Esenyel: "Bu ülke İngiliz dönemindeki gibi bir perspektif ile yönetilemez"

Moderatörlüğünü Gazeteci Hasan Erçakıca'nın yaptığı panel, GAÜ Akademik ve İdari kadrosunun yanısıra, öğrencilerin de katılımı ile GAÜ Milllenium Senato Kongre Merkezinde gerçekleşti.

GAÜ Rektörü Prof. Dr. Kutsal Öztürk yapmış olduğu açılış konuşmasında, "Günümüzdeki resmi gösteren bir karede büyük bir elmas gösterilirken, 2050 yılındaki resimde ise bir şişe su karesi var. Dolayısıyla suyun önemi her zaman belli." dedi.

DSİ KKTC Temsilcisi Yusuf Şahin gerçekleştirdiği konuşmasında, suyun , canlıların en temel ihtiyacı olduğunu ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile milletlerin devamlılığı için vazgeçilmez bir kaynak olduğunu söyledi. Şahin, Türkiye Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün Tükiye'den KKTC'ye boru le kesintisiz su aktarılmasını esas alan KKTC projesini hayata geçirdiğini ifade ederek, projenin sorunsuz bir şekilde işlediğini söyledi.

Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü ise yaptığı konuşmada, suyun nereden geldiğinin önemli olmadığını, vatandaşın ay sonunda gelen faturayı sorguladığını söyledi. Güngördü konuşmasının devamında;

"Bu vatandaş açısından tartışmaya sebep olur. Ama hem kesintisiz hem de kaliteli su hedeflememiz gerekir. Ben inanıyorum ki zamanla da su depolarına ve su motorlarına ihtiyaç kalmayacak. Ana hat ile evlerimize su gelecek. Girne'de ki atık suyu yeterince islah etmiyoruz, arıtma tesisimizin kapasitesi yeterli değil. Bunları düzeltmemiz için çeşitli yöntemler olduğuna inanıyorum" dedi.

Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği başkanı Ali Alioğlu, suyun ne kadar ihtiyaçlı olduğunu ve suyun sulu tarımda doğru oranda kullanılarak verim alınabilmesi hakkında çalışmalar yaparak, narenciye bahçesinde uygulamaya başladıklarını belirterek, bir dönüm narenciye bahçesinin 900 ile 1000 ton suya ihtiyacı olduğunu belirtti. Alioğlu ayrıca, narenciyenin üretim fazlalığı değil, bir ihraç ürünü olduğunu vurguladı.

Turizm Baknalığı Müsteşarı İsmet Esenyel ise konuşmasında şunları söyledi;

"Bir ülkede eğer gelişim varsa, bu gelişim gayet düzgün olmalıdır. Bu gelişim ciddi anlamda rahatsız edilen bir pozisyonda, kıskanılan bir durumdadır. Benim üzüldüğüm bir nokta var. Bu gelişim çarpık bir gelişim olabilir. Bu ülke İngiliz dönemindeki gibi bir perspektif ile yönetilemez. Ona göre sularımızıda arttıracağız, ona göre denizlerimizi de temizleyeceğiz. Bunları yapamazsak devlet olmayız."