Seyahat notları

Yayın Tarihi: 06/11/17 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Marbach, Alman yazar, şair ve düşünürü Friedrich Schiller'in doğum yeri olan, küçük tarihi bir kasabadır. Oraya kuzenimle bir Alman arkadaşının evine giderken bana şu ilginç olayı anlattı.

Baden Württemberg eyaletinde aynı ismi taşıyan yetiştirdikleri atlar ile ünlü bir at çiftliği de var.

Belki bilirsiniz, İngiliz Kraliçesi Elizabeth II at tutkunu bir kişidir.

Almanya ziyareti esnasında Elizabeth bu yeri ziyaret etmek ister. Onu alıp yanlışlıkla Schiller'in doğum yeri olan Marbach kasabasının Belediye binasına götürürler!

Almanlar dünyamıza çeşitli alanlarda katkı sağladı. Örneğin araba (otomobil), Aspirin, bisiklet, röntgen makinesinin Almanlar tarafından icat edildiğini biliyor muydunuz?

Ancak Almanlar daha çok İkinci Dünya Savaşı sırasında işledikleri insanlık dışı suçlarla bilinirler.

Yıllardan beri bu suçluluk duygusu altında ezilen Almanlar, yenik çıktıkları 2 savaştan sonra ülkelerini inanılmaz bir hızla geliştirdiler. Bugün Avrupa'nın lideri konumundadırlar.

Kimbilir, belki de bu suçluluk duygusundandır ki Suriye iç savaşından etkilenen en çok göçmene Almanya kucak açtı.

Yıllar önce, 1976 yılında Almanya'yı ilk kez ziyaret ettiğimde Türkiye'den gelen Gastarbeiter (misafir işçiler) ismini verdikleri göçmenlerin yaşam şartları beni şok etmişti.

Daha yakın bir geçmişe kadar onların iş, ev sahibi olmalarına izin verilmiyordu. Tabalık almaları hemen hemen imkansızdı. Şimdi durum değişti. Artık her yerde göçmenlere ait firmaları görmek mümkün.

Almanya'da müze ziyaretlerinizi sakın tatilinizin son gününe bırakmayın. Özellikle son gününüz Pazartesine rastlarsa. O gün tüm müzeler kapalı.

Ben bu gafleti yaptım. Stuttgart'ta gezmeyi planladığım 3 müzeyi bu yüzden gezemedim. Porsche müzesini gezmekle yetindim. Araba meraklılarının muhakkak ziyaret etmeleri gereken bir müze.

Stuttgart'ta bulunduğum sürece Türkiye'li birkaç kişi ile de sohbet etme fırsatı yakaladım. Özellikle Almanya'daki yaşamları hakkında bilgi almak istedim.

Bazı göçmenler kendilerini oradaki yaşama çok iyi entegre etmeyi, dili öğrenmeyi başardılar.

Bir kısmı ise yıllarca o ülkede yaşamalarına rağmen toplumdan tamamen dışlanmış bir halde yaşam sürüyorlar.

Konuştuğum kişiler Almanların yabancılara, özellikle Müslümanlara yönelik yeni geliştirmeye çalıştıkları eğitim siyasetinden oldukça şikayetçiler.

Türk dili yerine tüm Müslüman toplumların çocuklarına yönelik din dersleri oluşturmaya çalışıyorlar.

Orada yaşayan Türk, Kürt, Alevi toplumlar bir taraftan Almanların, diğer taraftan Türkiye destekli cami ve diğer din kuruluşlarının baskısından adeta bunalmış durumda.

***************************

Berlin Almanya'nın en fazla görmek istediğim kenti idi. Bu kez orayı ziyaret etmeye kararlı idim. Üç günlüğüne olsun kuzenimle bunu yaptık.

Berlin Tegel Hava Alanından otobüsle merkeze doğru ilerlerken Türkiye'lilerin çoğunlukta olduğu bir kentten geçiyoruz. Her taraf kebabçı dükkanları, manavlarla dolu. Renk cümbüşü hakim çevreye.

Dünyanın en büyük tren istasyonu olan Berlin tren istasyonundan tren alıp otelin bulunduğu Friedrichstrasse semtine varıyoruz.

Otelin hemen önünde bulunan Bertolt Brecht heykelinin yanına oturup Bertolt ile kısa bir sohbetten sonra şık otele giriyoruz. Otelin hemen yanında büyük bir tiyatro salonu bulunur.

Brecht, 1956 yılında ölen çok ünlü bir Alman şair, tiyatro yazarı ve direktörü. 'Epik tiyatro' nun kurucusu olarak bilinir.

Ünlü sözlerinden biri şu: "Sanat, gerçeği yansıtan bir ayna değil, gerçeği şekillendiren bir çekiçtir".

Sayısız şık dükkanların bulunduğu Friedrich Sokağı sizi ünlü Unter Den Linden Caddesine çıkarır. Üstü açık turist otobüsü ile bu cadde üzerinde ilerleyip sayısız önemli yerler gördükten sonra Brandenburg Kapısına varırsınız.

Hiç bulunmadığınız bir şehirde önce bu tür bir tur yapmanızı öneririm. İstediğiniz durakta inip etrafı iyice gezdikten sonra sık sık geçen tur otobüslerine binip yolunuza devam edersiniz. Oldukça da ucuz.

1933 yılında avlusunda naziler tarafından onbinlerce kitabın yakıldığı Berlin Devlet Opera binası da bu cadde üzerinde. Bu iğrenç etkinlik Öğrenci Sendikası tarafından düzenlenmişti.

Brandenburg Kapısı 18inci yüzyılda Atina'daki Acropolis yapıtlarından esinlenerek neo-klasik tarzda yapılmış bir anıt. Ancak 1961 ile Berlin Duvarının yıkılma tarihi olan 1989 yılına kadar Berlin'in bölünmüşlüğünün simgesi haline gelmişti.

Bölgede Alman Parlamentosunun yanısıra, Nazi vahşetinin kurbanları için anıtlar var. 6 buçuk milyon Musevi asıllı kişi için gri, aynı boyutta ama değişik yükseklikte beton taşlardan oluşan anıt oldukça etkileyici.

Biraz ötede Roma (Gipsy) asıllı kişier için bir anıt yapılmış. Anıt, bir havuz, ortasındaki üçgen şeklindeki taş üzerinde beyaz bir çiçekten oluşuyor. Yıllar sonra, 2012 yılında yapılmıştı bu anıt.

20 dakikalık yürüyüşten sonra Checkpoint Charlie kapısına varırsınız. Burası 1962 yılında Doğu ile Batı arasında tek giriş, çıkış kapısı idi.

Şimdilerde sokak ortasında küçük bir kulübe, önünde ise Amerikan askeri giysiler giymiş üç kişiden oluşan sembolik bir yer. Hemen oradaki küçük alanda bölgenin önemini anlatan bir müze var. Ziyaretçiler muhakkak görmeli.

16 ile 28 Ekim 1962 tarihleri arasındaki Küba Füze Krizi esnasında Chekpoint Charlie Kapısında Rus ve Amerikan tanklarının karşı karşıya gelmesiyle üçüncü dünya savaşının başlamasına ramak kalmıştı.

Müzede büyük bir tiksinti ile Rus askerlerinin utanç duvarının yıkılmasına günler kala Doğudan Batıya kaçmaya çalışan kişilere ateş açıp onları öldürdüklerini okuduk.

Berlin, insanların vahşetini anlatan, düşündürücü, önemli bir yer. Muhakkak ziyaret edilmeli.

Ne yazık ki geçmişte yaşanan olaylardan dünyamız hiç ibret almamış. Evrenin her yerinde aynı vahşet devam ediyor.

Gelen hafta Paris izlenimlerimi anlatacağım sizlere.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları