SPOR
okuma süresi: 11 dak.

Taçsız Kral Pele efsanesi...

Taçsız Kral Pele efsanesi...

"Maradona'yı en büyük olarak görmeme rağmen, aslında en büyük Pele'dir… 15 yaşında bir çocuk olarak çıktığı ilk Santos maçından, 17 yaşında dünya kupalarının en genç gol atan futbolcusu-ve hat trick yapan futbolcusu- olan bu futbol mucizesi adam, hiç kuşku yok ki futbol denen fenomen oyunun hala daha en değerli mücevheri olarak kabul edilmektedir…"

Yayın Tarihi: 29/05/16 09:00
okuma süresi: 11 dak.
Taçsız Kral Pele efsanesi...
A- A A+

Kıbrıs Postası - Ulaş Barış

Benim gibi 40'lı yaşlarda olan futbolseverler arasında yaygın olarak en büyük futbolcu Maradona olarak kabul edilir.

Rahmetli Ali dedeciğimise 'Pele' der başka bir şey demezdi…

Bugünkü futbolseverler ise Messi ya da Cristiano Ronaldo ismini ön plana çıkarırlar…

Ancak-ben de dahil- gerçekten boşa konuşuyoruz diye düşünüyorum…

Zira Pele, her ne kadar kendisini canlı kanlı izleyemesek de yüzyılın en büyük futbolcusu olarak anılmayı sonuna kadar hak eden bir efsanedir…

Size yemin ederim, hala daha Maradona'yı en büyük olarak görmeme rağmen, aslında en büyük Pele'dir…

15 yaşında bir çocuk olarak çıktığı ilk Santos maçından, 17 yaşında dünya kupalarının en genç gol atan futbolcusu-ve hat trick yapan futbolcusu- olan bu futbol mucizesi adam, hiç kuşku yok ki futbol denen fenomen oyunun hala daha en değerli mücevheri olarak kabul edilmektedir…

Tüm kariyeri boyunca gayrı resmi rakamlara göre 1500'den fazla gol atan, 3 dünya kupası kazanan, sayısız rekor kıran ve kırmızı kart gördükten sonra seyircinin isyanı ile birliktehakem tarafından tekrar sahaya alınan bir kişi efsaneden de ötedir…



16 Temmuz 1950 günü, Rio'da efsanevi Maracana Stadyumunda oynanan Brezilya-Uruguay Dünya Kupası final maçının 79.dakikasında GhinggaUruguay'ı 2-1 öne geçiren golü ağlara gönderdiğinde, o golün koskoca bir ulusu tam 8 yıl sürecek bir yasa sokacağını kimse bilemezdi.

Ama öyle oldu.

Gayrı resmi rakamlara göre, dünya tarihin bir futbol maçı için toplanan en büyük kalabalığı olan 217 bin kişi maçın son düdüğü ve kaybedilen kupanın etkisiyle ölüm sessizliğine bürünürken, 9 kişi stattan atlayarak intihar edecekti.

Maçtan 12 saat sonra bile en az 50 bin kişinin ağlayarak statta oturduğu rivayet edilir ki Brezilya gibi futbol manyağı bir toplum için son derece normal bir davranış olarak addedilebilir…

Ama esas mucize işte o gün başlayacaktı…

Maracana'dan onlarca mil uzaktaki küçük bir kasaba olan TrêsCorações'de bir adam o maçtan sonra ağlayarak maçı izlediği salondan çıkar…

Onu kapıda 9 yaşındaki oğlu karşılar…

Babasının gözyaşlarını gören küçük çocuk babasına sarılır ve ona "üzülme babacığım, ben senin için Dünya Kupasını kazanacağım" der…

O küçük çocuğun adı Edison "Edson" Arantes do Nascimento ya da sonradan tüm dünyada bilineceği üzere Pele'dir…

Brezilya'da futbol geleneği çok eskidir.

Öyle ki, 16 yüzyılda Portekizliler Brezilya'yı köleleştirdiğinde, Afrika'dan oraya birçok köle de getirirler.

Ve o kölelerin birçoğu Portekizlilerin eziyetinden kaçıp Amazon ormanlarında saklanırlar.

Bu arada kendilerini korumak için bir de dövüş stili geliştirirler.

Copoeira denilen bu dövüş stili, son derece hızlı hareketlerle yapılan, ters durumlarda sakatlanma tehlikesi taşıyan bir stildir.

Ve köleler bu tarzın en güzel şekilde antrenman edileceği bir de yol bulurlar; meyveleri havaya atarak hareketler yapma…

Mango ile başlayan bu antrenman, 19 yüzyılda futbol denilen şeyin icadı ile birlikte futbol topuna everilir.

