EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 13 dak.

Necdet Ergün: "En iyi sistem başkanlık sistemidir"

Necdet Ergün: "En iyi sistem başkanlık sistemidir"

Ekonomi Uzmanı Necdet ErgünTürkiye ile müzakere edilen 2016-2018 Ekonomik İşbirliği ve Mali Protokol'üne KKTC'deki siyasal sistem değişikliğinin de eklenmesi gerektiğini, mevcut siyasal yapıyla ekonomide iyileşme sağlanamayacağını kaydetti. Ergün, "Bu mevcut partilerde seçilen milletvekillerinin seçilme yöntemi bellidir. Köy kahvesinden başlar, buraya kadar gelir.En iyi sistem başkanlık sistemidir" dedi.

Yayın Tarihi: 24/03/16 07:00
okuma süresi: 13 dak.
Necdet Ergün: "En iyi sistem başkanlık sistemidir"
A- A A+
Kıbrıs Postası- Meryem Ekinci

Ekonomi Uzmanı Necdet Ergün Yeni Güne Merhaba Programı'nda, ülkedeki siyasal rejimi, ekonomi politikalarını ve kurumsal yapıyı değerlendirdi.

Öncelikle ülkedeki siyasal rejimin değişmesi gerektiğini ifade eden ve en iyi sistemin Başkanlık sistemi olduğunu vurgulayan Necdet Ergün, bunun da ancak KKTC dışındaki bir irade tarafından ortaya konulabileceğini, bu bağlamda da Türkiye ile imzalanacak yeni Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü'nde siyasal rejim değişikliğinin yer alması gerektiğini kaydetti.

Milletvekili seçilme sürecinin kahvehaneden başladığı eleştirisinde bulunan ve koalisyon hükümetleriyle ekonomide reform yapılamayacağını vurgulayan Ergün şöyle konuştu:

"Ekonomide hiçbir şey bedelsiz olmaz. Şimdiki programı fırsat buluyorum. Açıkcası mevcut koalisyon hükümeti ilk defa birçok alanda ciddi takvimlendirmelerde bulundu, bu anlamda da bir şanstı. Yıllar içerisinde bu sisteme katkı sağlayan iki partinin bir araya gelip çözmesi lazımdı, bu anlamda bir şanstı ama olmadı.

Ben koalisyonlara inanmıyorum. Koalisyonlarla bu iş olmaz. Bu coğrafyalarda olmaz. KKTC'nin önce siyasal rejimini değiştirmesi gerekiyor. Ben o nedenle KKTC-TC Programlarına iki özel bölüm daha konması gerektiğini düşünüyorum.

Bu şartlar altında ekonominin dönüşüme uğramasını istiyorsanız, 3 ayaklı programda, buraya mutlaka iki ayak daha monte etmemiz gerekiyor. Bir tanesi siyasal rejimi değiştirecek bir paket.

Bu mevcut partilerde seçilen milletvekillerinin seçilme yöntemi bellidir. Köy kahvesinden başlar buraya kadar gelir. En iyi sistem başkanlık sistemidir...

Siz koca ekonomisinde yılda 400 milyon Dolar attığınız bir ülkede böyle bir sıkıntı görmemişseniz, daha hiçbir şey görmemişsiniz demektir. Biz bu kısır döngü içerisinde program getiriyoruz. Nasıl uygulayacaksın? Senin yürütme kapasiten yok.

KKTC'nin çorba bir rejimi var. Federal sisteme girdiğimizde mecburen değiştireceğiz. O nedenle programda şöyle denmesi lazımdı; önümüzdeki 3 ay içerisinde seçim sisteminizi şu şekilde... Bu bir siyasal rejim olarak ki tıpkı yargı rejimi koymaya çalışıyorlar, bunu da koyarak önce iyi yönetişim sistemine kavuşmasını sağlayacaksınız, kaliteli siyasetçi gelecek, proje üreten, vizyonu olan insanlar."

