Çözüm daha fazla geciktirilmemeli

Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasından Rum tarafının yarar sağlamasına karşın,biz zarar görmekte ve mağdur olmaktayız.Bu nedenle artık sorunun daha fazla çözümsüz kalmasına izin vermemeliyiz.

Rum tarafı silah gücü ile yıktığı ortaklık yönetimi Kıbrıs Cumhuriyetini sahiplenerek onun bütün avantajlarından yararlanmaktadır.

Biz ise ortaklıktan silah zoru ile atıldığımız ve haksızlığa uğratıldığımız halde bir dayanaksız ve gayri insancıl ambargolarla cezalandırılmaktayız.
Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen toplumlar arası görüşmelerde Rumların bizimle ortaklık kurmayı akıllarının ucundan bile geçirmediği açıkça ortaya çıkmıştır.Güneydeki Rum lider ve görüşmeci Kleridis'ın hatıralarında görüşmelere sırf zaman kazanmak ve bizi oyalamak amacı ile katıldığını hatıralarında ifade etmektedir.

Acheson planından son Annan planına kadar uzun vadede adadaki varlığımızın yok olmasına zemin hazırlayabilecek tüm çözüm şekillerini bizim kabul etmemize karşın Rumlar ret etmiştir.

Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen toplumlararası görüşmelerde Rum tarafının iki, bölgeli iki kesimli ve ortaklığı öngören bir çözümü kabul etmediği açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Federasyon, iki bölgelilik, iki kesimlilik söyleminin arkasına saklanarak adanın tümü üzerinde egemen olacakları yönetim modelinden yana oldukları da anlaşılmıştır.

Öte yandan, Rum tarafının,dış güçlerin desteği, KKTC'deki yolunu şaşırmış kişilere güvenerek zamanla Türk tarafının teslim olacağı beklentisi ve Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde ödün elde edebileceği umudu ile sırf zaman kazanmak amacı ile toplumlar arası görüşmelere katıldığı da bilinen bir gerçektir.

Toplumlararası görüşmelerin sürdürüldüğü dönem içinde Rumların,yabancı ülkelerle askeri tatbikat ve anlaşmalar yapması, tek taraflı olarak kaynaklara sahip çıkma girişimleri karşısında bizim tepki göstermeyip hiçbir şey olmamış gibi masada kalmamıza rağmen, Anavatanın uluslararası denizde sismik araştırma yapmasını bahane ederek masadan kaçması da zaman kazanmak peşinde olduğunun kanıtıdır.

Bu durumda yarım asır önce ortaya atılan birleşme ve federasyonu öngören çözüm şekillerine takılıp kalmak, sonuç alınamayacağı belli olan kriterler içinde görüşmeleri sürdürmek istemek, bunun için de Rum tarafının masaya gelmesi için yalvarmak, sadece çözümsüzlüğe ve statükonun sürdürülmesine hizmet eder.

Rum tarafı bizimle dengeli ve makul bir anlaşma yapmak niyetinde olmadığına göre,bizim de birleşmek için Rum tarafına yalvarmamız arkasından koşmamız yerine başka çözüm seçenekleri gündeme getirmemiz onlar üzerinde durmamız gerekmektedir.

Aslında çözüm; sadece Rumlarla birleşmek ve/veya federasyon kurmak değildir.Zamanla azınlık durumuna düşmemize zemin hazırlayabilecek tek egemenlik, tek vatandaşlık tek temsiliyet gibi çoğunluğun egemen olacağı bir anlaşma da seçenektir.Üstelik yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen görüşmelerde ortak yönetim ve federasyon kurulması amaçlandığı için çözüm mümkün olmamıştır.Bu durumda hala daha federasyon çatışı altında Rumlarla birleşmekte ısrar etmek, geçmişe takılıp kalmak ve statükonun devamına yardımcı olmak demektir.

Yaklaşık yarım asırdan beri Rumlarla federasyon veya ortaklığı öngören bir çözümün mümkün görüşmelerde ve ortak bir yönetim yarım asırdan beri bileşme ve federasyona takılıp kalan sözde solcu ve ilericilerin, gerçekte statükocuların sandığı gibi sadece birleşme ve federasyon değildir.

Aksine bu çözüm şeklinin dışında, Rum tarafına yalvarmadan onların onayını istemeden,sadece bizim kararımız ve anavatanın desteği ile gerçekleştirilebileceğimiz daha bir çok çözüm seçenekleri vardır.

Örneğin,KKTC'nin tanıtılması ile Rum yönetiminin birleşmek için, bizim arkamızdan koşmasını sağlamak da bir çözüm şeklidir. Türkiye'nin koruması altında içişlerimizde otonom bir yönetim şekli de bir çözümdür.

Aslında önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olanlar, seçilmeleri durumunda erken çözüm için planlarının ne olduğunu,halkımızı çözümsüzlükten kurtarılması için nasıl bir çözüm seçenekleri üzerinde duracaklarını açıklamaları gerekir