GÜNEY KIBRIS
okuma süresi: 8 dak.

SİDİKEK- PEO ve BES Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ortak bir etkinlik düzenlediler

SİDİKEK- PEO ve BES Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ortak bir etkinlik düzenlediler

Kıbrıs Rum SİDİKEK – PEO sendikası ve Kıbrıs Türk BES Sendikası (Belediye Emekçileri Sendikası) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ara bölgede ortak bir etkinlik düzenlediler.

Yayın Tarihi: 08/03/18 19:08
okuma süresi: 8 dak.
SİDİKEK- PEO ve BES Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ortak bir etkinlik düzenlediler
A- A A+
Kıbrıs Rum SİDİKEK – PEO sendikası ve Kıbrıs Türk BES Sendikası (Belediye Emekçileri Sendikası) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ara bölgede ortak bir etkinlik düzenlediler.

Etkinlik sırasında PEO Genel Sekreter vekili Sotiroula Charalambous ve Kıbrıslı Türk şair, oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni Aliye Ummanel, barış, dayanışma ve ortak mücadeleler için ortak mesaj gönderdiler.

Etkinlik sırasında, ayrıca, SİDİKEK – PEO Genel Sekreteri Antonis Neofitou ve BES Başkanı Mustafa Yalınkaya birer konuşma yaptılar ve böyle ortak etkinliklerin düzenlenmesi Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi mücadelesinin devamı ve sosyal adalet ve eşitliğin sağlanmasına olumlu etkileri olduğu mesajı verdiler.

Charalambous yaptığı konuşmada, "Dünyanın tüm kadınları için mücadele, onur ve talep günü olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle SİDİKEK ve BES'in bütün emekçi üyelerine PEO adına yürekten en iyi dileklerimizi getiriyorum. Bugün, 8 Mart 1857'de New York'un dokuma emekçilerinin büyük isyanını hatırlıyoruz. O isyan kadınların siyasal, sosyal ve çalışma yaşamına ilişkin hakları için verdikleri mücadelelerin başlangıcı oldu" dedi.

"Bu büyük isyandan bir buçuk asra aşkın bir süre sonra, sağlanan ilerlemeye rağmen, tüm dünyada kadınlar ayrımcılık yaşamaya, çalışma yaşamında eşit olmayan muamelelere maruz kalmaya, kötü muamele ve cinsel sömürü kurbanları olmaya, ataerkil ve otoriter anlayışlarla karşı karşıya gelmeye devam ediyorlar" diyen Bayan Charalambous, "Bu durum ayrımcılığa karşı mücadelenin günümüzde de ne kadar gerekli olduğunu kanıtlamaktadır. Dünya Kadınlar Günü'nün iki sendika tarafından bugün birlikte kutlanması, artık gelenekselleşmiş olan bu kutlama PEO'nun Kıbrıslı Türk sendikal örgütlerle işbirliğini ve ortak faaliyetlerinin dayanak aldığı sağlam temelleri teyit etmektedir. Bu ortak mücadele örgütlenme ve toplu sözleşme hakkı talebiyle 1948'de Kıbrıs işçi sınıfının verdiği büyük sınıfsal mücadelelerin ateşinde çelikleşti" şeklinde konuştu.

Sotiroula Charalambous, "Bu yıl 1948 maden ve inşaat işçilerinin büyük grev mücadelelerinin 70. Yılı doluyor. Bu mücadelelerde Kıbrıslırum, Kıbrıslı Türk kadınlar sadece grevci eşlerinin yanında olmakla kalmadılar, gösterdikleri kararlılık ve fedekarlıkla mücadelenin başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynadılar. Bugün biz de o kadınların izinde ilerlemeliyiz. Kıbrıslı Rum-Kıbrıslı Türk-Ermeni-Maronit ve Latin, Kıbrıs'ın bütün kadınları çözüm, yeniden birleşme ve eşitlik mücadelesinde birleşmeliyiz.

Crans-Montana'da görüşmelerin çöküşü ve kesintiye uğraması hepimizde üzüntü ve hayal kırıklığına yol açtı. İki liderin BM Genel Sekreteri tarafından koyulan çerçeveyi temel alarak iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüne götürme hedefiyle görüşmelere yeniden başlamaları gereksiniminde ısrar ediyoruz ve edeceğiz. İki taraf arasındaki gerilimler, tıpkı Yunanistan ve Türkiye arasındaki gerilimler gibi kesinlikle Kıbrıslırumların ve Kıbrıslı Türklerin çıkarına değildir. Biz Kıbrıslılar yurdumuzun yeniden birleşmesini, ortak evimizde barış içerisinde birlikte yaşamayı istiyoruz. Bölünme, düşmanlık ve fanatizmden yana seslere karşı mücadele etmeye ve birlik içerisinde yaşamayı isteyen ve yaşayabilecek Kıbrıs'ın sesini yükseltmeye devam edeceğiz.

