EĞİTİM
okuma süresi: 11 dak.

Prof. Dr. Aytaçoğlu: "Sigara içmek, koah hastalığına yakalanma riskini %50 arttırıyor"

Prof. Dr. Aytaçoğlu:  “Sigara içmek, koah hastalığına yakalanma riskini %50 arttırıyor”

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Barlas N. Aytçaoğlu, her yıl Kasım ayının üçüncü Çarşamba'sı, çeşitli etkinlikler ile farkındalık yaratılarak gündemde tutulan Dünya KOAH günü ile ilgili açıklamda bulundu.

Yayın Tarihi: 22/11/18 12:34
okuma süresi: 11 dak.
Prof. Dr. Aytaçoğlu:  “Sigara içmek, koah hastalığına yakalanma riskini %50 arttırıyor”
A- A A+
Prof. Dr. Aytaçoğlu açıklmasında, KOAH'nın, akciğerlerde ortaya çıkan, sinsi ve geri dönüşümü oldukça sınırlı olan çok önemli önlenebilir bir hastalık olduğunu, dünya üzerinde bu hastalıktan dolayı sıkıntısı olan insan sayısının ise, ikiyüz milyondan fazla olduğu belirtti. Türkiye'de, neredeyse her on kişiden birinin "KOAH" hastası olduğunu ve daha kötüsü yaklaşık beş hastadan bir tanesinin hastalığının farkında bile olmadığını vurguladı.

Aytaçoğlu, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm dünyada KOAH'nın en önemli 4. ölüm nedeni olduğunu ve yılda 2.9 milyon kişinin bu hastalıktan dolayı öldüğünü söyledi. Türkiye çapında ölüm nedenleri arasında ise KOAH'ın 3. Sırada yer aldığına vurgu yapan Aytaçoğlu, her yıl bu hastalıktan 26 bin kişi öldüğünü söyleyerek, açıklmasının devamında şunlara değindi:

"Avrupa Birliği verilerine göre; KOAH kaynaklı sağlık harcamaları, sağlık bütçesinin % 6'sını oluşturmaktadır. Bu oran 38 milyar Euro ile ciddi bir rakama tekabül etmektedir.
ABD'de KOAH'a bağlı direkt ve dolaylı sağlık gideri toplamı yıllık 50 milyar doları bulmaktadır.
Emeklilik yaşının 65 olduğu dünya genelinde, hastalık ciddi iş gücü ve üretim kaybına yol açmaktadır.

"Kronik" kelimesi hastalığın uzun süreli olduğunu, "Obstrüktif" kelimesi ise tıkayıcı karakterde olduğunu ifade etmektedir. Buradan aslında hastalığın uzun bir süreçte seyrettiğini kolayca anlayabiliriz.

Akciğerlerimiz sadece oksijen kapımız olmakla kalmıyor. Aynı zamanda, metabolizmamız sonucunda ortaya çıkan karbon dioksit gazını vücudumuzdan uzaklaştırırlar. Eğer bu gaz yeteri kadar atılamazsa vücudumuzda birikir ve buna bağlı vücudumuzun asit/baz dengesi, asit tarafa doğru kaymaya başlar. Bunun da uzun vadede dokularımıza ciddi hasarı olmaktadır.

Üst Solunum yollarımızdan (burun, yutak) aldığımız hava alt Solunum yollarımızdan "Trakea"ya ulaşır. Burası sağ ve sol diye iki ana bronşa; onlar da dallanarak daha küçük bronşlara (bronşiyol) bölünürler ve esas havalandırma işleminin yapıldığı alveol adı verilen hava keseciklerine ulaşırlar. Böylece bu kesecikler içerisinde oksijen akciğerlerdeki dolaşımdaki kanı oksijenlendirirken, aynı zamanda karbon dioksitin kandan keseciklere geçişi gerçekleşir ve nefes vererek bu gazı dışarı üflemiş oluruz.