"KKTC GERÇEKTEN SAHİPSİZDİR"

Ergün, ülkedeki kamu finansman açığına da dikkati çekerek, bu yapıyla değişimin mümkün olmayacağı eleştirisinde bulundu ve "Nobel ödüllü iktisatçıyı getirin program yapsın, hiçbir şey elde edemezsiniz. Ben şimdi başkan olsam ilk 2 yıl ağır reformlar yaparım. Sistemi çökertmek için çok ağır şoklar yaparsın ama sonrasında herkesin hayatında bu değişimler görülecek. Onu değiştirebilirseniz istikrarlı, verimli, sahipli, sorumlu bir yapı üretirsiniz. KKTC gerçekten sahipsizdir. Sahipli olsanız bu kadar yüksek kamu finansal açığı yaratamazsınız" dedi.

"SİSTEMDEN BESLENENLER SİSTEMİ DEĞİŞTİREMEZLER"

Ülkedeki siyasal yapıyı da eleştiren ve sistemin sürekli üretildiği üzerinde duran Necdet Ergün, sistem değişikliği konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Ergün şöyle konuştu:

"Başbakan o koltuğa oturduğunda 5 yıl önünü göremiyor, rahat veyahut da konfrolu bir icraat sergileyemiyor. Aman partiyi de idare edeyim, Ahmet'i de idare edeyim, ortağı da idare edeyim.

Sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler. Krizlerde ancak olur. Çökmeniz lazım. Çökmediğiniz için de...

Kuzey'de 3 tür çözüm var; tepeden, çökerek tıpkı Güney Kıbrıs gibi veya aradan. Kim çözebilir? Türkiye ve biz. Türkiye dayatmazsa biz çözebilir miyiz?

Türkiye bir komplo teorisi olarak KKTC'nin normalleşmesini istemeyebilir çözüme kadar, çünkü çözüme kadar olan süreç önemli. Buna inanmıyorum. Daha çok ben bu işi Türkiye'nin KKTC politikalarını yönlendirenlerle KKTC'deki bu işi yürütenler arasındaki niyet olarak bakıyorum.

Gelen elçilik veya bürokrasi anlayana kadar zaten Kıbrıs'tan gidiyor. Biz krizler, sıkıntılar olduğunda akıllarına geliyoruz. Eskiden 100 milyon verirlerdi şimdi 400 milyon dolar veriyorlar, o nedenle göze battık.

Şu anda iki tarafta da böyle bir algı ve niyet olduğunu görüyorum. Siyasal Partiler Yasası'nda da bir takım değişiklikler var."

"YARGIDA SİSTEMSEL DEĞİŞİKLİK CİNAYET OLUR"

Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü'nde yargı paketinin de yer aldığına dair yapılan bazı açıklamaların anımsatılması üzerine ise Ergün, bunu yargı sisteminde bir değişiklik olarak öngörmediğini ifade etti ve olası değişikliklerin ticaret mahkemelerinin kurulması ve tahsilatı artıracak bir takım düzenlemelerin hayata geçirilmesi olabileceğini belirtti.

Ergün yargı sisteminde değişiklik tartışmalarıyla ilgili olarak şöyle konuştu:

"Medyaya yansıyan sanki yargı sistemini değiştirmemiz isteniyor ki bu bence cinayet olur. Sistem olarak Anglo-Sakson sistemi var. Sistemlik bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum hele federal bir sisteme giderken bu cinayet olur, öyle olduğunu düşünmüyorum.

Niyeti anlamında sanırım belki Türkiye, bunu Türkiye getirdi çünkü, yargıda da bir takım poroblemler olduğunu düşünebilir. Bilmiyoruz ama esas bence yargının verimli, hızlı, etkin çalışması ve bazı yeni enstrümanların devreye girmesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

Bir ekonomi alacağı tahsilat kabiliyetiyle çalışır ve dolayısıyla aslında iyi bir şey yaptığınızı düşündüğünüz bir şey size ekonomide çok kötü bir şekilde yansır. Refahı, istihdamı negatif etkilersiniz.

