Teslim olmak yerine devletimize sahip çıkmalıyız

Yayın Tarihi: 31/05/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Rum yönetimi başkanının, Akıncı'nın anavatan Cumhurbaşkanının davetlisi olarak zirveye katılanlara verdiği yemeğe katılmasını protesto edip İstanbul'dan ayrılması, daha da ileriye gidip toplumlar arası görüşmelere de ara vermesi, iki gerçeği bir defa daha ortaya koymuştur.

Birincisi, Rum tarafının bizimle eşitliğe dayalı bir ortaklığı, aklının ucundan bile geçirmediği kanıtlanmıştır;

İkinci olarak da Rumların haksız, dayanaksız ve fevri tutumuna arka çıkan ülkemizdeki bazı kişi, kuruluş ve siyasilerin, gerçek niyetleri ile misyonları daha iyi anlaşılmıştır. Düşmanlarımızın biçtiği kefeni giymemizi istedikleri ortaya konulmuştur.

Çünkü dengeli bir anlaşma yapılması için, iki halk temsilcilerinin her düzeyde ve özellikle de BM yetkililerinin gözetiminde görüşme yapmasının engellenmemesi ve bundan da kaçınılmaması gerekir.

Bu nedenle Rum lider, Akıncının İstanbul'a gitmesini protesto etmek yerine, orada bulunan BM Genel Sekreteri ve diğer tüm ilgililer ile görüşmeyi, çözüm için bir fırsat olarak değerlendirmeliydi.

Aslında Dünya İnsani Zirve buluşmasına tanınmış ülkeler dışında, başka statü ile davet edilenler de bulunması nedeniyle, zirveye cumhurbaşkanımız resmi olarak davet edilmediği için, asıl bizim Birleşmiş Milletleri protesto etmemiz gerekirdi.

Ayrıca Rum yönetimi artık daha dürüst v e yapıcı hareket etmeli, sahtekarlıkla ve silah gücü ile elde ettiği Kıbrıs Cumhuriyetinin, kurucu ortağı olduğumuzu göz ardı etmekten vazgeçmelidir.

Kim ne derse desin dünyadaki olayları yönlendiren güçlü devletler ve bunların güdümündeki BM ile AB, sadece Rumları temsil eden güneydeki yönetimin, gerçek Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığını çok iyi bilmektedir.

Kıbrıs Türklerinin ortak Kıbrıs Cumhuriyetinden, Rumların silah gücü ile atıldığı da belgelerle sabittir. Bu gerçeği de tüm dünya çok iyi bilmektedirler.

Fakat herkesin bildiği gerçeklere rağmen uluslar arası güçler, sırf Türkiye'nin doğu Akdeniz'de etkin ve söz sahibi olmasını istemedikleri için, Kıbrıs'ın kendilerine daima daha yakın gördükleri ve koruyup destekledikleri Yunanistan'a bağlanmasını istemektedir.

İşte bu nedenle, sadece Rumları temsil eden güneydeki yönetimi, haksızca ve dayanaksızca da olsa, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımaktadırlar.

Bu durumda başkaları adanın Yunanistan'a verilmesini istediği ve bu nedenle KKTC'ni tanımadıkları için, devletimizde, haklarımızdan vazgeçmemiz ve teslim olmamız onurlu bir hareket olamaz.

Öte yandan, dünyayı yöneten güçlü devletler ile onların güdümündeki uluslararası kuruluşların, hakça davranmasını, insafa gelmesini ve haksızlığa uğradığımızı kabul edeceklerini beklemek de saflık olur.

Halen tanınmamış olmamıza rağmen, anavatanın destek ve koruması sayesinde, tanınmış olan bir çok ülkeden, her bakımdan çok daha iyi durumdayız.

KKTC'deki sorunların ortadan kaldırılması ve dağınıklığın düzene sokulabilmesi için, anavatanın bize yardımcı olmasının, malum kesim tarafından engellenmemesi durumunda da halkımızın istenen düzeyde refaha kavuşturulması mümkün olacaktır.

Bu nedenle, Rum tarafının haksız çıkışları karşısında teslim olmak yerine, anavatan ile sıkı işbirliği içinde, her düzeyde bizim de kendi kendimizi yönetme hakkına sahip olduğumuzu savunmamız ve devletimizi tanıtmaya çalışmamız gerekir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.