KOAH, zararlı duman ve toz parçacıklarını uzun yıllar soluma neticesinde gelişen, anormal mikrobik olmayan iltihabi yanıt (yangı) ile oluşan, hava yollarında kalıcı ve ilerleyici daralmayla seyreden bir akciğer hastalığıdır. Bu hastalığın en kötü yanı, bronşlarda oluşan tıkanmanın bir daha düzelmemesi ve tedavi olunmaz ise hastalığın sinsice ilerlemesidir. Hava keseciklerinin yırtılarak birleşmesi ve daha büyük keseler halini alması (amfizem) ve bronşlardaki ilerleyici tıkanma karakteristiktir. Bu zeminde sık enfeksiyon gelişmesi de olası hale gelmektedir."

"KOAH HASTALARININ %80'İ SİGARA İÇMİŞ VEYA İÇMEYE DEVAM EDEN HASTALARDIR"

"KOAH için en önemli risk faktörü sigara ve diğer tütün ürünlerinin içimidir. KOAH hastalarının %80'i sigara içmiş veya içmeye devam eden hastalardır. Sigara dumanına maruziyetin de KOAH gelişme riskini, hiç sigara dumanına maruz kalmamış kişilere oranla belirgin olarak arttırdığı bilimsel olarak gösterilmiştir.

Haftada 40 saatten fazla ve 5 yıldan uzun süreli sigara dumanı maruziyetinin KOAH gelişme riskini %50 oranında arttırdığı saptanmış olduğundan, bireyler aktif olarak sigara içmeseler dahi yoğun sigara dumanına maruz kalmaktan kaçınmaları gerekmektedir.

Diğer taraftan Solunum yolu ile alınan ve hava yollarına zarar verme olasılığı yüksek olan gaz, toz, duman ve kimyasal maddelere maruz kalan ve risk altındaki bazı mesleklerde çalışanların, hava kirliliği çevre kirliliği ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde iyi havalanmayan evlerde ısınmak ve yemek pişirmek amacıyla kullanılan kömür, odun, çalı, tezek vb yakıtların dumanının solunmasıyla KOAH gelişimi açısından önemli risk faktörlerine maruz kalmış olacakları kesin olarak bildirilmektedir. Bu risk faktörlerine genetik yatkınlık da eklenebilir."

"HASTALARIN YAŞAM KALİTELERİ CİDDİ ŞEKİLDE BOZULUR"

Belirtiler: Öksürük, balgam çıkarma, hareketle ortaya çıkan nefes darlığı ve hırıltılı Solunum KOAH'ın ilk belirtilerindendir. Bu belirtilere sahip kişilerin zaman geçirmeden bir Göğüs Hastalıkları Uzmanına başvurmaları gerekmektedir. Hastalık ilerledikçe hastalar merdiven çıkarken, hızlı yürürken ve hatta en basit hareketleri bile yaparken, elbiselerini giyerken nefes alamaz hale gelebilirler. Hastaların yaşam kaliteleri ciddi şekilde bozulur. Kış aylarında ve özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde ve gribal enfeksiyonlar sonrasında bu yakınmalar belirgin şekilde artış gösterir. Kişi, hastalık ilerledikçe artan nefes darlığından dolayı günlük işlerini kendi başına yapamayabilir ve başkalarının desteğine ihtiyaç duyabilir. Bu hastalarda göğüste tıkanma olabilir ve nefes alıp vermeleri sırasında hırıltı/hışırtıya benzer bir ses etraftan duyulabilir. Bazen balgamla birlikte kan gelebilir. Nefes darlığına bağlı uyku, beslenme bozulabilir ve harcanan enerjinin artmasıyla hasta kilo kaybedip zayıflayabilir. Hastalığın ileri dönemlerinde oksijen yetersizliğine bağlı morarma, aşırı yorgunluk, güçsüzlük, kalp yetersizliğine bağlı bacaklarda şişme ve kalpte ritm bozuklukları görülebilir.

"TANISI KONULAN HASTALARDA TEDAVİNİN İLK BASAMAĞI SİGARANIN BIRAKILMASIDIR"

"Belirtiler genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkar. Hastaların çok önemli bir kısmı bu belirtileri önemsememekte ve doktora başvurmamaktadırlar. Oysa bu belirtilerin ağırlaştığı zaman ve nihayet tıbbi yardım için başvurduklarında ne yazık ki akciğer kapasitelerinin çok önemli bir kısmını kaybetmiş oluyorlar. Başka bir deyişle tedavi için oldukça geç kalınmış olmaktadır.