Kısaca 'Ginga' denilen bu stil zamanla Brezilya'nın en büyük eğlencesi olan futbola girer ve Brezilya ekolü denen şey işte oradan doğar…

1950 yılındaki Brezilya takımı da aynen bu stili kupada oynar ve finalde kaybeder.

Bu da yetmez, 1954'teki Dünya Kupasında, Çeyrek finalde Puşkaş'lı, Koçis'li efsanevi Macaristan takımı Brezilya'yı madara edince (4-2), esas sorumlu Ginga stili görülür…

O sıralarda Pele ve kasabadaki arkadaşları Ginga stili futbol içinde büyümektedirler…

Futbol topları ya da futbol ayakkabıları ise yoktur…

Günlerden bir gün yakınlardaki başka bir kasabaya Santos Kulübünün yetkilileri gelir.

Bir turnuva olacak ve futbolcu seçimleri yapılacaktır.

Pele ve arkadaşları da iştirak ederler…

Ayakkabıları olmadığı için de diğer takımlar tarafından aşağılanıp dalga geçilirler ve isimler 'Ayakkabısızlar' olarak kaydedilir.

Çıplak ayaklar turnuvanın finaline kalırlar…

Finalde ise bulup buluşturup ayakkabı alırlar ve maça öyle çıkarlar…

Ancak bir sorun vardır…

Ayakkabılarla futbol oynayamamaktadırlar…

İlk yarı 6-0 geriye düşerler…

İkinci yarının başında Pele, ayakkabılarını fırlatıp atar ve Ginga şov işte orada başlar…

Pele tam 5 gol atar, maç 6-5 biter ama aslında kazanan odur…

Santos onu 15 yaşında genç takıma alır ancak Pele gibi bir mucizenin genç takımda işi yoktur…

Santos ilk 11'inde aynı yaşta seçilir…

Bu Dünya tarihinde o güne kadar görülmemiş bir şeydir.

Akabinde, daha 16 yaşında Brezilya milli takımına alınması da görülmemiş bir olacaktır…

Ve İsveç'te Sovyetler Birliği-Brezilya 4.grup son maçında sahaya adım attığı anda Dünya Kupası tarihinin en genç oyuncusu olur.

Ne gariptir, Pele, TrêsCorações'deki evinden Santos'un yolunu tutalı daha 18 ay bile geçmemiştir!

Tarih ise15 Haziran 1958'dir…

Bu rekor bugün hala daha geçerlidir.

Ancak Pele o maçta çok etkisizdir ancak Vava attığı iki golle Brezilya'yı bir üst tura taşır…

Dahası Pele maçtasakattır…

Sakatlığının sebebi ise antrenmanda koçu dinlemeyip Ginga stili oynamasından ileri gelmektedir.

Takımın koçu Feola, futbolcularına Ginga stili oynamayı yasaklamıştır, çünkü Brezilya 1950 ve 54'ün getirdiği acı hikayeleri hala daha hissetmekte ve futbolu bir disiplin içinde oynamaya çalışmaktadır.

Garricha'lı, Didi'li,Vava'lı o gelmiş geçmiş en büyük takım işte bu yüzden gerçek gücünü ortaya koyamamaktadır.

Bir sonraki maçta Brezilya Galler'i Pele'nin tek golüyle geçerek yarı finale kalır…

Dünya Kupaları tarihinde gol atan en genç futbolcu rekoru Galler maçından sonra ondandır ve hala daha kırılamamıştır…

Pele o maçta attığı golü ise yıllar sonra "bir anlık 'Ginga' yaptık" diye anlatacaktır…

Bir sonraki rakip ise efsanevi RaymondKoppa ve sadece o kupada 13 gol atanfenomen forvetJustFontaine'li Fransa'dır…

Kimse Brezilya'ya şans vermemekte, dahası kimse Avrupa dışından bir takımın Avrupa toprağında kupa kaldıramayacağına inanmaktadır…

Pele yine ilk 11'dedir ancak Ginga'sız yine etkisizdir…

İlk yarı 1-1 biter…

Devre arasında Pele, yerine oynadığı Alfredo 'Mazalllo' Stefani'nin yanına gider ve ona "ben oynayamıyorum, sen oyna" der.

