Sınıfta kalmış bir toplum

Yayın Tarihi: 20/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Biz beceremedik dostlar. Yapamadık.

Göç ettiğimiz ülkelerden ruhsal ayrılmayı beceremedik.

Özgür irade geliştirmeyi, bağımsız olmayı bilmedik.

Hep uzaktan kumandalı yönetilmeye boyun eğdik.

İplerin hep başkalarının elinde olmasına göz yumduk.

Birileri zıpla deyince onları sorgulamadık.

Aksine "tamam efendim, ne kadar yüksek?" diye sorduk.

El, pençe, divan, ceket ilikledik "büyük"lerimizin önünde.

Saygı hak edilir. Hak etmedikleri zaman da onlara saygılı olduk.

Onların dayatmalarına, tehditlerine hep boyun eğdik.

Büyük uğraşlarla bir araya gelmeyi tam başaracakken bozdular.

İşlerine gelmezdi çünkü güçlü olmamız.

Kıbrıs'tan, Türkiye'den geldiler, olmayacak sözler verdiler, sevindik, alkışladık.

Nutuk çektiler, "ikinci yarımızsınız" dediler, inandık.

Şikayetlerimizi dillendirmek için onları görmeye gittiğimizde beklettiler.

Saatler sonra ellerinde Harrods çantaları ile teşrif ettiklerinde özür dilemediler.

Olmayacak sözler verenler birkaç gün sonra çekip gittiler.

Utanmazlıklarını sorgulamaktan aciz kaldık.

Sorgulayanları, baş kaldıranları desteklemedik. Onları yalnız bıraktık.

Onları mükafatlandıracağımıza ceza verdik, uzaklaştırdık.

'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' mentalitesi ile hep sustuk.

Sıranın bize de gelebileceği hiç aklımıza gelmedi.

Bol bol slogan attık. "İzindeyiz, unutmayacağız, yaşatacağız", falan gibi içi boş laflar.

Koltuklarımızı altımızdan alırlar korkusuyla genç liderler yetiştirmedik.

Sonra "gençler niye bize katılmıyorlar" diye feryat ettik.

"Başkan" koltuklarında oturup caka satmayı marifet bildik.

Liderlik vasıflarından habersiz kişileri hep "lider" olarak gördük.

Şüpheci tavırlarla dışa açılmaktan ödümüz koptu.

Halbuki 15 yıl önce ülkeye göç edenler şimdi bizden çok ileride.

Çünkü entegrasyonun yararlarından haberdarlar.

Onların çocukları akademik başarıda ön sıralarda.

Bizimkiler ise hala gerilerde debelleşiyor.

Başka toplumların başarılarından yararlandık hep. Fazla uğraşmadan.

Aileleri eğitemedik. Onlara duyarlı, bilinçli olmayı öğretemedik.

Bol bol ödül, madalya, sertifika dağıttık. Golufa dağıtır gibi.

Bazılarının hiç hakkı yoktu halbuki bunlara.

Hakkı olanları gücendirdik, aramızdan uzaklaştırdık.

Paralı ama kültürsüz, görgüsüz gösteriş budalalarına rağbet ettik hep.

Kültürlerin merkezi bir ülkede kültürsüz kaldık.

Müze, galeri sergilerin yanından geçerek yeme içme mekanlarını durak ettik kendimize.

Elçilerin, Temsilcilerin, Konsolosların davetlerinde kullumakya hazır olduk, el, pençe divan.

Hep korkak, pısırık davrandık. "Aman saygısızlık etmeyelim" diye diye onurumuzdan uzaklaştık.

Kişisel çıkar ve ön planda olma hevesimiz prensip ve ilkelerimizin önünde geldi hep.

Medyamız da bu prensipsiz davranışlardan nasibini aldı.

Meslektaşları ülkelerinde prensipleri uğruna hapiste yatırken,

bazıları Avrupa'nın göbeğinde korkak, pısırık haberler yapmayı yeğlediler.

Hukuk ülkesinde bizi hukuksuzluğa sürüklemelerine izin verdik.

En acısı, eğitim camiası da, aydın olması gereken insanlar da yaptı bunu.

Kısacası dostlar, toplum olarak sınıfta kaldık.

Kısır bir döngü içerinde dolap beygiri gibi döndük, durduk. Hala öyle yapıyoruz.

Bize yapılan her hakaret, saygısızlık, dayatma müstahakımızdır.

Biz beceremedik. Belki bizden sonraki nesiller becerir.

"Bütün güzel ilkeler, yol gösteren deniz fenerlerine benzerler ve ancak limanın yolunu bilenlerin işlerine yararlar".

Henry Fayol

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları