en başından beri hukukun, ahlakın ve vicdanın gerektirdiği yerde durduğunu dile getiren Erdoğan, "Hadiseden haberdar olduğumuz andan itibaren, Kaşıkçı cinayetini aydınlatmak için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Suudi yönetimi tarafından önce inkar edilen, ardından çarpıtılmaya çalışılan ve nihayetinde kabullenilen bu cinayet, Türkiye'nin kararlı tavrı sayesinde açığa çıkmıştır. Biz bu olayı asla siyasi bir mesele olarak görmedik, görmeyeceğiz. Bizim için bu olay alçakça bir cinayettir ve öyle de kalacaktır." diye konuştu.

Türk adli ve idari makamların Suudi Arabistan'dan cinayet soruşturması konusunda gerekli desteği göremediğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'VELİAHT PRENS'İN YAKLAŞIMINI KABULLENMEK MÜMKÜN DEĞİL'

- Veliaht Prens'in suç sabit olmadıkça kimseyi suçlayamayız yaklaşımını kabullenmek mümkün değildir. Zira 15 kişinin Suudi Arabistan'dan 2 uçakla İstanbul'a gelmesi ve İstanbul'da daha önce kendi ifadeleriyle planlı bir operasyon olduğunu söylemelerine rağmen, akabinde bundan da kendilerinin vazgeçtiklerini görüyoruz. Hatta bu öyle bir durum arzediyor ki bizzat Dışişleri Bakanları bu konuyla ilgili olarak daha önce bunu inkar ederken ve yine yetkililerin Cemal Kaşıkçı'nın Başkonsolosluktan çıkıp gittiğini söylemelerine rağmen… Kaşıkçı Başkonsolosluktan çıkıp gidiyor dışarıda kim var, nişanlısı var. Nişanlısını zaten içeri almadılar ve Cemal Kaşıkçı konsolosluk binasını terk ettiği zaman nişanlısının yanına niye gelmesin, onu niye alıp da oradan öyle ayrılmasın? Bütün bunlar hep kendilerinin tezatlarıdır, kendi yalanları olarak ortaya çıkmıştır. Ve ortada daha sonra Cemal Kaşıkçı'nın 7,5 dakika içerisinde boğularak öldürüldüğünün belgeleri var, ifadeleri var. Biz bunları dünya ile paylaştık. Bizden kimler istediyse bu belgeleri kendileriyle paylaştık.

'BU SADECE TÜRKİYE'NİN MESELESİ DEĞİL'

Erdoğan, Türkiye'nin olaya ilişkin bilgi ve belgeleri Amerika başta olmak üzere Suudi Arabistan'a, İngiltere'ye, Almanya'ya, Fransız yetkililere, tüm talep edenlere verdiklerini ifade ederek, "Yine biz her an buna hazırız. Çünkü bu sadece Türkiye'nin meselesi değildir." dedi.

Suçun işlendiği yerin İstanbul olması nedeniyle suçluların iadesinin istendiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

- Suudi yetkililer hala bunu bize vermiyor, veremiyor. Şimdi 'biz yargılıyoruz' diyorlar. İçeride 22 kişinin şu anda tutuklu olduğunu ve bunların içerisinde idamla yargılanacak olanların olduğunu söylüyorlar. Veliaht Prens 'ben başsavcımı size gönderebilir miyim' dediğinde, 'buyurun gönderin' dedim. Başsavcı geldi ve İstanbul'da başsavcımla görüşmelerini yaptılar. Ancak Suudi Arabistan'dan gelen başsavcı ne yazık ki kendi bilgi belgelerini benim başsavcımla İstanbul'da görüşmedi, paylaşmadı, ona vermedi.

