EĞİTİM
okuma süresi: 8 dak.

Saydam: "Kooperatiflere gereken önem verilmiyor"

Saydam: "Kooperatiflere gereken önem verilmiyor"

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi (KAÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serdar Saydam, ülkemizde kooperatifler ve kooperatifcilik üzerine önemli açıklamalarda bulundu.

Yayın Tarihi: 13/07/18 11:39
okuma süresi: 8 dak.
Saydam: "Kooperatiflere gereken önem verilmiyor"
A- A A+
Saydam, her biri kendi çapında birer KOBİ olan kooperatiflerin, iflas etmemeleri ve daha iyi yönetilebilmeleri için başta koopertiflerin üyeleri/ortakları olmak üzere, Kooperatif İşleri Dairesi ve Kooperatifler Mukayyidliğine önemli yasal görevler düştüğünü söyledi.

SORU: Nedir bu KOBİ?

CEVAP: bilindiği üzere KOBİ (Küçük, Orta Boy İşletmeler) kavramı ve KOBİ ölçeği ülkeden ülkeye değişmektedir. Genel olarak KOBİ denildiğinde akla hep kişisel veya ailesel girişimler ve işletmeler gelmektedir. Küçük şahıs işletmeleri veya küçük aile işletmeleri KOBİ olarak tanımlanmaktadır.

Bu açıdan konuya baktığımızda, KKTC'deki tüm işletmelerin KOBİ olduğu görülmektedir. Buna Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler) de dahildir.

Kendine özgü bir işletme modeli olan ve ülkemizde geçmişi 1909'lara dayanan Kooperatiler KOBİ değil midir? KOBİ'ler sadece özel teşebbüse ve özel sermayeye ait olamayacağğına göre; toplumsal dayanışmaya, bireylerin maddi ve manevi güçlerini birleştirmelerine ve ortak paylaşım esasına dayanan ve sosyal sermayeye ait olan Kooperatifler de birer KOBİ'dirler.

SORU: Kıbrıs'ta kooperatifçiliğin gelişimi ne zaman başladı?

CEVAP: Kooperatifçiliğin ve kooperatif girişimciliğinin Kıbrıs gibi İngiliz Sömürgesi olan bir ülkede, Sömürge İdaresi tarafından teşvik edilip başlatılması dikkat çekicidir. Acaba İngiliz Sömürege İdaresi Kıbrıs'ta kooperatifciliğin öncülüğünü yapma gereğini neden duymuştur ? Bu sorunun yanıtını bulmaya çalışalım.

Kıbrıs'ta İngiliz Sömürge İdaresi tarafından, kendi iç dinamiğiyle değil, yukarıdan aşağıya bir kapitalistleşme süreci uygulanmıştır.Bu gelişim süreci doğal olarak sömürge bir ülke olarak Kıbrıs'ta yapısal değişikliklere de yol açmıştır. Nitekim "yukarıdan aşağıya kapitalistleşme"ye paralel olarak "ticari tarım" geliştirilmiş ve kırsal kesimin kooperatifler aracılığıyle pazara yani piyasa ekonomisine açılması sağlanmıştır. Kıbrıs'ın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullar bu sürecin yaşanmasını gerekli kılmıştır.

SORU :Neydi bu koşullar?

CEVAP : 1900'lü yılların başında Kıbrıs'ta yaşam düzeyinin çok düşük, yoksulluğun yaygın, eğitimin yetersiz, çiftçilerin ağır borç yükü altında tefeciler tarafından ezildiği, bir veya iki şilin karşılığında 12-14 saat çalışıldığı; bir şiline ise ancak iki buçuk okka ekmek alınabilindiği tarihi gerçekler olarak bilinmektedir. Yine aynı yıllarda (1924) işçi sınıfının ilk örgütlenme hareketleri başlamış ve Limasol'da "İşçi Kulübü" kurulumuştur.

İşci Kulübünün önderliğinde ise toprakları tefeciler tarafından ellerinden alınan Yermasoya, Gilan ve Piskobu köyleri mücadele için 1925'de örgütlenmişler; 1926'da ise K.K.K. (Kıbrıs Komünist Partisi) kurulmuştur.

İşte, bu sosyo-ekonomik koşulların dayatması sonucu ortaya çıkan kooperatifçilik hareketi, İngiliz Sömürge döneminde, Lefkonuk köyünde, 22 Ekim 1909 tarihinde, köylüler tarafından ilk kredi kooperatifinin kurulmasıyla kendini gösterir.

İlk kredi kooperatifleri yasası 1914'de çıkmış, 1916'da ki yasa i1e Kooperatiflerin tescilleri yapılmış, 1925'de Ziraat Bankası (Agricultural Bank) , 1938'de Kooperatif Merkez Bankası kurulmuş, 1950'lerde ise tarımda makineleşme programına ağırlık verilmiştir.