Mazallo ona cevaben "Ginga stili oyna, sen Brezilyalısın ve Brezilyalılar öyle oynar" der…

Pele, geçen gece gördüm filminde bu anı "büyülü bir an" olarak anlatacaktır…

Gerçekten de öyle olur…

Maç 5-2 biter…

Pele tam üç gol atar…

Dünya Kupaları tarihinde en genç hat-trick yapan futbolcu rekorunu ele geçirdiği maç da bu olur ve muhtemelen 1000 yıl daha kırılmayacaktır diye düşünüyorum…

Ama şov daha yeni başlamıştır…

29 Haziran 1950 günü, Maracana ve Macaristan faciasından tam 8 yıl sonra Brezilya, o zamanki adıyla Jules Rimet Dünya Kupası finalinde ev sahibi İsveç'in karşısına çıkar…

İsveç o günlerin en büyük takımıdır…

NilsLiedholm, Kurt Harmin ve AgneSimmonsen gibi efsaneler İsveç takımının bel kemiğini oluşturmaktadır…

Maç günü sabah Brezilya takımı otelde kahvaltıdadır ve suratlar asıktır…

Kimse İsveç'i yenebileceklerine inanmamaktadır…

Ama sahneye yine Pele çıkar…

Topu sektirerek girdiği kahvaltı salonunda bir diğer efsane Garricha'ya seslenir;

"Hadi Ginga yapalım, hedef karşıdaki deniz feneridir" der…

Bütün takım Pele'nin peşine takılır…

Ginga'daki esas kural topu yere düşürmemektir…

Onlarda öyle yapar…

Topu yere düşürmeden tüm oteli, bahçesini geçerler ve nerdeyse 200 metre uzaktaki deniz fenerine ulaşırlar…

İşte o ruh o gün öğleden sonra Dünya Kupası finalinin sonucu belirler…

Maç 5-2 biter, Pele 2 gol atmasının yanı sıra tüm dünyayı büyüler…

Pele ise son düdükle birlikte gözyaşları içinde yere yığılır…

Babasına verdiği sözü yerine getirmiştir…

Dakikalarca ağlar…

O artık bir efsanedir…

Brezilya onu 1961 yılında devletin resmi hazinesi ilan eder…

1962 ve 1970'te iki kez daha Dünya Kupasını kazanan Brezilya takımının en değerli mücevheri de odur…

Üç dünya kupası kazanan tek futbolcu olarak da ayrıca tarihe geçer…

Avrupa'nın en büyük takımları yıllarca peşinde koşar…

Real Madrid, takımı Santos'a bugünün parası ile 1 milyar dolarlık teklif bile yapar (bugün Messi'nin değeri 250 milyon Euro olarak kabul ediliyor) ancak Pele Santos'tan ayrılmaz…

1961'de Nijerya'da, Lagos'ta yapılan Brezilya-Nijerya maçı yüzünden ülkedeki iç savaş 48 saatliğine durur…

Pele'nin bu ve bunun gibi efsaneleri çoktur…

Mesela bir keresinde Pele, Santos ile oynadığı bir lig maçında kırmızı kart görür…

Tribünler isyan eder…

Hakem basıklara dayanamaz ve Pele'yi 15 dakika sonra tekrardan oyuna dahil eder…

Dünya tarihinde ilk ve tek kez gerçekleşen bu olay sonrası hakem ceza alacağına kahraman ilan edilir…

Pele 1974'e gelindiğinde futbolu bıraktığını açıklar ancak Amerikan Cosmos takımının kendisine yaptığı teklifi kabul ederek Amerika'ya gider ve 1977'ye kadar orada oynar…

Onun Amerika'ya gidişi ile birlikte futbol, en popüler sporlar olan Beysbol ve Amerikan Futbolunun önüne geçer…

1 Ekim 1977'deCosmos-Santos gösteri maçı ile birlikte futbola nokta koyar…

O maçta Cosmos'un tek golünü frikikten Pele atmıştır…

Kariyeri boyunca 1363 maçta 1281 gol atan Pele'nin gol adedinin gayrı resmi maçlarla birlikte 1500'ten fazla olduğu bilinmektedir.

Bununla beraber Pele, kariyeri boyunca 6 defa bir maçta 5'er gol kaydederek ayrı bir başarıya daha imza atmıştır.

30 defa da bir maçta 4'er gol kaydeden Pele tam 92 maçta da hat-trick yapmıştır…

Ancak FIFA'nın "yüzyılın en büyük futbolcusu" ilan ettiği Pele'nin hayatı boyunca kırmaya uğraştığı ama kıramadığı tek bir rekor vardır…

Bir maçta 5 kafa golü atma rekoru…

O rekor bugün hala daha JoãoRamos 'Dondinho' do Nascimento'ya aittir…

Pele'nin babasına…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.