- Sadece bizden istediler. Bizim başsavcımız elimizdeki bilgi belgeleri de ayrıca kendine verdi. Ben Hadimul Harameyn Şerifeyn ile de iki kez görüştüm. Onunla da bu bilgileri paylaştık. Şimdi süreci takip ediyoruz. Ama dediğim gibi bu hele hele siz değerli basın mensupları için çok daha önemli, sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın meselesidir. Biz şu ana kadar Suudi Arabistan makamlarından cesedin akıbeti, yerel iş birlikçiler ifadesini kullanan Dışişleri Bakanı'na, ona da sorduk. 'Kimdir bu yerel iş birlikçileri, bunu bize açıklayacaksınız.' Bu yerel iş birlikçilerin kimliği ve istihbarat görevlilerinden emirleri kimden aldığına dair sorularımızın cevabını alamadık.

'ABD İLE İLİŞKİLERİMİZ STRATEJİK ORTAKLIĞA DAYALI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'nin düzenlendiği Costa Salguero Fuar Alanı'ndaki basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, zirve kapsamında ABD Başkanı Donald Trump ile yaptıkları görüşmeye ilişkin soru üzerine ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin stratejik ortaklığa dayalı olduğunu söyledi.

İki stratejik ortak olarak öncelikle kuzey Suriye'de Fırat'ın doğusu, Münbiç ve bu çevrede Fırat Kalkanı gibi devam eden süreci değerlendirme fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, "Hatta bu arada İdlib'i de değerlendirme imkanımız oldu ama aslolan şu anda masada Münbiç konusu. Münbiç'i kendileriyle ele aldık. Özellikle de PYD-YPG terör örgütlerine yönelik yaklaşımımızı kendileriyle paylaşarak Münbiç'i bu terör örgütlerinden temizlemede birlikte nasıl hareket ederiz, bunu konuştuk." ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun daha önce gerçekleştirdikleri görüşmede Münbiç konusundaki yol haritasının belirlendiğini hatırlatan Erdoğan, bu haritanın üzerinden aylar geçtiğini ancak bu konudaki mutabakatın canlılığını koruduğuna yönelik temennisinin olduğunu söyledi.

'HALKBANK KONUSUNU DA GÖRÜŞTÜK'

Trump ile Halkbank konusunu da görüştüklerine değinen Erdoğan, "Şu anda bizim elimizdeki bilgiler neyse kendilerine bu bilgileri, belgeleri verdik. Bankamızın yetkilileri de şu anda zaten Amerika'da bulunuyorlar ve orada süreci takip ediyorlar." dedi.

'UMUDUMU YİTİRMEK İSTEMİYORUM'

Erdoğan, görüşmede Fetullah Gülen'in iadesinin de gündeme geldiğine dikkati çekerek, "Ben umudumu yitirmek istemiyorum, umutluyum. Temenni ederim ki bu konuda da FETÖ terör örgütüne yönelik olumlu adımları atarız." ifadelerini kullandı.

'RUSYA İLE KARARLI ŞEKİLDE SÜRDÜRMEYE NİYETLİYİZ'

İdlib mutabakatının dünyaya verdiği mesaja ilişkin soru üzerine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

- İdlib, nüfusu itibarıyla çok büyük bir yerleşim merkezi. Bu sorun eğer çözülmemiş olsaydı yüz binlerce insan nereye yüklenecekti? Yine Hatay tarafından ülkemize yüklenecekti ve yeni bir mülteci akınıyla karşı karşıya kalacaktık. Rusya ile burada sağladığımız mutabakat, bu Soçi Mutabakatı, İstanbul Zirvesi ki orada da Rusya, Almanya, Fransa, dörtlü bir zirveyi gerçekleştirdik ama ana başlığımız İdlib idi.

- Orada İdlib ile ilgili yaptığımız görüşmeler neticesinde attığımız kararlı adımlarla İdlib'deki bazı sıkıntılara rağmen çünkü hala terör sıkıntısı esiyor, bunlarla mücadeleyi birlikte yürütüyoruz ama Rusya ile buradaki dayanışmamız bizim burada terör örgütlerine yönelik, Rusya'nın rejime yönelik attığı kararlı adımlarla şu anda burada duruma bir hakimiyet olarak sahibiz. Bu hakimiyetin devamı, oradaki halkın da rahatlıkla evlerine dönme imkanını sağlamıştır ve şu anda İdlib halkı peyderpey ülkesine, topraklarına dönüyor. Biz de bunu gördükçe kendimizi başarılı addediyoruz ve bu süreci Rusya ile kararlı şekilde sürdürmeye niyetliyiz.

