Sorunlardan muhalefet de sorumludur

KKTC'deki sorunlardan genellikle politik iktidarlar suçlanır.Fakat hükümetlerin halkın sorunlarla fazla ilgilenmemesinden,Meclis ve muhalefetteki siyasi partiler de sorumludur.Çünkü sorunları çözmesi için, hükümete yeterince baskı yapmıyorlar.

Ayrıca muhalefette olan siyasi partilerin de ülkemizdeki sorunlarla ilgilenmesi, halkı ve Sivil Toplum Örgütlerini (STÖ) de yanına alarak çözümlenmesi için hükümeti sıkıştırması gerekir.

İşte bu nedenle, herkes tarafından bilinen ve basında da sürekli olarak gündeme taşınan kronikleşmiş sorunların ortadan kaldırılmamasından, birinci derecede hükümet sorumlu olmakla beraber, muhalefetteki siyasi partiler de sorumludur.

Bugüne kadar sürekli olarak hep hükümetleri tenkit ediyoruz, iktidarların hatalarını usulsüzlüklerini, partizanlıklarını,halka hizmet etmediklerini, sorunlarla hiç ilgilenmediklerini ve çözüm için çaba harcamadıklarını söylüyoruz.Bunların gerçek olduğu inkar edilemez.

Fakat hükümetlerin bu olumsuz tutumun, muhalefetteki siyasi partilerin tembel olmasından kaynaklandığı da inkar edilemez.Çünkü muhalefet, ülke sorunları ile gerektiği derecede ilgilenmemekte.

Demokratik yapının geçerli olduğu parlamenter sistemde, hükümetler kadar ,muhalefet yapan siyasi partilerin de bulunması rejimin olmazsa olmazıdır.

Bilindiği gibi muhalefet, bir eylem veya görüşe karşı olma durumu veya karşı tutumda, görüşte olan kişiler topluluğudur.

Siyasi muhalefet ise, demokrasilerde iktidarların dışında olan, siyasi partilerin yaptığı kamusal görevdir.

Tüm siyasi partiler iktidarların alternatifi olup, demokrasinin de güvencesi ve teminatıdır.

İşte bu nedenle muhalefetteki siyasi partiler, iktidarın uygulamalarını izleyip bir çeşit siyasi denetim yapmalı.Hükümetlerin hatalarını ortaya koymalı, çözüm şekillerini göstermeli.

Ayrıca sorunların çözümünü sağlanmak amacı ile, hükümetlere çeşitli şekillerde baskı yapmalı.

Yoksa muhalif olmak, kendi devletimizi aşağılamak, Rum yönetiminin sözcüsü gibi açıklama yapmak, sömürü ve peşkeş söylemi ile ülkeye yatırım yapılmasını önlemek, seçmenlere şirin görünmek için demagoji yapmak, devlete karşı düzenlenen haksız eylemleri desteklemek, popülizm yaparak oy kazanmağa çalışmak değildir.

Muhalefet, oy potansiyelini artırmak ve iktidara gelmek için,ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket edip, halkı etkilemeye çalışmalı.

Tembel olmayan bir muhalefet, siyasi iktidar üzerinde baskı yaparak, ülke zararına kararlar almasını önler,sorunların çözümünü ve halkı rahatlatacak önlemler alınmasını sağlar

Yaşanan dönemde hükümetin hiçbir ülke sorunu ile ilgilenmediği ve çare üretmek için kılını bile oynatmadığından şikayetçiyiz.Bunda da haksız olduğumuz söylenemez.

Ancak muhalefetteki siyasi partilerin de bu güne dek, ülkemizde atıl durumda kalan ulusal servetlerin zayi olmaması ve değerlendirilmesinin sağlanması için hükümete baskı yaptığı görüldü mü?

Herkesin şikayetçi olduğu , Üçlü kararname yasasının kaldırılması veya seçim ve halk oylaması yasasının değiştirilmesi için,muhalefet partileri bir girişim yaptı mı?

Büyük paralar harcanarak yapılan Geçitkale uçak alanı ile 15,000 dolayında villanın atıl durumda bulunmasını, muhalefet bugüne kadar gündeme getirdi mi?

Muhalefet partilerinden herhangi biri,halen ülkemizin en önemli gelir kaynağı olan turunçgil ürünlerinin pazarlanamaması ve düz işçi sıkıntısı nedeniyle ürünün hasatında büyük zorluklarla karşılaşıldığını gündeme taşıdı mı?

Muhalefetteki siyasi partilerin;vatandaşın genel dertlerine yani güvenlik, geçim, eğitim ve sağlık alanlarındaki sıkıntılarına çare bulunması için, hükümete baskı yapması gerekmiyor mu?

Muhalefetteki siyasi partilerin; popülizm yapmak ve sırf iktidarı yıpratarak oylarını artırmak yerine, STÖ'nin desteğini de kazanarak, Mecliste ve ülkemizin her yerinde halkımızın sorunlarını gündeme taşıyarak,çözüm yollarını gösteren politika üretmesi gerekmiyor mu?

Muhalefet partilerinin, hükümetlerin hatalı uygulamaları karşısında, Sivil Toplum Örgütleri ve köşe yazarları kadar bile tepki göstermediği inkar edilebilir mi?

Acaba muhalefet partileri köşe yazarları ve Sivil Toplum Kuruluşları kadar da olsa hükümetin icraatlarını izlemekte mi?

Halen İktidarda ve muhalefette olan siyasi partilerin geleceğe güvenle bakan, umut dolu, adil, tarafsız, huzurlu ve refah bir ülke sağlayabileceği düşünülebilir mi?

Herkes elini vicdanına koyarak bu soruların yanıtını düşünmeli.