Bu kadarı da olmaz

Yayın Tarihi: 13/09/14 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Bir okuyucumun bana gönderdiği e- mail mesajı, politik iktidarın, hatalı vatandaşlık politikası ile artık insancıl değerleri de ayaklar altına almakta olduğunu gösteriyor.

'ORHAN Bey öncelikle sizi rahatsiz ettigim için özür dilerim ben ve eşim hangi kapiyi çaldıysak bütün kapilar yüzümüze kapandi size durumumu anlatmak istiyorum. 2013 Mayıs ayında Aracıma uyuşturu konarak komploya ugradim 25 gün ceza evinde sucsuz yere yattıktan sonra gerçek suclular yakalandı suclarini kabul edip beni dişari cikardilar fakat vize borcundan cezaya girdigim için sinir dişi edildim kktc oldugum dönemler şuanki eşimle nişanliydik ve dügüne gün sayıyorduk fakat böyle bişey başıma geldigi için eşim geldi ardimdan türkiyeye ve türkiyede evlendik 2013 1 temmuzda...Eşimle evlendigimiz dönem eşim orada ögrenimini sürdürmekteydi şuan KKTC de hemşirelik görevini yapmaktadir fakat ben ve eşim naptıysak bi türlü adaya girişim saglanamadı sürekli sallamaktadırlar bizi 14 aydır karinla birbirinizi okdar cok severken aynı evi paylaşamanın nedemek oldugunu bizden başka kimse anlıyamaz belkide buyüzden bize yardımcı olunmuyodur .Fakat şimdi Muhaceret AFFI bugün yarin Yürürlüge giricek eşim KKTC vatandaşı olmasina ragmen ihraç oldugumdan dolayi bu aftanda yararlanamayacagımdan okadar cok korkuyorumki lütfen sesimizi duyurmaya yardim edin ne olur. SAYGILARIMLA' Halil İbrahim Yumuşak

Maalesef son iktidar döneminde, bir çok okuyucumdan buna benzer mesajlar alıyorum.

Oysa uzun vadeli çıkarlarımız bakımından hükümetimiz, nüfusumuzun artmasını engellemek yerine, artması için çaba harcamalı.

Üstelik dünyanın tüm demokratik ülkelerinde, orada doğan kişilere ve kendi vatandaşı ile evlenenlere otomatik olarak vatandaşlık verilmektedir.

Politik iktidarın vatandaşlık konusundaki tutumu; insancıl olmaması bir yana, sol görüşe de tamamen zıt ve uzun vadeli çıkarlarımıza zarar vericidir.

Çünkü bugüne kadar başımıza gelen tüm olumsuzluklar, nüfus bakımından daha az olmamızdan kaynaklanıyor.1963'te Rumların, nüfus üstünlüklerinden cesaretlenerek ortaklık yönetimine el koyduğu biliniyor.1963-74 döneminde can ve mal kayıplarımız ve çektiğimiz acılar da ,yine nüfus bakımından Rumlardan daha az olmamızdandı.

1968 yılından beri sürdürülen toplumlar arası görüşmelerden adadaki varlığımızın sürdürülmesini sağlayabilecek makul bir anlaşma yapılamamasının tek sebebi de, yine Rumların nüfus üstünlüklerine dayanarak, egemenliğini kuzeye de yaymak istemesindendir.

Geçmişten günümüze Rum liderler, Kıbrıs'ta nüfusun belirleyici önemini kavradığı için,1878'den başlayarak sürekli olarak nüfuslarını artırmaktadırlar.1963'ten sonra da güneye giden tüm Yunan asıllılara hiç sorun çıkarmadan vatandaşlık veriliyor.AB üyesi Yunanistan'dan da her isteyen güneye yerleşebiliyor.Böylece Rum yönetimi, basiretli nüfus politikası sonucu, doğurganlık oranının çok düşük olmasına rağmen, 1963'te 360,000 olan nüfusunu, bugün milyona çıkarmıştır.

Öte yandan halen işbaşında olan hükümetin CTP'li İç işleri bakanı, göreve başlar başlamaz, ilk iş olarak, yeni yasal düzenleme yapılacağı bahanesi ile, kuzeyli soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesi işlemlerini durdurmuştur.

Kuşkusuz dili, dini, milleti farklı olan ve gelecekte güvenliğimizi riske sokabilecek yabancı unsurlara,vatandaşlık verilmesinde dikkatli davranılmalı.Ayrıca yüz kızartıcı suç işleyenlere de vatandaşlık verilmesini kimse istememektedir.

Ancak ülkemizde doğan, okullarımızda öğretim gören,vatandaşlarımız ile evlenen,uzun süre namusu ile ekmeğini kazanan Türk asıllılara, hiç zorluk çıkarılmadan otomatik olarak vatandaşlık verilmesi bizim yararımızadır.

Çünkü Kıbrıs'ta Türk-Rum nüfus oranı; güvenliğimiz, ekonomimiz ve siyasi çözüm görüşmelerinde çok önemli ve belirleyicidir.Rumlarla aramızdaki açığın artması ise,elimizin daha da zayıflamasına zemin hazırlar.

Son yıllarda çok sayıda kuzeyli soydaşımızın ülkemizden ayrılması nedeniyle, on binlerce konut ve bir çok iş yeri boş ve atıl durumda kalmıştır.Düz işçi bulunmasında da ciddi sıkıntılarla karşılaşılmaktadır.

İşin ibret verici tarafı, kuzeyli soydaşlarımızın ayrılması için canla başla uğraşanlar, halen onlardan boşalan işlerde istihdam edilen ve çok ciddi asayiş sıkıntılarına sebep olan uzak doğulular, Afrikalılar ve Pakistanlılar hakkında hiç şikayetçi olmuyorlar.

Kuzeyli soydaşlarımıza böyle insancıl olmayan tutumla zorluk çıkarılması,uzun vadeli çıkarlarımıza zarar vermesi yanında, varlığımızı sürdürmemizde tek dayanağımız olan anavatana karşı da dostça bir tutum olamaz.

Anavatana karşı dostça tutum ve davranış içinde olmayanlar,anavatanın korumasından yoksun kalmamız durumunda, devletimiz, makamlar ve ayrı bölge de kalmayacağını göz ardı etmemeli.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.