1959'a kadar tek merkezli olan Kooperatifçilik hareketinde Kooperatiflerler Mukayyidi İngiliz Sömürge İdaresi tarafından atanan İngiliz memurdu. Kooperatifçilik hareketi aynı zamanda diğer İngiliz Sömürgelerindeki memurların eğitim merkezi olma işlevini de yerine getirmiştir.

SORU: Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Yasası, ne söylemektedir?

CEVAP: 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra, halen yürürlükte olan Fasıl 114 (28/1959, 51/1983) Kooperatif Şirketler, Kooperatif Kredi Şirketleri ve Kooperatif Şirketler Yasasını Değiştiren ve Birleştiren Yasa ve Yasanın 54. Maddesi Tahdında Yapılan Kooperatif Şirketler Tüzüğü (Nizamat) göre Kooperatifler Mukayyidliği Türk ve Rum diye ikiye ayrılmış ve iki ayrı Mukayyid atanmıştır. Daha sonra Kooperatif Merkez Bankası da Türk ve Rum diye ikiye ayrılmıştır.

Görüldüğü üzere, Kıbrıs'a özgü koşullardan ötürü küçük üreticilerin kendilerini büyük ölçekli üreticilere karşı korumak amacı ile değil (çünkü böyle bir üretim yok), prekapitalist unsurlardan (tefeci-bezirgân) korunmak ve mülksüzleşmemek için; ürettikleri ürünlerin bir kısmını bizzat kendileri tüketirken bir kısmını da pazara sürebilmeleri için; kapitalist üretim ilişkilerini Kıbrıs'ta yerleştirmeye çalışan İngiliz Sömürge İdaresi yani İngiliz emperyalizmi tarafından Kooperatifcilik hareketi geliştirilmiş ve yönlendirilmiştir.

Mevcut mevzuata göre kooperatifler, tarımsal üretimden sanayi üretimine, perakente pazarlamadan toptan pazarlamaya, ithalat ve iharacata, konut inşaatından ödünç para alıp ödünç para vermeye, kredi, finans, icar-satış ve bankalıcık işlemlerine kadar geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedirler. Aşağı yukarı her alanda kurulmuş bir kooperatif şirketi vardır.

SORU: Son olarak neler eklemek istersiniz?

CEVAP: Kooperatiflerde Kooperatifler Mukayyidliği, özel şirketlerde ise Şirketler Mukayyidliği yetkili makamdır.

Örgütlenme modelleri farklılık gösterse bile özünde amaçları aynıdır. Kobilerin ortak amacı, ister Kooperatif Limited Şirket olsun, ister Özel Aile Şirketi Limited olsun büyük ölçekli üreticiye karşı küçük ölçekli üreticiyi korumak, dar gelirli tüketiciyi kollamak, ülkede istihdam yaratıp işsizliğe çare bulmak ve piyasada denge unsuru olmak diye özetlenebilir.

Ancak, Kooperatiflerde sosyal dayanışma, eşit paylaşım, yönetime katılma, birlikten kuvvet doğar mentalitesi, iş ve güç birliği, üyelere ve halka hizmet ile düşük kar marjı; Özel Teşebbüsde ise birey veya aile olarak zenginleşebilmek ve bunun için de "azami" kar elde etmek esastır. İkisi arasındaki fark ise budur.

İşletmelerde bildiğimiz gibi iyi yönetim vardır veya kötü yönetim vardır. Önemli olan da budur. Yani işletrmelerde sermayenin kime ait olduğu, sermaye özele mi, kamuya mı ait olduğu temelde önemli değildir. Önemli olan "iyi yönetim"dir. Ortya konulan sermayenin iyi yönetilmesidir.

Eğer bir işletme kötü yönetilirse, ister özel sermaye, ister kamu sermayesi olsun hiç farketmez, işin sonu iflastır. Aslolan işletmeleri iyi yönetebilmektir.

Her biri kendi çapında birer KOBİ olan Kooperatiflerin ise iflas etmemeleri ve daha iyi yönetilebilmeleri için başta koopertiflerin üyeleri/ortakları olmak üzere, Kooperatif İşleri Dairesi ve Kooperatifler Mukayyidliğine önemli yasal görevler düşmektedir.

1984 yılda yapılan Birinci Koopratifçilk Kongresi'nden sonra İkinci bir kooperatif kongresinin yapılmaması ise büyük bir eksikliktir. Yıllar önce Sanayi, Ticaret ve Kooperatfiler Bakanlığı varken günümüzde Kooperatifler bakanlık düzeyinde temsil edilmemektedir. Sanayi, ticaret gibi ekonominin üçüncü ayağı olan kooperatiflerin bakanlık düzeyinde ele alınmaları gerekmektedir. Eskiden olduğu gibi ilkokuldan başlayan kooperatifcilk eğitimi tekrar gündeme getirlmeli, kooperatiflerin ekonomimizin temel taşlarından biri olduğu unutulmamalıdır.

Ülkemizde kooperatifcilk geleneği mevcut olup kooperatifciliğe ve kooperatif şirketlerine eskisinden daha fazla önem verilmelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.