Federasyon cennet mi?

Kıbrıslı Türkler olarak , ekonomik sıkıntı çekmeden, can ve mal korkusu olmadan,onurlu bir şekilde varlığımızı sürdürmemizin tek yolu, anavatanımızın koruması altında olmamızı sağlayacak bir çözüm şeklidir.

Kıbrıs'ın İngilizlere kiralandığı dönemde, İngiliz müstemleke idaresinde, 1960-63 Kıbrıs Cumhuriyeti zamanında ve 1963-74 yılları arasında çektiğimiz çok büyük acılar, anavatan sınırları dışında kalmanın ne kadar zor ve üzücü olduğunu göstermektedir.

Yakın geçmişte Bulgaristan'da yaşayan Türklere yapılanlar, AB üyesi Yunanistan'ın batı Trakya'da yaşayan soydaşlarımızın ulusal kimliğini kullanmasına bile izin vermemesi, halen Çin,Kerkük, Musul ve Suriye'deki Türklere karşı sürdürülen soykırım, Anavatan dışında kalmanın ne kadar acı ve talihsizlik olduğunu kanıtlamaktadır.

Ülkemizin kötü yönetilmesi sonucu halkımızın devletimize yeterince sahip çıkmadığı görülüyor.Popülizmi ön planda tutan ulusalcı olduğunu ileri süren siyasiler ve solcu olduğunu ileri süren siyasilerin de, popülizmi ön planda tutması yanında ideolojik saplantıların etkisi altında hareket etmesi nedeniyle,devletimizin istenen düzeyde hizmet veremediği inkar edilemeyen açık bir gerçektir.

Ancak seçimlerde bilinçli hareket ederek,ülkeye hizmet etmeyen,siyasi çıkarı ön planda tutan,başarısız ve kötü yöneticileri değiştirmek bizim elimizdedir.

Bu nedenle bozuk yönetime kızarak, kendi devletimizden soğumamız, kendi kendimizi yönetmekten vazgeçmemiz, çoğunluğun hegemonyası altına girmemizi sağlayacak Federasyon gibi çözüm şeklini kabul etmemiz,hele anavatanın koruması altında olmayacağımız herhangi bir anlaşmaya evet dememiz, bizi geçmişin karanlık dönemine götürecektir.

Çünkü bugüne kadar yaşanan acı deneyimlere, çekline ıstıraplara rağmen komşularımız hala daha bizi eşit ortak olarak kabul etmemekte ve tüm adaya hakim olmak idealinden vazgeçmediğini gizlemek gereği bile duymamaktadır.

Geçmişi bilenler her şeye rağmen ve kötü yönetilmemize rağmen, bugün içinde bulunduğumuz koşulların 1878- 1974 dönemine göre, kıyaslanamayacak derecede çok daha iyi olduğumuzu bilmektedir.

Ayrıca geçmişi bilenler,Anavatanın sınırları dışında kalmanın ne kadar zor,acı ve kötü olduğunu da bildikleri için kendi devletimize sahip çıkmamız gerektiğinin önemini takdir etmektedirler.

1990'lı yıllarda dünyadaki bütün federasyonların yıkılmasına rağmen, ülkemizde geçmişe takılıp kalan siyasi kesim, hala daha federasyonu cennet olarak göstermekte,tek çözüm seçeneği olarak kabul etmekte ve savunmaktadır.

Geçmişi bilmeyen gençler de, federal yönetimde durumumuzun ve yaşamımızın, şimdikinden çok daha iyi olacağı yalanı ile avutulmaktadır.

Oysa gerçekte en ideal çözüm seçeneği, anavatanın koruması altında kendi devletimize sahip olmamızdır.Anavatanın adadan ayrılmasını sağlayacak herhangi bir çözüm şekli ise, Kıbrıslı Türkleri yeniden cehennem yaşamına götürecektir.

Bu nedenle,Rum ve emperyalist devletler ile içimizdeki işbirlikçilerinin halen yürüttükleri yıkıcı kampanyalarla gençlerimizin aldatılıp yanıltılması ve devletinden soğutularak uyduruk Kıbrıslılık kimliği altında Rum çoğunluğa yamalanıp eritilmesi amacı ile yürütülen profesyonelce ve yoğun kampanyaların başarılı olamaması için gençlere geçmişte bize yapılanları anlatmamız gerekir.

Bu kampanyaların başarılı olması durumunda, Rum çoğunluk içinde eriyip kaybolacağımız ve adadaki varlığımızın yok olacağı gençlere anlatılmalıdır.

Geçmişi bilmeyen yeni neslin kampanyalarla aldatılmasını önlemek için; 1878'de adanın İngilizlerin icarında bulunduğu zaman içinde,İngiliz müstemleke idaresinde, 1960'ta kurulan ortak Kıbrıs cumhuriyeti döneminde ve 1963-74 yıllarında bize çektirilen acılar gizlenmemeli. Gerçek cehennemin de Federasyon dışındaki çözüm şekilleri değil, Anavatanın koruması altında olmayacağımız tüm çözüm şekilleri olduğu gerçeği, gençlere anlatılmalı.

Bu amaçla Türkiye'de inkılap (devrim)tarihi okutulduğu gibi KKTC'de de okullarımızda mutlaka ulusal mücadele tarihimiz okutulmalıdır.