Dinazorlar tükenmedi. Devekuşları gırla

Yayın Tarihi: 29/09/14 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Dinazorların nesillerinin asırlar önce tükendiğine inanmayın. Onlar sapasağlam hala yaşama devam ediyorlar. Tek değişim, o korkutucu görünüşlerini bırakıp insan şekline girmeleri. Burada bir ironi var, ama kelime oyununu bırakıp baklayı ağzımdan çıkarıvereyim.

Kimler 'dinazor' olarak nitelendirilir? Değişen yaşam koşullarına, gündeme, konjektüre uymayı reddeden ve inatla yıllar önceki uygulamalarını sürdürmeye devam eden kişilere. Benim basit tanımım, anlayışım bu.

Geçtiğimiz hafta 'Londra Çok Garip' başlıklı yazımda devlet dinazorlarının dinazorca yaptırımlarından bahsetmiştim. TC Başkonsolosunun Finsbury Parkta düzenlediği 'sağlıklı toplum yürüyüşü' ve KKTC Londra Temsilciliğinin organizesini yüklendiği 'şan konseri' etkinliklerine değindim. Burada 'dinazor' olarak nitelediğim olay etkinlikler değil. Bu iki kurumun hala, üstlerine görev olmayan şeyler yapmaları ve toplumlarımızı yönlendirme girişimleridir.

Bu hafta sıra yıllarca KKTC hükümetlerinin uzaktan komandalı yönettiği / yönlendirdiği Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyinin dinazor etkinliklerinde.

Kısa ismi Konsey olan bu 'üst', 'şemsiye', 'koordine', 'çatı' kuruluşu bu kez iki etkinliğin birden organizesine soyundu. Hem de aynı ay içerisinde. İlk etkinlik, 3 Ekim Cumartesi gecesi 'gençler için bir gece'. Şimdi, bunda eleştirecek ne var? diye soranlarınız olacak. Makul bir soru. Ama yukarıda da vurgu yaptığım gibi organizeyi yapacak kuruluş, yöneticilerinin dahi ne tür bir kuruluş olduklarını bilmedikleri kabız bir kuruluş. Üstelik kısa bir süre önce siyasi bir kuruluş oldukları gerçeğini kabul ettiler. Herkesin bildiği ama geçmiş Konsey yöneticilerinin ısrarla reddettiği bir gerçek. Yeni Yönetim kutlanmalı.

O zaman misyonu Kıbrıs konusunda, ve özellikle KKTC'nin tanınması konusunda lobicilik yapmak olan bir kuruluşun 'gençler için bir gece' organizesi çabasının altında yatan gerçek neden ortaya çıkmaz mı?

Konsey bildirisinde şöyle deniliyor: "geceye katılanların e-mailleri alınarak gençlerden oluşan ve gençlerin oluşturacağı bir dernek kurulması hedefleniyor". Konseyin etkisi altında kurulacak olan bir gençlik derneğinin ne maksatla kurulacağı gün gibi ortada. Üstelik Konsey gibi geçmişi genelde pek de iyi olmayan bir örgütün bu tür bir dernek kurma girişiminin pek de başarılı olacağını düşünmek hayalperestlikten başka bir şey olamaz.

Şu an içerisinde olduğumuz zaman, düzgün çalışan, bağımsız, dinazörlerin idaresinde olmayan ve en önemlisi tabana inmeyi becerebilen bir toplumsal koordine örgütüne gereksinimin en fazla olduğu bir zamandır. Özellikle gençlik sorunları ve gereksinimlerine ciddi olarak eğilmemiz gereken bir zaman. Göstermelik olarak birkaç gencin öncülüğünde yaratılacak olan, ama direksiyon arka koltukta oturanların elinde olacak olan bir oluşumun başarılı olması düşünülemez.

Şu an varolan hiçbir organizasyon bu önemli misyonu yürütecek kapasite ve beceriye sahip değil. Sadece eğitim alanında Konsorsiyum sınırlı bazı başarılar elde etmiştir. Konsorsiyumun kurulmasında Konseyin önemli katkısı gözardı edilemez. Esasında bir koordine grubunun yapması gereken de bu olmalı. Konsorsiyum türü toplumsal birliktelik teşvik etmeli. Kendi ekseni etrafında dönen kişilerden oluşan dernekcikler kurmak değil.

Gelelim ikinci etkinliğe. "İngiliz milletvekili David Aims'in yardımı ile organize edilen Parlementodaki resepsiyona". Bildiride öyle deniliyor. MP listesine baktım. David Aims isimli bir MP yok. Hata yapılmış. Geçmişte Temsilcilik etkinliklerine katılan egzantrik Muhafazakar Parti milletvekili David Amess demek istemişler. Amess geçmişte Temsilcilik etkinliklerine katılmıştı. Ama hiçbir nüfuzu olmayan, önemsiz bir vekil. Southend West milletvekili. Yaşadığım bölge Basildon Milletvekili iken her Parlemento konuşmasında, ilgili veya ilgisiz Basildon'dan bahseden garip bir adam. Parlementodaki tartışmalara son yılda yaptığı katkıya bakacak olursanız hiç de etkileyici bir tablo ile karşılaşmazsınız.

Konsey, Parlemento etkinliğini "bayramlaşma, kaynaşma ve lobicilik" olarak lanse ediyor. Ve etkinlik için katılanlardan (sıkı durun) £60 talepediyor!. Parlementoda gerek Kıbrıs'lı, Türk ve Kürt toplumlarının, gerekse diğer etnik toplumların çok etkinliğine katıldım. Hiçbir etkinlik organizatörü para ödememi talep etmedi. Bir arkadaş espri yapıp "acaba resepsiyonda verilecek yemekler altın tabakta mı sunulacak?!" diye sordu.

Lobicilik çok önemli. Ancak lobicilik yapılacak alanın iyice tesbit edilmesi ve en etkili bir şekilde yapılabilmesi için çok iyi hazırlık yapılması gerekir. Konseyin lobicilik olarak lanse ettiği bu olayda bu kriterlere malesef rastlamıyoruz.

Geçen hafta ve bu hafta 4 etkinlikten bahsettim. Bu dört etkinlik haberlerini önümüzdeki iki hafta içerisinde yerel gazetelerimizden izleyeceğiz. Bol bol, renkli renkli fotoğraflar eşliğinde, muhabir arkadaşlarımız ballandıra ballandıra bu etkinliklerin 'başarılarından' söz edecekler. Bu dört etkinliğin ortak tarafı ne olacak, biliyor musunuz? Tabana inememeleri. Fotoğraflara bir bakın. En az 3 etkinliğe katılanların aynı kişiler olduğunu göreceksiniz. Bu etkinlikler malesef toplumsal başarımızın değil, başarısızlığımızın bir sembolü olacak.

Dinazorlardan bahsettik. Gelelim devekuşlarına. Toplum olarak en çok hangi yaratığa benzeriz? Sorusunun cevabı. Lisedeki Edebiyat hocamın deyimiyle iyi bir 'teşbih-i beliğ' örneği. Devekuşlarının iki önemli özelliği var. En hızlı koşan kuş olmaları. Diğer özelliği ise tehlike hissettikleri zaman başlarını kuma gömmeleridir. Gerçek olmasa da inanç böyle. Biz en fazla hangi özelliklerini kopyalarız? Sizce?.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları