Nereye koşuyorlar?

Yayın Tarihi: 19/03/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Bazı kişi ve kuruluş ve tabela partilerinin, ülkemizde demokratik hak ve özürlüklerin hatalı yorumlanmasından yüreklenerek, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına karşı sürdürdükleri zararlı söylem ve eylemlerini her geçen gün biraz daha tırmandırdığı görülüyor.

Kuşkusuz planlı ve bilinçli olduğu kuşkularını güçlendiren bu davranışların, çözüm ve barışa katkıda bulunabileceği kabul edilemez.

Örneğin,bu çevrelerin Maraş'ın Rumlara verilmesi ve Türk askerinin adadan ayrılması talebinin, barışa ve çözüme yararı olmayacağı bir yana, zararı olacağı biliniyor.Hele son eğitim şurasında alınan ; okullarda din dersi ve andımızın kaldırılması ve Rumca dersi okutulması kararı,Türk halkın dininden ulusal kimliğinden koparılması ve Rumca öğrenmesi ile de çoğunluk içine eritilip yok edilmek istendiği kuşkularını güçlendirmektedir.

Rum tarafında Yunanistan tarafından eğitilen tam teçhizatlı Rum ordusu yanında 80,000 silahlı Milis gücünü göz ardı ederek, Türk askerinin ayrılmasını ve halkımızın korumasız kalmasını istemek, iyi niyetle bağdaştırılamaz.Çünkü, Rumların egemenliklerini silah gücü ile kuzeye yaymağa kalkışmasına ve adada 40 yıldan beri hüküm süren barışın bozulmasına sebep olacaktır.

Maraş'ın toplumlararası görüşmelerde karşılıklı al ver görüşmelerinden önce peşinen Rumlara verilmesinin de, çözüme katkısı olabileceği düşünülemez.Aksine,Maraş'ın verilmesi, Rumların karşılık vermeden diğer isteklerinin de kabul edilebileceği umudunun güçlenmesine ve makul bir çözüme yanaşmamasını teşvik edecek.

Kuşkusuz toplumlararası görüşmelerin sürdürüldüğü bir dönemde,Rumların tezlerini destekleyici açıklama ve eylemlerin, solculukla da hiçbir ilgisi yoktur.Çünkü solculuk kendi halkına düşman gözü ile bakan Rumların ulusal davasına destek vermek değildir.

Bu üzücü tutum, söylem ve eylemler, ilericilik olarak da yutturulamaz. Çünkü çağdaşlık kendi halkının geleceğini tehlikeye sokmağa çalışmak veya yabancıların ulusal davasına hizmet etmek de değildir.

KKTC'de artık halkımızın nereye götürülmek istendiği ve gerçekler görülmeli ve davamıza zarar verenlerin, hiç olmazsa gerçek niyetlerinin ortaya konulup halkımıza teşhir edilmesi gerektiği görüşündeyim.

Rum'ların:

1. Bizi 1960 ortaklık yönetiminden silah zoru ile atması ve 1963-74 döneminde büyük acılar çektirmesi;

2. Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleştirilme yani ENOSİS kararını hala daha değiştirmemesi;

3. Ekonomik ambargo ile halkımızın sefalete ve teslim olmaya zorlaması;

4.Güneydeki okul, askeri kışla ve giriş kapılarında, üzerinde Türkler aleyhinde sloganlar yazılı tabelaların kaldırılmaması ve güneyde bize düşmanca duygular beslemesinin teşvik etmesi;

5.Yeşil hat tüzüğüne rağmen ürettiğimiz ürünlerin güneye geçirilmesinin çeşitli zorluklarla engellemesi;

6.Avrupa Parlamentosunda bize ayrılan iki koltuk için kendi temsilcilerimizi seçip görevlendirmemizin engellemesi;

7.Barikatların açılmasından sonra Rumların %75'inin kuzeyi ziyaret etmemesi;

8.Güneyde kalan Türk yerleşim yerlerinin yıkılıp yok etmesi;

9.1963-74 döneminde bize yapılanların yanlış olduğunun hala daha kabul etmemesi ve yapılanlardan pişmanlık duymaması;

10.Halen güneyde yaşayan Türklere, KC anayasasına aykırı olarak,kendi dillerinde eğitim hakkı tanınmaması ve Rum okullarında okumak zorunda bırakması;

11.Kıbrıs Cumhuriyetini temsil ettikleri safsatasına rağmen, güneydeki resmi kuruluş ve yolları Yunan bayrakları ile donatması;

12.Sözde Kıbrıs Cumhuriyetine yamalanmayı savunan Kıbrıslı Türklere bile, güneyde şiddet uygulaması;

İlk anda akla gelen bu gerçekler Rumların bize karşı düşmanlık duygusu beslediğini kanıtlamıyor mu?

Yukarıdaki gerçeklere rağmen, içimizden bazı kişilerin eylem ve söylemleri ile Rumların tezlerini desteklemesi; vatanperverlik mi? Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına hizmet etmek mi? çözüm ve barış yanlısı olmak mı? solculuk veya ilericilik mi? yoksa bize düşman gözü ile bakan tarafa hizmet etmek mi?

Halkımızın ezici çoğunluğu tarafından alkışlanmadığı hatta ayıplandığı bilinen bu olumsuz söylem ve eylemler, artık siyasi partiler tarafından da demokratik hak olarak görülmemeli ve anayasanın ilgili maddeleri uyarınca gereken işlemlerin yapılmasını sağlamaları gerektiği görüşündeyim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.