Ucu açık görüşmeler karşı tarafa hizmet eder

Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen görüşmelerde, Kıbrıs'taki anlaşmazlığın konuşulmayan ve tartışılmayan tarafı kalmamıştır.

Bu nedenle, artık daha fazla zaman harcamadan, doruk anlaşmalarında kabul edilen ilkeler doğrultusunda bir barış anlaşması yapılması gerekir.

Ancak Rum –Yunan liderlerinin açıklamaları ve tutumları, görüşmeleri zaman kazanmak amacı ile bir araç olarak kullandıklarını gösteriyor.

En son, Rum –Yunan ikilisinin, Mısır ile doğal gaz anlaşması yapmaları,iyi niyetli olmamaları bir yana samimi olarak bir barış anlaşmasından yana olmadıklarının da göstergesidir.

Çünkü barış anlaşması yapmayı düşünmedikleri için, Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının, hak ve duyarlılıklarını dikkate almayarak emrivakiler yapmağa devam ediyorlar.Amaçları da Türk tarafının tepki göstermesini sağlamak ve görüşmelere başlanmasını bir süre daha önlemektir.

Aslında 1968'den beri sürdürülen toplumlar arası görüşmelerde Rum tarafının,zamana oynadığı biliniyor.Kleridis'in hatıratında da bu gerçek ifade edilmektedir.

Çünkü Rum tarafı, sahip olduğu Kıbrıs unvanı, tüm ada adına Avrupa Birliği üyesi olarak kabul edilmesi ve BM Güvenlik konseyi daimi üyelerinin desteğine sahip olması nedeniyle; Ayrıca,izolasyon ve KKTC'de yürütülmekte olan yıkıcı kampanyalarla, K.Türk halkının zamanla çökertilerek teslim koşullarını içeren bir anlaşmayı kabul edeceği umudu ile zamana oynamaktadır.

Öte yandan da KKTC'de bazı kişi, kuruluş ve siyasiler, çözümsüzlüğün uzaması durumunda KKTC'nin kökleşebileceğini ve kuzeyin Türkleşebileceğini düşündükleri için, derhal Rumlarla birleşmeyi sağlayacak bir çözümü savunuyor;Şimdiye kadar bir anlaşma yapılamamasının nedeninin Rumların,egemenci tutumundan kaynaklandığının bilinmesine karşın, Türk tarafını suçluyorlar; tüm olumsuzluklardan da anavatanı ve çözümsüzlüğü sorumlu gösteriyorlar; sıkıntılarımızdan kurtulmamızın tek çaresinin de Rumlarla birleşmek olduğunu kabul ettirmeğe çalışıyor.

Çünkü amaçları,K.Türk halkını kökünden koparmak, kimliksizleştirmek ve Kıbrıslılık kimliği altında Rum çoğunlukla birleştirmektir.

İşte bu nedenle,dışa açılmak, uluslar arası toplumun parçası olmak,Avrupa Birliği ile bütünleşmek,refaha kavuşmak gibi içi boş ve gerçek dışı söylemler ile halkımıza Rumlarla birleşmeyi benimsetmeye çalışıyorlar.

Bu çerçevede, Anavatanın sorunlarımızdan kurtulmamız için bize yardım etmesine, gençlerimizin anavatandaki kuruluşlar aracılığı ile sportif faaliyetlerde bulunmasına ve ülkemizde irtibat bürosu açılmasına karşı çıkıyorlar.Çünkü, amaçlarının gerçekleşmesi için,halkımızın bunaltılmasını, çaresiz kalmasını istiyorlar.

Sonuçta Rum tarafı sahip oluğu avantajlı durum ve KKTC'de yürütülen yıkıcı faaliyetlerden umutlanarak kalenin içerden çökertileceği beklentisi nedeniyle, adanın tümünü ele geçirebileceği umudu ile zamana oynamaktadır.

Bilinen bu gerçeklere rağmen, barışçı görünmek, çözüme yardımcı olduğumuzu göstermek ve emperyalist devletler ile onların güdümündeki uluslar arası kuruluşları memnun etmek için,sonuç alınamayacağı belli olduğu halde,ucu açık görüşmelerin sürdürülmesi, sadece Rum tarafının tezine ve beklentisine hizmet edecektir.

Bu gerçekler bilindiğine göre, yeniden başlayacak olan görüşmelere bir zaman sınırı konulmasında ısrar etmeliyiz.Belirlenecek süre içinde Rum tarafının egemenliğini kuzeye yaymasını sağlayacak anlaşmada ısrar etmesi durumunda da mutlaka,başka çözüm seçenekleri gündeme getirilmelidir.