Dünyaya açılma söylemi ve akıl tutulması

Yayın Tarihi: 07/04/15 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bilindiği gibi 1934 yılında futbol faaliyetlerinin birlikte yürütülmesi amacı ile,Türk ve Rumların ortaklığı ile KOP kuruldu.Fakat Rumlar, bir Türk kulübü olan Çetinkaya'nın Kıbrıs'ı temsil etmesini istemediği için,1955 yılında Kiliseye ait sahalarda maç yapmasını engellediler ve sahaların kapısına da üzerinde 'Köpekler ve Türkler giremez' yazan pankartlar astılar.

Bu olaydan sonra Rum takımlarla karşılaşma yapma olanağı ortadan kalktığı için,Türkler KOP'tan ayrılmak ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonunu kurmak zorunda kaldı.

1960 Kıbrıs cumhuriyeti kuruluş anlaşmasında da, Kooperatifler ve Belediyeler gibi, futbol faaliyetlerinin de, Türk ve Rum tarafını temsil eden ayrı kuruluşlar tarafından yürütülmesi uygun görüldü.

Böylece Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklık yönetiminde, futbol faaliyetleri, güneyde KOP, kuzeyde ise KTFF tarafından yürütmekteydi.Görüldüğü gibi bazı kişilerin ileri sürdüğü gibi, KTFF'nun KOP'a iltihak etmesi, Kıbrıs Cumhuriyetindeki hakkımıza sahip çıkmamız şeklinde gösterilemez.Aksine,Kıbrıs cumhuriyetimizde bile sahip olduğumuz futbol faaliyetlerini, kendi kuruluşumuz tarafından yürütmek hakkımızdan feragat etmektir.

İşte bu nedenle hiçbir şey olmamış gibi, gençlerimizin önünün açılması safsatası ile, 1955'te ayrılmak zorunda kaldığımız KOP'a şimdi yamalanmak istenilmesinin mantıklı ve kabul edilebilir hiçbir nedeni yoktur.

Amaç kulüplerimizin dışa açılması ise, Rum'a yamalanmadan da bunun gerçekleştirilmesini sağlayacak başka seçenekler de vardır.

Halen sol kesimin hele işbaşında bulunan koalisyonun büyük ortağı CTP yetkililerinin, bu gerçeği görememesi ve KTFF'nun güneydeki yönetime bağlı KOP'a üye olmasını destekleyip doğru bulmasının, her bakımdan yanlış olduğu görüşündeyim.

Hele bir Başbakanın kendi devletinde kayıtlı bulunan bir kuruluşun, başka bir ülkenin kuruluşu altına girmesini doğru bulması, dünyada şimdiye kadar hiç görülmemiş büyük bir hatadır. Çünkü KOP'a üyelik, diğer kuruluşlarımızın da güneydeki yönetime yamalanmasına ve böylece KKTC'nin varlığının anlamsız duruma getirilmesine yol açacaktır.

KOP'a yamalanmak,güneydeki bir kuruluşa KKTC'deki futbol faaliyetleri üzerinde, yönetme yetkisi vermektedir.Bunun kabul edilmesi durumunda,hellim sorununda emsal gösterilebilecek ve KKTC'deki hellim üretiminin de Rum yönetiminin denetiminde yapılabileceği ileri sürülebilecek.Bu yolun açılması ise, KKTC deki tüm kuruluşların güneyin denetimi ve güdümü altına girmesine,KKTC'nin işlevsizleştirilmesine ve varlığının anlamsızlaştırılmasına sebep olacaktır.

Ayrıca yaşanan dönemde güneydeki maçlarda sergilenen taşkınlıklar, Rumların kendi aralarında ve başka ülke takımları ile yaptıkları karşılaşmalarda bile, Türk bayrağı yakmaları,KKTC'deki bir kulüpte oynamak isteyen Rum futbolcuya yapılan saldırılar,da pratikte Türk takımlarının Rum takımları ile maç yapmasının riskli olacağını gösterir.Zaten KOP başkanı da Türk takımları ile Rum takımları arasında maç yapılmayacağını açıklamıştır.

Her ne pahasına olursa olsun Rum çoğunlukla birleşmeyi misyon kabul edenler, KOP'a birleşmeyi güneyden pasaport almakla ayni göstermektedir.Ancak,sırf seyahat kolaylığı elde etmek amacı ile Kıbrıs cumhuriyetinden kaynaklanan hakkını kullanmak ve güneydeki yönetimden pasaport almak, kişisel bir olaydır.Güneyden pasaport alınması nedeniyle de Rum yönetimine, kuzeyde herhangi bir yönetme ve denetim hakkı kazandırılmamaktadır.

Geçmişte CTP Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamlarında bulunan Sn Talat'da Kıbrıs Türk Futbol Federasyonunun (KTFF) Kıbrıs Rum Futbol federasyonuna (KOP) üye olmasının sakıncalı olduğunu açıklamıştı.

Sn.Talat 13 Ocak 2009 tarihinde BRTK'da canlı Akis programında KOP'a üyeliğin Kıbrıs Türk tarafının, güneydeki mevcut yapıya yama olması demek olduğunu kaydederek, böyle bir durumda Rum futbolunu Rumların,Kıbrıs Türk Futbolunu da UEFA,FİFA;KOP ve KTFF'dan oluşacak bir komitenin yöneteceğini belirtti ve 'Rumların malı Rumlara,Türklerin malı ortak,böyle bir şey düşünülebilir mi' diye konuştu.

KOP'a üyeliğin 'akıl işi' olmadığını vurgulayan Talat,sözlerini şöyle sürdürdü:Veya bu olursa bizim şirketlerimiz niye güney tarafında tescil olmasınlar.Bizim ticaret odamız, sanayi odamız niye gidip güneydeki ticaret odasına sanayi odasına üye olmasınlar.Niye ben görüşeyim o zaman.O zaman ben de görüşmeyeyim.Veya ilhakı görüşeyim.Rum yönetimine nasıl ilhak olacağız onu görüşeyim,onu da ben görüşmem gitsin başkası görüşsün.Yani bu olacak iş değil,akıl işi değil.KOP'a üyelik asla olamaz.KOP'a üyelik çorap söküğü gibi Kıbrıs Türk kurumlarının çözülmesini getirir.Böyle bir şey düşünülemez' dedi

Sonuç olarak Avrupa Birliğinin bile 'kuzey Kıbrıs'ı Kıbrıs Cumhuriyetinin etkili kontrolü dışındaki bölge' kabul etmesine karşın,KTFF, KOP'a KKTC topraklarında etkili olma yetkisi tanımıştır.

Böylece KTFF, Kopa üye olmakla,'Güneydeki yönetimin Kıbrıs'ta tek egemen ve yasal devlet olduğu' Rum ulusal tezini kabul etmiş ve desteklenmiştir.

Fakat, KKTC makamlarının izni ve kararı olmadan, başka bir ülkenin kuruluşunun kuzeye gelip kuruluşlarımızı denetlemesi mümkün olmadığına göre, bu anlaşmanın hiç bir önemi ve geçerliliği olmadığı görüşündeyim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.