Taş ocakları sorunu çözülmeli

Yayın Tarihi: 17/05/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Biricik dağımız üzerinde oluşturulan görsel kirlilik, atık kirliliği, toz kirliliği, su kirliliği, sarsıntı ve gürültü sorunu, ayrıca toprak kaybı ve erozyonu, hidrolojik döngüyü bozması, flora fauna kaybı nedeniyle, taş ocakları zararları, çok ciddi boyutlardadır.

Bu nedenle, taş ocaklarının Beşparmak dağı üzerindeki olumsuz etkileri, herkesin dikkatini çeken ve şikayet konusu olan önemli bir doğasal çevre sorunu olarak kabul ediliyor.

Öte yandan taş ocakları işletmeciliği, ülkemizin kalkınmasında rol oynayan ve gerekliliği tartışılamayan önemli bir sanayi koludur.

Her şeyden önce üretimden pazarlamaya kadar hiçbir aşamada devletten parasal yardım almıyor. Ayrıca yerel ham maddeyi işleyip değerlendirmesi yanında, önemli istihdam kaynağı olup, inşaat sektörüne malzeme temin eder.

2006 yılında 15000 ton/ gün düzeyinde olan agrega(kum –çakıl) üretimi 2010'da 7,500 ton/gün'e gerilemiştir. Halen kurulu taş ocağı tesislerinin toplam kapasitesi 20,000 – 25,000 ton/ gün olup, tesisler çok düşük kapasite ile (yaklaşık 1/3)çalışıyor.

Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi, taş ocağı işletmecileri de mevcut durumda ekonomik bakımdan sıkıntı içinde olup, mağdur durumdadır. Çünkü düşük kapasite ile çalıştıkları için yatırımları atıl durumda bulunuyor.

Kısaca belirtmek gerekirse, ekonomik bakımdan taş ocakları işletmeciliğine son verilmesi düşünülemez.

Fakat şimdiki şekli ile taş ocaklarının işletilmesine izin verilmesi, sürdürülebilir bir seçenek değildir.

Çünkü biricik dağımızın ve bunun üzerinde bulunan, doğal varlıklar ile yaşamın yok olmasına sebep olacaktır.

Bu nedenle yeni hükümet taş ocakları sorununa el atmalı ve köklü bir şeklide ortadan kaldıracak önlemler almalıdır.

Bilimsel gerçekler, doğasal çevreye en az zarar vererek, yani sürdürülebilir taş ocağı işletmeciliği yapılmasının mümkün olabileceğini gösteriyor.

Bana göre sorun; doğal ormanlarımızın ve yaban hayvanların tek barınma ve yaşam alanı olan Beşparmak dağı üzerinde doğudan batıya çok geniş bir alan üzerinde taş ocağı işletmeciliği yapılmasından kaynaklanıyor.

Bu nedenle, sorunun çözümü için tüm taş ocakları daha uygun bir yere taşınmalı ve küçük bir alana lokalize edilmeli.

Böylece çevre tahribatının, şimdi olduğu şekilde geniş bir alan yerine, küçük bir alanda ve kabul edilebilir düzeyde olması sağlanmalı.

Taş ocaklarının başka bir yere taşınması masraflı ve zor olmakla birlikte yapılabilecek bir uygulamadır. Nitekim yakın geçmişte İzmir belediyesi, tüm taş ocaklarının uygun bir alana gitmesini sağlamıştı.

Ayrıca taş ocakların naklinde yapılacak harcamaklar; doğal ormanlarımız, yabani hayvanlar ve doğal dengenin tahrip edilip bozulmasının maliyeti yanında, devede kulak kadar önemsizdir. Doğaya yapacağımız en küçük bir zarar karşılığında, çok ağır bedel ödemek zorunda kalacağımız unutulmamalı.

Son 35 yıl içinde taş ocakları konusunda çok sayıda panel, seminer, çalıştay gibi toplantılar yapıldığından, sorun ve çözüm yolları az çok herkes tarafından biliniyor .

Buna rağmen, taş ocaklarında bazı iyileştirici önlemler alınmasına karşın, politikacıların kararsızlığı, isteksizliği ve ilgisizliği nedeniyle, köklü çözüm gerçekleştirilememiştir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.