İşte belki ticaret mahkemelerinin kurulması, tahsilatı artıracak bir takım düzenlemeler diye tahmin ediyorum ki böyle bir şeye ihtiyaç var.

Benim tahminim, Tufan Erhürman çok sevdiğim bir akradaşımdır, bu konuda bir şey söylüyorsa demek ki niyet var. Sistemin etkin ve hızlı çalışmasıyla ilgili ise bunlar gerekir."

KIB-TEK VE ÖZELLEŞTİRME

Ergün, ekonomik protokolle birlikte KIB-TEK'in özelleştirilmesi gibi bir gelişmenin de tartışmaya açılması üzerinden elektrik kurumu ve devletin üretici pozisyonuyla ilgili eleştirilerde bulunarak, ekonominin serbest piyasaya göre çalıştığını belirtti.

CTP'nin KIB-TEK'in dağıtımdan ve tahsilattan ayrılmasını istemediğini ancak bunun hem AB hem de hayatın gerçeklerine ters olduğunu ifade eden Ergün, şöyle konuştu:

"Hükümetin CTP kanadında şöyle bir politika olduğunu biliyoruz. CTP özelleştirmelere karşı bir politika yürütüyor ki çok yanlış. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Eğer siz AB'yi öngörüyorsanız, istihdamı öngörüyorsunuz, bir devleti üretici pozisyonundan çıkarmanız denetleyici pozisyonuna almanız lazım.

Devlet hiçbir şekilde fiyat belirlememeli. CTP'nin bunu anlamakta sıkıntısı var. Ekonomi dediğiniz mekanizma serbest piyasaya göre çalışır. Dolayısıyla elektrik konusunda da iletim ve dağıtımda liberilizasyon isteniyor. O alanlarda tekelleşme yaratmadan piyasaya bakmanız lazım.

Elektrikte CTP, KIB-TEK'in dağıtımdan ve tahsilattan ayrılmasını istemiyor ama hem AB hem de hayatın gerçekleri bu tezin dışındadır."

"KÜÇÜK BİR MENFAAT GRUBU ÜLKENİN MENFAATLERİNİN ÜZERİNİ ÖRTÜYOR"

Alternatif enerji kaynakları üzerinde de duran ve solar enerji kullanılmamasını "menfaat" üzerinden değerlendiren Ergün, "Biz bugün solar kullanamıyoruz KIB-TEK'ten dolayı. Küçük bir menfaat grubu koca ülkenin menfaatlerinin ve ihtiyaçlarının üzerini örtüyor. Siz KIB-TEK'in üst yönetimini düzenleyici ve denetleyici üst kurul yapacaksınız, bir kısmını üretici yapacaksınız ve yeni girişimlere izin vereceksiniz. Biz bu enerji kurgusuyla sittin sene pahalı elektrik kullanmaya devam ederiz ve alternatif enerji kaynaklarından yararlanamayız" dedi.

"SUNİ ÇARKLARLA SAADET ZİNCİRLERİ ORTAYA ÇIKTI"

Ergün, ülkede sadece elektrik üretimi konusundaki politikaların değil tarım ve sanayi politikalarının da yanlış yönetildiği eleştirisinde bulunarak, "Mesela tarım politikalarımız ki çöktü. Tarım politikaları, zaman zaman sanayi politikaları da ... Toplum refahı çalınıyor, ekonomide suni çarklar oluşmasına neden oluyor. Artı halkın satın alma gücünü de negatif etkiliyor. Kapalı ve suni çarklar yarattığınız için bugün taşıması mümkün olmayan saadet zincilerleri ortaya çıktı" şeklinde konuştu.

