Dünya ile bütünleşmek

Yayın Tarihi: 08/07/14 12:26
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Ülkemizde bazı kişi kuruluş ve politikacılar,sıkıntılardan kurtulmamız, refaha kavuşmamız ve uygar düzeye ulaşabilmemiz için, dünya ile bütünleşmemiz, uluslar arası hukuk ve kuruluşların bir parçası olmamız gerektiğini savunuyor.

Kuşkusuz uluslar alanda tanınmış bir devlet olmamızın bir çok avantajları olduğu inkar edilemez.

Ancak dünyamızdaki gerçekler, uluslararası toplumun, güçlü uluslar arası şirketlerin etkisi altında olan birkaç güçlü devlet tarafından yönlendirildiğini, gösteriyor.

Birleşmiş Milletlerde, 5 daimi üyenin çıkarlarına aykırı olan veya istemedikleri herhangi bir karar çıkarılmasının mümkün olmadığı biliniyor.

Avrupa Birliği, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin güdümünde olup,bunların karşı çıkacağı bir karar alınamaz.

Kenya'nın bölünmesini sağlayan uluslar arası kuruluşlar dili, dini, ulusal kimliği farklı olan Kıbrıs'taki iki halkın birleşmesini istiyor.

Dünyayı kıskacı altına alan globalizm, gelir dengelerini bozmuş, orta sınıfın erimesini, fakirin daha fakir,zenginin de daha zengin olmasını sağlamıştır.

Dünyadaki adil olmayan ulusal ve uluslararası politikalardan dolayı, bir çok ülke açlık sorunu ile karşı karşıyadır.

Bazı ülkelerde insanlar, gıda ve temiz suya ulaşamamakta, bazı kesimlerde ise su ve gıdalar israf edilmekte.

Halen dünya nüfusunun %20'si, yani bir avuç global güç,dünyadaki doğal kaynakların%86'sını tüketiyor.

İstatistik verilere göre Amerika birleşik Devletlerinde yılda 48 milyar dolar değerinde gıda israfı yapılıyor.

Bu çerçevede her yıl 27 milyon ton gıda maddesi çöpe atılmaktadır.ABD'de çöpe atılan bu gıda maddelerinin sadece %5'i ,günde 4 milyon insanı doyurabilecek miktardadır.

Uzmanlara göre İngiltere ve ABD'deki gıda israfının önlenmesi durumunda, dünyada açlık çeken 1 milyardan fazla insanın doyurulması mümkün olacak

Bazı bilim adamlarına göre, Afrika'da yaşayanların %75'i, ABD'de çiftçilere her inek için verilen günlük 2,5 Dolar destekten daha az gelirle geçinmektedir.

Bu örneklerden de görüldüğü gibi, dünyadaki uluslar arası kuruluşlar tarafsız, haktan yana ve adil olmayıp,güçlü ülkeler de öncelikle kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir.

Refaha kavuşmak,kalkınmak ve kaliteli yaşam için, dünya ile bütünleşmek değil, kendi gücümüze dayanarak toparlanmamıza ve kendi ayaklarımız üzerinde durabilecek duruma gelmemize bağlıdır.

Uzun süre dünyadan tecrit edilmesine karşın, Çin'de milyarlık nüfusun açlıktan kurtarılması da bu gerçeği desteklemektedir.

Çünkü uluslararası hukuk ve kuruluşlar haktan yana olmayıp, her koşulda güçlülerden yanadır.

Güçlü devletler zayıf ve muhtaç durumda olan ülkelere her istediğini yaptırmakta ve onları kendi çıkarlarına göre kullanıp,yönlendirmektedir.

1963'de ortaklık yönetimini yıkan Rumların kurduğu yönetimin, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması, daha sonra da Avrupa Birliğine alınıp ödüllendirilmesi ve bizim de ambargolarla cezalandırılmamız, dünyadaki hak ve hukukun nasıl işletildiğini gözler önüne sermektedir.

Uluslar arası toplumun, bazı ülkelerin bölünmesini desteklenmesi, bazı ülkeleri de zorla birleştirmek istemesi,iki yüzlülüklerini ve sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösterir.

Kısaca belirtmek gerekirse sorunlardan kurtulmak ve kalkınmak için, uluslar arası kuruluşlara bel bağlanması isabetli bir görüş değildir.

Dünyada dış güçlere dayanarak, onların yardım ve desteği ile sorunlardan kurtulan ve refaha kavuşan hiçbir ülke yoktur.

Aksine dış güçlerin girdiği her yerde, sorunlar daha da karmaşık duruma sokulmaktadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.