Görüşmeler hakkında halkımız aydınlatılmalı

Yayın Tarihi: 04/07/15 09:09
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs'ta Türk varlığının sürdürülebilmesi için, Toplumlararası çözüm görüşmelerinde yakın tarihimizde yaşanan acı olaylar kesinlikle göz ardı edilmemeli.

Federasyon,Annan planı veya 1960 anlaşması benzeri bir çözümü kabul etmemiz durumunda,Rumlar aynen 1963'te olduğu gibi, ortaklık yönetiminin yürütülemediğini ileri sürerek, bizi yine devletten dışlayacak.

Garanti anlaşması olsa bile bu kez Türkiye, Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye askeri müdahalede bulunup haklarımızı koruyamayacak. 1963'te olduğu gibi Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası toplum da yine sadece Rumların denetiminde ve Rumlardan oluşacak yönetimi tanıyacak.Biz de azınlık durumuna düşürüleceğiz. Böylece,Yunanistan ve adalardaki Türkler gibi, adadan göç etmek zorunda kalacağız.

Yaşanan dönemde Irak'ın Kerkük, Musul,Telafer gibi Türk sınırları dışında kalan eski Türk yerleşim yerlerinde kalan soydaşlarımızın önce Saddam,şimdi de Kürtler ile İŞİD tarafından katledilmesi, Türkiye'nin sınırları dışında kalmanın ve koruması altında bulunmamanın ne kadar zor,acı ve tehlikeli olduğunun açık kanıtıdır.

Anavatanın kara suları içinde bulunan Rodos adasının Yunanistan'ın eline geçmesinden sonra oradaki Türklerin ezilmesi ve göç etmek zorunda bırakılması, Kıbrıs'ın da Rumların dolayısı ile Yunanistan'ın egemenliği altına girmesi durumunda, başımıza gelecek olanları açık bir şekilde göstermektedir.

Halen Leymosun'da yaşayan Türklere Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu ileri süren güneydeki yönetimin, anayasal hak olan kendi dilinde eğitim hakkını bile tanımaması,Rum'a yamalanmamızı sağlamaya çalışanların, ne kadar zararlı,tehlikeli ve hatalı bir yolda olduğunu kanıtlamaktadır.

Yakın geçmişte Hatay'da yaşayan Türkler de anavatanla birleşmeyip Misakı –Milli hudutları dışında kalsaydı,bu gün ayni Halep ve Humus' gibi eski Türk kentlerinde yaşayan soydaşlarımız gibi perişan olacaktı.

Teorik olarak Avrupa Birliği üyesi bir ülkede özgürlüklerin kısıtlanamaması ve azınlıklara baskı yapılamaması gerektiği halde, Batı Trakya'da yaşayan soydaşlarımızın Türk kimliklerini kullanmalarına bile izin verilmemekte ve dini liderlerini seçmeleri engellenmektedir.Liderleri ise düzmece kaza süsü verilerek katledilebilmektedir.

Ülkemizde bazı kişiler, geçmişin dikkate alınması gerektiğini ileri sürenleri, gerici, geçmişe takılıp kalan ve geçmişte yaşayanlar olarak suçlamaktadır.

Fakat geçmişte yaşananlardan ders alınmaması durumunda, benzeri felaketlerle yeniden karşılaşabileceğiz.

Özellikle güneydeki yöneticilerin açıklamaları,komşularımızın adanın tümüne egemen olmak idealinden zerre kadar gerilemediğini kanıtlamaktadır.

Güneydeki Akademisyenlerin bile Rum yönetiminin egemenliğini tanımayan Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti haklarından yararlandırılmaması ve cezalandırılmasını istemeleri,ayrıca Rum Ticaret Odası başkanının kuzeyde petrol depolama tesisi yatırımı yapılmasını engellediklerini övünerek açıklaması, bize bakış açılarının hiç de dostça olmadığını göstermiyor mu?

Geçmişte ve yaşanan dönemdeki gerçeklere rağmen, hala daha kendi devletimizden ve anavatanın fiili koruması koşulundan vazgeçmemizin savunulmasını haklı gösterecek ,kabul edilebilir bir gerekçe var mı?

Helen sürdürülmekte olan görüşmelerde sırf yabancıların takdirini kazanmak ve sözde barış ve çözüm yanlısı görünmek amacı ile, Anavatanın fiili garantisinden ve devletimizden vazgeçmemiz, Rum çoğunlukla birleşmemiz,tek egemenlik,tek uluslararası kimlik, tek vatandaşlık ilkelerini kabul etmemiz,bu topraklarda itilip kakılan ve aşağılanan 3.sınıf bir azınlık durumuna düşürülmemize yol açacaktır.

Yabancı kaynaklardan elde edilen bilgiler, görüşmelerde Rum tezlerinin kabul edildiği endişesine, huzursuzluğa ve görüşmecilerimize karşı ciddi güven bunalımına sebep olmaktadır.Bu nedenle, görüşmelerle ilgili gerçekler halkımıza anlatılmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.