Dirilişimizin yıldönümü

Yayın Tarihi: 19/07/14 13:07
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
40. Yıldönümünü kutladığımız barış harekatı,Rum katliamından kurtarılmamız, özgürlüğe kavuşturulmamız ve varlığımızın güvence altına alınması bakımından bizim için çok önemlidir.

1974'de gerçekleştirilen barış harekatı sayesinde, Kıbrıs'ta ikinci bir Girit faciasının tekrarlanması önlendi.

On bir yıl daracık alanlarda silahlı abluka altında yaşayan, her türlü özgürlüğü kısıtlanan, can ve mal korkusu içinde yaşayan, yollarda seyahat ederken ve işine giderken kaçırılıp katledilen Kıbrıs Türk halkı, Anavatanımızın anlaşmalardan kaynaklana hakkını kullanarak askeri müdahalede bulunması sayesinde, yok olmaktan kurtarılmış ve varlığı güvence altına alınmıştır.

Barış harekatı sayesinde, asılar boyu bir biri ile kaynaşmayan, birbiri ile sürekli çatışma içinde olan, iki farklı yapıdaki halkın, ayrı bölgelerde toplanması sağlanmış, ada temelli barış ve huzura kavuşturulmuştur.

Yunanistan 1963'ten sonra Kıbrıs Türk halkına karşı yapılan insanlık dışı saldırılar karşısında Türkiye'nin anlaşmalardan kaynaklanan askeri müdahale hakkını 11 yıl gibi çok uzun bir süre kullanmaması ve/veya askeri müdahale etmesinin önlenmesinden cesaretlenerek, 1974'de adayı ilhak etme girişiminde bulundu.Bu amaçla Makarios görevden alınarak Kıbrıs Elen cumhuriyeti kurulduğu ilan edildi.

Darbenin ardından Rum asker ve polisi ,Türklerin yaşadığı köy ve yerleşim birimlerine saldırarak, soy kırım başlattı.

Yunanistan ve Rum yönetimi 11 yıl askeri müdahale hakkını kullanmayan Türkiye'nin ayni şeklide davranacağı inancı içinde, Türkiye'nin uyarılarını dikkate almadı.

Ancak bu kez iktidarda Ecevit ve Erbakan gibi basiretli devlet adamlarının bulunması, tüm hesaplarını alt üst etmiş ve askeri müdahale ile Türk halkı yok edilmekten kurtarılarak özgürlüğüne kavuşturulmuştur.

Halen Rum ve destekçileri ile KKTC'de geçmişi bilmeyen, sapık ideolojik saplantıların etkisi altında hayal aleminde yaşayan veya çeşitli çıkar beklentisi içinde olan bazı kişiler, iki halkın yeniden birleştirilmesini savunuyor.

Fakat İngiliz müstemleke yönetiminde,1960 ortaklık cumhuriyetinde iki halkın barış ve huzur içinde olmadığı inkar edilemeyen bir gerçektir.

1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin 3 yıl yaşayabilmesi, iki halkın birlikte ve ayni yönetim altında barış ve huzur içinde yaşayamayacağının kanıtıdır.

1963-74 döneminde Rumların nüfus üstünlüklerine dayanarak, Türk toplumuna çok büyük acılar çektirdiği de Ortega ve BM raporları ile sabittir.

1974'e kadar iki halk arasında devamlı olarak sürtüşmeler,çatışmalar ve kanlı olaylar yaşanmasına karşın, son 40 yılda iki halkın ayrı bölgelerde yaşaması sayesinde, Kıbrıs gerçek anlamda barış ve huzura kavuşmuştur.

Türk tarafı sırf bir anlaşma yapılabilmesi için, 200,000 şehit vererek ve her yerini kanla sulayarak zapt ettiği Kıbrıs'ın yaklaşık %70'inin Rumlara kalmasını kabullenmektedir.Ancak AB ve ABD'nin desteğinden şımaran Rumlar, adanın tümünü ele geçirebilecekleri inancı ile,geçmişten günümüze olduğu gibi halen de eşit ortaklığa dayalı bir çözüme yanaşmıyor.

Rumların egemenliğini kuzeye de yaymak amacında olduğunun ortada olmasına karşın, maalesef KKTC'de de geçmişteki acı olayları göz ardı eden,sapık ideolojik saplantıların etkisi altında olan, geçici maddi kazancı her şeyin üzerinde tutan ve yabancıların beyin yıkama mekanizması sonucu yolunu şaşıran bazı kişiler de,Rum ulusal davasına katkıda bulunmakta ve varlığımızın tek güvencesi olan Türk ordusuna dil uzatmaktadır.

Bu yolunu şaşırtmış kişiler,zamanın değiştiğini ve artık Kıbrıs'ta geçmişteki üzücü olayların tekrarlanamayacağını ileri sürerek, ordumuzun ayrılmasını isteyebilecek kadar ileri gitmektedirler.

Ancak yaşanan dönemde Rumları destekleyerek makul çözüme yanaşmasını engelleyen ABD ile Avrupa Birliğinin desteği sayesinde İsrail'in, dünyanın gözü önünde Filistinlileri katletmesi ve BM'in de ses çıkarmaması, eskiye göre hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor.

Hatırlanacağı gibi 1963'te Rumların ortaklık yönetimini yıkması ve Türkleri katledilmesi karşısında da emperyalist ülkeler ile onların güdümündeki uluslararası kuruluşlar ses çıkarmamıştı.

Özetle belirtmek gerekirse, Kıbrıs Türk halkı olarak 1974'e kadar çok büyük acılar çektik.Bu nedenle 20 Temmuz bizim için çok önemli bir dönüm noktası ve yeniden diriliş günümüzdür.Geçmişin karanlık döneminin tekrarlanmaması ve varlığımızı sürdürebilmemiz için anavatanın ordusu dışında, hiçbir garantiye aldanmamamız, devletimize sahip çıkıp iç işlerimizi düzene sokmamız gerekir.

Bu vesile ile Kıbrıs Türk halkının Barış ve özgürlük bayramını kutlar,harekat esnasında şehit düşen soydaşlarımızı ve Türklerin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan basiretli devlet adamları Ecevit ile Erbakan'ı rahmetle anarım.

Ayrıca en büyük bayramımızı bizimle kutlamak için ülkemize gelen Anavatan cumhurbaşkanı ve yetkililerine şükranlarımı sunarım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.