Güvenlik Konseyi çevrelerinin yeni süreci UNFICYP'le ilişkilendirmeye çalışacağı iddia ediliyor

Filelelftheros gazetesi "Zaman Takvimi İçin Hareket Ediyorlar" başlıklı haberinde, "elindeki güvenilir bilgilere" dayanarak, UNFIYCP'le ilgili kulis faaliyetleri ışığında, konunun Güvenlik Konseyi'nde ele alınacağı Ocak ayında, uluslararası oyuncuların UNFIYCP'in geleceğini Kıbrıs sorununun gidişatıyla ilişkilendirme niyetinde olduklarının anlaşılmasına izin verildiğini yazdı.

Gazete "uzun lafın kısası, gelişme halinde olan bir süreç yoksa, gündeme UNFICYP'le ne olacağına dair, farklı bir yaklaşım konusunun geleceğini" öne sürdü.

Zaman takvimi belirlenmesinin ekspres bir prosedüre, aynı zamanda BM'nin rolünün değişmesine gönderme yaptığını da öne süren gazete, BM'nin böyle bir durumda, anlaşmazlıkların üstesinden gelinmesi ve boşlukların doldurulması için, bitiş tarihine kadar köprü kurucu önerilerde bulunabileceğine işaret etti.

BM merkezinde, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'la ilgili geçici olarak atadığı özel danışmanı Jane Holl Lute'a yükseltilmiş bir rol verilmesi gerektiğinin düşünülmesinin tesadüf olarak addedilmemesi gerektiğini de yazan gazete, Lute'un BM Genel Sekreteri adına Kıbrıs sorunundaki manzarayı netleştirmeyi üstlendiğini belirtti.

Gazete, Lute'un Genel Sekreter'in temsilcisi olarak atanması veya fikirler sunma yetkisine sahip olmasının da, yükseltilmiş bir rol olarak düşünülebileceğini ifade etti.

Öte yandan, Kıbrıs sorunundaki bir sonraki adımın belirlenmesine ilişkin olarak perde gerisinde müdahil tarafların uzlaşma çabasının sürdüğünü kaydeden gazete, "eldeki bilgilerin", "BM Genel Sekreteri'nin müdahil tarafların ortak bir hedefte mutabık kalmamaları durumunda, Kıbrıs sorununa müdahale etmeyeceğini ve sürecin başlaması için yeşil ışığı yakmayacağını açıklığa kavuşturduğunu" öne sürdü.

Gazete bunun ise "önümüzdeki Cuma günü liderler arasında yapılması belirlenen ve gayri resmi olarak addedilen görüşmelerde, aynı zamanda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında gerçekleştirilen veya yapılacağı ilan edilmeyip, sosyal içerikli olarak tanımlanan ve gerek Kuzey Kıbrıs, gerek Güney Kıbrıs'ta BM'nin katılımı olmadan gerçekleştirilen temaslarda gerçekleşeceği yorumunda" bulundu.

BM'nin, iki tarafın ortak bir vizyonda hem fikir olması için desteklenebilecek bir malzeme bulunduğunu düşündüğünü ve bunun birincisinin bugüne kadar varılan görüş birlikleri olduğunu kaydeden gazete, meselenin herkesin görüş birliklerinin hangileri olduğu konusunda aynı anlayışa sahip olup olunmadığı olduğuna işaret etti.

İkinci konunun ise Guterres çerçevesi olduğunu ve "Genel Sekreterin bu hususta (Rum kesiminin istediği gibi) 4 Temmuz'daki açıklamaların değil, (Türk tarafının istediği gibi) 30 Haziran'da ortaya konulanları kastettiğini açıklığa kavuşturduğunu" vurgulayan gazete, çerçevenin sözlü olarak sunulduğunu ve hiçbir zaman yazılı olarak sunulmadığına işaret edildiğini de aktardı.

BM Genel Sekreterinin New York'ta liderlerle ayrı ayrı bir araya gelmesi ve kendilerini dinlemesinin akabinde, raporuna "her iki taraftan da yeni fikirler sunulması olanağı bulunduğunu" dahil ettiğini kaydeden gazete, Kıbrıs sorunu dosyasının BM Genel Sekreterinin ofisinde olduğunun açık olduğunu, fakat Genel Sekreter'in, yeni bir çabanın geçmiştekiler gibi başarısızlıkla sonuçlanmayacağına dair güçlü güvencelere sahip olmazsa, bunu açmasının söz konusu olmadığına işaret etti.

Gazete "Genel Sekreter'in ne istediğinizi açıklığa kavuşturun, sonra bakalım" dediğini öne sürdü.

"Guterres'in niyetinin kısa zaman içerisinde şu veya bu şekilde manzarayı netleştirmek olduğunun açık olduğunu" yineleyen gazete, "uzun lafın kısası, ya görüşmelerin ilerleyeceğini ve bir anlaşmaya varılacağını, ya da bugünkü durumun kesinleşeceğini" ekledi.