"KİT'LERDE BAZILARINI ÖZELLEŞTİRMEMİZ LAZIM"

Ergün, bazı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) de süratle özelleştirilmesi gerektiği görüşünü ifade ederek, devletin üretici ve işletmeci olduğu tüm alanların özelleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Özelleştirme konusunda Ercan Havalimanı'na bakılarak değerlendirme yapılmaması gerektiğini de ifade eden Ergün, özelleştirme ve KİT'ler bağlamında şunları söyledi:

"KİT'lerde, bazılarını süratla özelleştirmemiz lazım. Devletin üretici ve işletmeci olduğu alanların hepsinin özelleştirilmesi lazım. BRTK gibi yerleri de özerkleştirmeniz lazım. O kurumlar kendi bilançolarıyla kendilerini yönetebilecek duruma gelecekler. DAÜ korkunç bir varlığın üzerinde oturur ama zaman zaman 10 milyonla sıkıntıya girer.

Belediyeler... Bakın bunlar bizim kara deliklerimizdir. Süratle belediyelerin birleştirilmesi gerekir, maksimum 7 belediye olması gerekir.

Yargı ve kamu reformu gibi reformlar var. Vergi reformu çok önemlidir. Yatırım ortamını iyileştirme hamleleri yapmamız lazım. Rekabet Edebilirlik Raporu'nda ortaya çıkan kriterleri iyileştirmek için bir yapı kurmamız lazım.

Bizde yönetim kabiliyeti yok bu rapor dikkate alınmıyor çünkü gerekli yönetişimi sorumlu, sahipli olarak yerine getiremiyoruz.

Eğer KKTC kendi bütçe açığıyla hesaplaşmış olsaydı burada demokrasi ve siyaset kalitesi çok gelişmiş olurdu. Burada TC Yardım heyeti sisteme vakum yapıyor ve doğru gitmediğinde sizi akrep gibi sokuyor.

Bizim liberizasyonla, ciddi şekilde piyasaları liberalize etmemiz lazım ve devlet yap-işlet-devret ile katkı sağlayabilir. Yeter ki bu işten anlayan insanlar olsun bu işin başında. KKTC'de bu şekilde bile bastırılmış potansiyeller var.

Telekom sektörü, bugün üst kurulumuz var, o alanı biz liberalize ettik. Devlet yüzüne gözüne bulaştırır ekonomide üretici olduğu zaman. Bu aptallıktır. Bir de Rekabet Kurulu'nuz var. Bunları sağlam tutarsanız piyasa çalışır.

Deniz limanlarını, ticaret limanlarını, devlet yap-işlet-devret ile sahneye çıkması lazım. YAGA'nın o kadar çok yapabileceği işler var ki. Dün Çin'e gitti TC Enerji Bakanı, Yatırım Ajansı Başkanı ile. Biz bu konuda çok zayıfız. Varlığını bile unutuyoruz.

Biz nasıl büyüyeceğiz? KKTC'nin büyümesi için dış dünyadan finansman, sermaye ve insan gelmesi lazım.

Personelin bir kısmını özelleştireceğiniz kuruma verirsiniz, bir kısmını ihtiyaç varsa devlete kaydıracaksınız, bir kısmını eğer sözleşmeli ise durduracaksınız. Özelleştirme ile 1 taşta 5 kuş vurursunuz.

Özelleştirmelerde iki türlü bakmanız lazım. Atıl kapasiteyi açığa çıkarırsınız... Ercan Havalimanı'nda kamusal maliyetten çok performans açığı ortaya çıktı. Eğer onu devlet çalıştırmış olsaydı biz orada çökmüştük. Tüm anomalilere rağmen şirket verimli çalışabiliyor.

İyi bir özelleştirme miydi? Bana göre en yüksek gelir payıyla yapıldı. Bana göre kötü bir özelleştirmeydi. Çok daha akılcı, şeffaf bir özelleştirme yapılabilirdi. Geri dönmek şimdi de kolay değil.

Üretici, işletmeci olamaz devlet. Yozlaşma olur, popülizm olur. Devlet ekonominin içinde olamaz. Devletin olduğu yerlerde insan kaynakları da ölür. İkinci iş çıkar burdan. Liyakat sitemi çöker.

KKTC ekonomi alanında iyi bürokrat yetiştiremedi, koparttık bu insanları. Makro ekonomiyi bilen bürokrat kapasitemiz az. Önce onu artırmamız lazım. Çok değerli bürokratlar var da ama yeterli değil."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.