'TEMENNİ EDERİM Kİ VİZELERİN TAMAMINA YAKINI ALINIR'

Erdoğan, Rusya ile vize muafiyeti konusuna ilişkin de "Putin ile yaptığımız görüşmeler, gerekse arkadaşlarımızın yaptığı görüşmelerle vizelerin kısmi olarak kaldırılması kararını Sayın Putin verdi. Biz tabii bu işin tamamına yönelik bu kararın alınmasını kendilerinden talep ettik. Temenni ederim ki tamamına yakını da vizeler konusunda alınır." diye konuştu.

Tır taşımacılığına yönelik önemli adımlar atıldığına dikkati çeken Erdoğan, ekim sonu itibarıyla Rusya'dan yaklaşık 5 milyon 700 bin turistin Türkiye'ye geldiğini söyledi. Yıl sonu itibarıyla bu sayının 6 milyonu bulacağını düşündüğünü ifade eden Erdoğan, gelecek yıl sayının daha da artacağına inandığını vurguladı.

'RUS HALKININ TÜRKİYE'YE SEVECEN BİR BAKIŞI VAR'

Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Sayın Putin ile yaptığımız görüşmelerde vizeler konusunda kısmi olarak vizelerin kaldırılması kararını Sayın Putin verdi. Bu işin tamamına yönelik kararın alınmasını talep ettik. Umut ediyorum ki bu yönde kararlar alınır. Şu anda Rusya'dan yaklaşık 5 milyon 700 bin turist Türkiye'ye gelmiş vaziyette. Yıl sonu itibarıyla 6 milyonu aşabilir. Rus halkının Türkiye'ye turist olarak bakışı çok farklı çok sevecen bir bakışı var. Türkiye halkının da Rus halkına turizm açısından da olsa misafirperverliği söz konusu. Rusya ile belirlediğimiz ticaret hacmi çok ileri, 100 milyar dolarlık ticaret hacmi belirledik. Sayın Putin'in de ifadesiyle 'Niye olmasın?' Bu hedefe hızla ilerliyoruz."

'KİMSE ERMENİLERE KARŞI SOYKIRIM UYGULANMIŞTIR DİYEMEZ'

Erdoğan, bir soru üzerine de "Türkiye'ye kimse 'Ermenilere karşı soykırım uygulamıştır.' diyemez." ifadesini kullandı.

Şu anda Türkiye'de 100 bin Ermeni'nin yaşadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: "Bunların yaklaşık 30 bini vatandaştır, diğerleri ise Ermenistan'dan kaçarak ülkemize gelen ve ülkemizde şu anda bizim de onlara müsaade ettiğimiz Ermenilerdir. Şu anda 100 bin Ermeni ülkemizde yaşıyor. Biz 'Sen vatandaş değilsin, seni deport ediyoruz.' demedik. İnsani davrandık, davranıyoruz. Onlar hala ülkemizde yaşamaya devam ediyorlar." Soykırım iddialarının tarihçilere bırakılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Tarihçiler bu konuda ne diyor? Kimler kime soykırım uygulamış? Bizim tarihimizde böyle bir uygulama yok. Bunu çok açık, net söyleriz ve her türlü tartışmaya gireriz." dedi.

'URKAYNA KONUSUNDA DÖRTLÜ BİR ZİRVE YAPILACAK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerginlikte Türkiye'nin, ara buluculuk yapma gibi bir durumunun olup olmadığının sorulması üzerine konuyla ilgili hem Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile görüştüğünü söyledi. Görüşmeler esnasında gelinen bir nokta olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya, dörtlü bir zirve yapacaklar. Temenni ederim ki bu zirveyle birlikte burada yeni bir süreç başlamış olur ve daha olumsuz bir şekle dönüşmez." diye konuştu.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.