Kıbrıs için mücadele ediyoruz, çalışma yaşamında ve toplumda eşitlik için mücadele ediyoruz.

Her birimiz kendi toplumumuz içerisinde yaşıyor ve faaliyet gösteriyor olmamıza rağmen, karşı karşıya olduğumuz eşitsizliklerin ve sorunların kökleri ortaktır. Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz ve bu krize karşı koymak için uygulanan kemer sıkma politikaları, sosyal devlette yapılan kesintiler, emekçilerin haklarının daraltılması, çalışma ilişkilerinin düzensizleştirilmesi özellikle kadınlara darbe vurdu. Son yıllarda ne yazık ki eşitlik alanında ilerlemeden söz edemiyoruz.

İşsizlik, iş güvencesinin yokluğu, haftada yedi gün mesai, kadınları destekleyen sosyal altyapıların yokluğu bugün kadınların karşı karşıya olduğu sorunlardan sadece bazılarıdır.

Bu durumun değişmesi için emekçi kadınların yaşamını iyileştiren, kadınların hakları olan onurlu çalışma koşullarına sahip olmalarını sağlayacak ve basmakalıp anlayışlara ve ön yargılara karşı mücadeleyi destekleyecek önlemlerin devlet tarafından alınması gerekmektedir" dedi.

Sotiroula Charalambous, "Tüm bu yıllar boyunca pek çok kez bir araya geldik. Ortak geleceğimizi birlikte hayal ettik; ayrımcılıktan, eşitsizliklerden ve önyargılardan kurtulmuş bir toplumu birlikte hayal ettik. Bu hayallerimiz ve genç nesillerin hayalleri için; Kıbrıs için, eşitlik için, sosyal adalet için çabalarımızı sürdürmeliyiz" vurguladı.

Aliye Ummanel ise etkinlik sırasında yaptığı konuşmada, "kadının başlıca sorumluluğu kendi olmaktır. Sadece kadının mı? Değil tabii. Kendi olmak herkesin hakkı. Ama erkek egemen bir toplumdan bahsediyorsak, ki bu benim de mevcut durum için kabulümdür, kendi olmak kadın için bir sorumluluğa dönüşüyor. Çünkü kadın bu borçla doğuyor kendine. Kendine, kendinden önce gelen ve kendinden sonra yaşayacak kadınlara" dedi.

Ummanel, "İnsan, hayatta, kendi içindeki, kendi merkezindeki pusulayı yitiyor zaman zaman. Kendin olmak zor. Bir kadın olarak kendin olmak daha da zor. İşte o kaybolduğumuz anlarda, kendimize giden yolda bizi alıkoyanın ve olduğunu sapmak için bir yanımız, aklımız, kendiliğimizin gözü hep açık olmak durumunda. Toplumsal roller ruhun kıskacıdır. Kaleminse prangası. Kendini bu tuzakta yitiren, sonra bulan, bir daha bırakmayan bilge kadınları dinleyin. Onlardan duyarak, üreten ve yaratan tüm kadınlara aktardığım sözümdür: Ürettiğimiz gücümüzdür. Gücümüz üretmekten gelir. Üretimimizi çocuk doğurmakla tanımlayan ve öncelikli kılan düzeni dinlemeyin.

Sırf doğurabiliyoruz diye doğurmak zorunda değiliz. Sırf yapabiliyoruz diye yapmadığımız pek çok şey var. Neyi üretmek istiyorsanız onu üretin. Müziği, dansı, romanı, şiiri, bir karakteri, bir salkım üzümü, bir çocuğun gülen yüzünü. Ama siz istediğiniz için yapın bunu; kendiniz dışında bir beklentiden dolayı değil. Kendinizi, kendi iradeniz dışında herhangi bir statüyle hele de kocanızın statüsüyle tanımlamayın. Bu, hemcinslerinize yapacağınız en büyük haksızlıktır. Ne acıdır ki, iyi eğitimli pek çok kadın dahi, iyi bir statüye sahip bir adamla evlendiğinde kendini o statüyle eşleştirmeye başlıyor. Bir kadının kendine yapacağı en büyük kötülük, kendini başka birinin statüsüyle tanımlamaktır. Kadının kendi olmaya, kendi olarak var olmaya, kendi statüsüyle var olmaya hakkı vardır ve bu hakka sahip çıkması gereken en başta kendisidir" dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.