Hastalığın tanısı için hastalık oluşumunda rol oynayan risk faktörlerine ve nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma şikayetlerinden en az birine sahip kişilerde hastalıktan şüphelenilmelidir. Nefes ölçüm testinde (Spirometri) havayolu tıkanıklığının saptanması ile tanı konulur.

Tanısı konulan hastalarda tedavinin ilk basamağı sigaranın bırakılmasıdır. Eğer meslekle alakalı, kirli hava şartları v.b. sebepler varsa bu maruziyetlerden uzaklaşılmalıdır. KOAH ilerleyici bir hastalıktır. Bu tedbir ile oluşan hasarın geri dönme imkanı yoktur. Ancak maruziyetlerin ortadan kalkması ile hastalığın ilerlemesi ciddi şekilde yavaşlar. Ortam havasının temiz tutulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra; fiziksel aktivitenin önerilmesi ve uygulanmasının sağlanması; hem hastalık gelişimi, hem hastalığın ilerlemesi ve kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli adımlardır. Yeterli bir fiziksel aktivite için ağır egzersizlere gerek yoktur, haftanın çoğu günleri yapılan orta yoğunluktaki fiziksel aktivite yeterlidir. Herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş, düzenli fiziksel aktivitenin sağladığı hemen tüm yararları sağlayabilmektedir.

Amfizemli zeminde gelişebilecek enfeksiyonlar yakın takip edilmeli ve uygun antibiyotik tedavileri ile etkili bir şekilde bertaraf edilmelidir. Bu yaklaşım hastaların rahatlamaları ve daha etkili bir ilaç tedavisi alabilmeleri için önemli bir ayrıntıdır. Bu sayade büyük oranda akut alevlenmeler de bertaraf edilebilmektedir.

KOAH hastalarında temelde iki çeşit ilaç tedavisi vardır. Bu ilaçların birinci grubu bronşları genişletip havanın akciğerlere daha fazla gitmesini sağlamaya yönelik ilaçları içermektedir (Bronkodilatörler). Diğer grubu ise yangıyı azaltıp hastalığı kontrol altına almaya çalışan ilaçlardır (Steroidler). Her iki ilaç grubu da genellikle sprey ya da benzeri şekilde tasarlanmış, nefesle içeri çekilerek kullanılan ilaçlardırlar. Daha ağır durumlarda ilaçları daha etkili olarak hava yollarına ulaştırabilmek için nebulizer (buhar içinde verilen ilaçlar) kullanılabilir. Tüm bu tedaviler için hastaların mutlaka doktor önerilerine tam olarak uyması gerekmektedir.

Hastalık çok ileri boyutlara ulaşmış ve hasta ağır bir tablo içerisine girdiği zamanlarda ise tedaviye sürekli oksijen verilmesi de eklenebilmektedir. Bu hastalar gerek günlük yaşamlarında gerek uyukularında sürekli oksijen almak zorunda kalabilirler. Bu durumda yaşam kalitesi anlamında hastalar dibe vurmaktadırlar.

KOAH hastalarında kandaki oksijen kısmi basıncının düşük olması ve karbon dioksit kısmi basıncının normalden yüksek olması nedeniyle ilerleyen yaşla birlikte kalp ve tansiyon problemlerinin de tabloya eklenmesi çok yüksek bir olasılıktır. Bu hastalarda yandaş hastalıkların da ciddi şekilde tedavi edilmesi hastaların yaşam standartlarına katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak; sağlıklı bir insan günlük ortalama 22.000 defa nefes alıp verir. Bu hastalıkta, nefes alıp vermek, günlük 22.000 defa ızdıraba dönüşebilmektedir. Bu nedenle nefesimizin kıymetinin farkında olmamız çok önemlidir. Akciğerlerimizin sağlığı vücudumuzun sağlığı demektir. Oksijen almadan yaşama imkanımız olmadığına gore, tütün ve türevlerinden bir an önce uzaklaşmak, içmemek ve içirmemek gerekmektedir."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.