Kitaplar

Yayın Tarihi: 05/03/15 14:17
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ilık bir Bahar sabahı. Sabah yürüyüşünden dönüyorum. İlkokul çocukları okullarına gidiyorlar. Ama üniforma yerine rengarenk kılıklara bürünmüşler. Kız çocukların çoğu Cinderella, Pamuk Prenses, Rapunzel, erkek çocuklar ise Harry Potter, Peter Pan, ve Woody gibi Disney masal karakterleri kılıklarına bürünmüş sevimli hallerle ve gururlu okullarına yürüyorlar.

Bugün Dünya Kitap Günü. 5 Mart, 18 yıl önce UNESCO tarafından Dünya Kitap Günü ilan edilmişti. Bu günde 100 ülkede çeşitli etkinliklerle çocuklara kitapların ve okumanın önemi özel olarak vurgulanır.

Kitapların yaşamımızdaki önemi o kadar büyük ki kelimelerle bunu izah etmek imkansız. Özellikle teknolojinin fazla gelişmiş olmadığı benim çocukluk yılllarımda biz çocukların tek eğlence kaynağı idi kitaplar. İyi ki o zamanlar video oyunları, sosyal medya yoktu. İyi ki elektronik kitaplar yoktu. Biz kitaplarımızın o müthiş kokusunu koklaya koklaya öğrendik birçok şeyler.

Lefkoşa'da, Yeşilada Ana Okulunda ilk kez kitaplarla haşır neşir oldum. Ana Okulu dahil, İlk öğretmeniniz eğitim yaşamınızda çok büyük etki yapar. Bana kitap aşkını ilk aşılayan o sıcak yuvanın şevkatli öğretmeni Sabiha hocanımın 57 yıl sonra ismini hatırlamam bunun kanıtıdır. Limasol Sedat Simavi İlk Okulu birinci sınıf öğretmenim Gülbahar hocanım da aynı şekilde yaşamımda çok büyük etki yapanlar arasındadır. Her ikisine de Tanrıdan rahmet dilerim.

Lefke'de ilkokul yıllarımızda bir ders vardı. Kutular dolusu masal kitapları getirilir. Biz çocuklar o kitaplardan seçip ders boyunca onları okurduk. La`Fontaine ve Essop masalları, krallı, kraliçeli, prensli, prensesli, ejderhalı, devli, perili kitaplar bizi Lefke İstiklal İlkokulundan alır, başka dünyalara götürürdü. Çok soğuk kış günerinde tüm gün yataktan kalkmaz, yorgan altındaki sıcacık battaniyemize sarılır Binbir Gece Masallarını okurduk. Masallar bitecek ve Şehrazat hayatını kaybedecek diye korkudan kahrolarak. Bir taraftan da sepetteki bahçemizden kesilen potakal, mandalinleri atıştırırdık.

Lefkoşa'da Bayraktar Orta Okulunda iken, uzun yaz tatilinden sonra okulun tekrar açılmasına birkaç hafta kala, elimizde kitap listesi anne veya babamızla Deniz Kitabevinin yolunu tutardık. Gıcır gıcır kitaplara kavuşmanın sevinci ile yerimizde duramazdık. Güleryüzlü, iyi insan Kemal bey, şefkatle kitapları sarar, hediye olarak da birkaç kalem, silgi, kalemtraş ekleyerek itina ile ambalajladığı paketi elimize tutuştururdu. Eve gelirkenden kitaplarla birlikte satın alınan renkli kağıtlarla yepyeni kitaplarımızı kaplama faslı başlardı.

Aradan o kadar uzun zaman geçmesine rağmen Türkçe derslerinde okuduğum kitaplardan kesitler hala hafızamdan silinmedi. Ömer Seyfettin'in Kaşağı kitabından okuduğumuz hikayenin bana verdiği derin hüzün, örneğin. Yine aynı yazarın bir kitabında geçen bir sahne. Arab ülkelerinden birinde bir Türk çocuğun ayakkabı tamircisine sorduğu "çiviler ağzına batmaz mı senin?" sorusu üzerine yaşlı adamın tepkisi. Yaşlı gözlerle "Türk çocuğu musun sen?" diye sorması.

Nedense ailelerimiz çok popüler Tommiks, Teksas, Kinova kitaplarını okumamıza izin vermezlerdi. Herhalde ders kitabı olmadıklarından. O yüzden onları kitaplarımızın arasına saklar, çalışırmış gibi onları okurduk. Yakalanma korkusu bu yasak aşka bir ayrı heyecan katardı. Geçenlerde bir öğretmen arkadaş bana "ben, İngiliz tarihini bu kitaplardan öğrendim" demişti. Şaşmadım doğrusu. Hatırlarım, sıcak bir yaz günü babam elinde 2şer Tommiks, Teksas ve Kinova kitabı ile gelmiş, ve bunları bana vermişti. Beni şok eden bu olayın gerçek nedeni sonradan meydana çıkacaktı. Ertesi gün bademcik ameliyatı için Lefkoşa Devlet Hastanesine yatacaktım. Tabi kitaplar hastaneye gidene kadar okunmuş, hastane için yenilerini aldırmıştım. Onları da ameliyat çıkışı ayılırkenden hemen okuyunca, hastanedeki geriye kalan bir hafta diğer çocuklarla birbirimizin kafasına yumurta atmakla geçmişti.

Lefkoşada Viktorya Kız Lisesinin yakınındaki Kütüphane, kızlı, erkekli öğrencilerin sık uğrak yerlerindendi. Orada binlerce kitap arasında kendimizi kaybederdik. Lise yıllarında daha çok çeviri kitaplara özen gösterdiğimiz yıllardı bunlar. Tabi kütüphaneye sadece kitap okumak için gitmezdik. Yaramazlık yapıp oda oda koşuştuğumuz, kavga ettiğimiz bir gün meğer karşıda yaşayan Müdür Yardımcımız Ali Dincer gizli gizli bizi izliyormuş. Ertesi gün tüm okulun önünde beni haşlamasını unutamam.

İşte, Dünya Kitap Gününde bir çırpıda aklıma gelenler. Şu an üç hafta önce, belki de 5inci kez tekrar okumaya başladığım 'İnce Memed' dizisinin üçüncü kitabını okumaktayım. Birkaç gün önce kitabın yazarı Yaşar Kemal'in ölümünü üzüntü ile öğrendik. Kitapları bana saatlerce büyük haz veren bu eşsiz ustanın kitaplarını yıl boyunca tekrar okumaya kararlıyım. Çoğu kitaplığımda duruyor.

Tek dostum kitaplarım, tek düşmanım cahil dostlarımdır. Confucius

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları