AB çözümü engellemekten vazgeçmeli

Yayın Tarihi: 06/04/16 10:45
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin güdümünde olduğu bilinen Avrupa Birliğinin, sırf ezeli Türkiye düşmanlığı nedeniyle, Rum yönetimini üye aldığı görüşündeyim.

Çünkü sadece Rumları temsil eden Rum yönetimini üyeliğe alması; tutarsızca ve haksızca olması bir yana, Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşması ile AB ilkelerine de aykırıdır.

Avrupa Birliğinin bu bilinçli ve hatalı tutumunun amacı da , ayni Girit'te yapıldığı gibi, Türk ordusunu adadan çıkarmak ve Kıbrıs'ı Yunanistan'a vermektir.

Türk ordusunun adadan ayrılması durumunda, her nasıl bir anlaşma yapılırsa yapılsın AB ilkelerine ters düştüğü ileri sürülerek uygulanmayacak ve Kıbrıs tümüyle Rumların daha doğrusu Yunanistan'ın kontrolü altına sokulacak.

Yazılı tüm garantilere rağmen, Anavatanın da bir Avrupa Birliği üyesi ülkesindeki olaylara karışabileceğini ve bizi kurtarabileceğini düşünmek saflıktır.

Türk tarafında AB üyeliği ile yanıp tutuşanlar, medyada kalem oynatan bazı işbirlikçiler ve bazı Türkiye düşmanı siyasiler ile STÖ 'yöneticilerinin tutumundan umutlanan AB yetkilileri, Rumların istediği şekilde bir çözümü kabul ettirilebileceği umudundadır.

Bu nedenle Rumların arkasına saklanarak üyelik sürecinde Türkiye'nin, Kıbrıs'ta ödün vermesini sağlamağa çalışıyor.

Ancak Avrupa Birliği, Türkiye'nin üyelik uğruna, adadaki haklarından feragat etmeyeceğini ve Kıbrıs Türk halkını feda etmeyeceğini bilmelidir.

Bu nedenle artık AB, hatasını düzeltmeli ve haksızca, tek yanlı Rum-Yunan tezini desteklemek yerine, makul bir anlaşma yapılmasına yardımcı olmalı.

Yakın geçmişte sağcı bir partiyi işbaşına getiren Avusturya'yı ve aşırı sağcı bir partiyi koalisyona aldığı için Polonya'ya baskı uygulayan AB, şimdiye kadar tüm çözüm seçeneklerini kabul etmeyen ve oyun bozanlığı defalarca kanıtlanmış Rum-Yunan tarafının, makul bir çözümü kabul etmesini sağlaması mümkündür.

Avrupa Birliği, çözüme yardımcı olmak istiyorsa, Rum-Yunan ikilisinin 'artık dar ulusalcılık perspektifini bırakmasını ve Avrupalı gibi davranmasını sağlamalıdır.

Rumların maksimalist taleplerde bulunmağa devam etmesi durumunda, KKTC'yi de ayrı bir devlet olarak AB'ne almalı ve böylece sorunun hakça çözümünü sağlamalıdır.

Kuşkusuz, halen sürdürülen görüşmelerden de bir sonuç alınamaması ve Türk tarafının Rumlarla birleşme dışındaki seçeneklere yönelmesi durumunda, Avrupa Birliği Kıbrıs sorunundaki hatalı tutumunu anlayacaktır.

Böylece egemenliği tartışmalı Rum yönetimini üye alarak Avrupa Birliğinin kucağında çözülmemiş uluslar arası bir sorunla kalacak.

AP Başkanı M. Schultz'un KKTC' ziyaretinde makam aracındaki AB bayrağını kapatarak ziyaretinin resmi olmadığını göstermek istemesi, ayrıca Rum Başkana altın tepsi, KKTC Başkanına seramik tabak hediye etmesi, Avrupa Birliğinin hala daha hatasını düzeltmek yerine Rumları kayıtsız şartsız desteklemekte ısrarlı olduğunu kanıtlamaktadır.

Ancak AB'nin bu tutumu sürdürmesi durumunda, Türk halkının artık Avrupa Birliğine sempati duymasını gerektirecek hiç bir neden kalmayacak. Eğer Avrupa Birliğinin istediği bu ise, Rum-Yunan ikilisini her koşulda desteklemeye ve şımartmaya devam etsin.

Zaten AB'nin Türkiye'yi üyeliğe almak niyetinde olmadığı ve müzakereleri sırf Türkiye'yi kontrol altında tutmak amacı ile sürdürdüğü biliniyor.

İşte bu nedenle Türk tarafı; Rumları birleşmek, AB'yi de üyelik için yalvarmaktan vazgeçmeli ve kendi çözüm seçeneklerini uygulamalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.