Rum ile birleşmek dışındaki çözüm seçeneklerine yönelmeliyiz

Yayın Tarihi: 25/01/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Yaklaşık yarım asırdan beri Rum'lar ile birleşme amaçlı sürdürülen görüşmelerden sonuç alınamadığına göre, artık başka ve daha iyi çözüm seçeneklerine yönelmeliyiz.

Zaten, Rum- Yunan tarafının bizimle eşit ortaklığa dayanan kalıcı bir anlaşma yapmak niyetinde olmadığı, egemenliğini kuzeye yaymasına olanak sağlayabilecek ve ENOSİS'e sıçrama tahtası olarak kullanabilecekleri bir anlaşma peşinde oldukları bilinen bir gerçektir.

Görüşmelerde Rumlara yok olmamıza zemin hazırlayacağı aşikar olan ödünler verilmesine karşın, art niyetleri nedeniyle ve sırf Türkiye'nin garantörlük hakkının devamını istememiz bahanesi ile , son müzakerelerden de sonuç alınamamıştır.

Garanti anlaşmasından kurtulmak istemelerinin tek nedeni, Kıbrıs'ı da Girit gibi Yunanistan'a bağlamak niyetleridir.

Türk ordusunun ayrılmasını istemelerine karşın ,adamızda yaşayan iki halkla hiçbir ilgisi olmayan ve sadece emperyalist amaçlar için ülkemizde bulunan İngiliz üslerini göz ardı etmeleri, art niyetli olduklarını kanıtlamaktadır.

Bu durumda Rumları bizimle birleşmeye razı etmek amacı ile arkalarından koşmak, yalvarmak, daha da ödün vermek ve sonuçta Filistin Araplarının durumuna düşmemek için, artık başka çözüm seçeneklerine yönelmemiz gerektiği görüşündeyim.

Zaten Rumların geçmişten günümüze değişmeyen tutum ve idealleri nedeniyle, son görüşmelerde müzakere edilen gevşek federasyon şeklindeki bir çözüm, kısa ömürlü olacak ve yine 1974 öncesinin olaylarına zemin hazırlayacaktır .

Bu nedenle Yunanistan'ın garanti anlaşmasının kaldırılmasını şart koşarak görüşmelerin kesilmesine sebep olması, bir bakıma her iki halkın da yararına olmuştur.

Zaten 1960 ortaklık deneyiminde karşılaşılan sorunlar ve Kıbrıs Cumhuriyetinin sadece 3 yıl yaşatılabilmesi nedeniyle, ortak yönetim seçeneği riskli bir macera olacaktır.

Öte yandan 1974'den sonra her iki halkın da barışa ve geçmişe göre daha iyi koşullara kavuşması, iki devletli çözümün tüm Kıbrıs halklarının çıkarına olduğunu gösterir.

Güçlü dış desteğe sahip olması yanında, KKTC'de sol geçinen kesimin her koşulda birleşmek isteğinden umutlanan Rum-Yunan ikilisinin, siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme yanaşmayacağı aşikardır. Bu durumda, müzakerelerde daha fazla zaman harcamadan ve Rumlara bağımlı olmadan, geleceğimizin nasıl şekilleneceğini biz belirlemeliyiz.

Türk tarafı olarak aşağıdaki seçenekler üzerinde düşünüp - tartışıp, en uygun seçeneğin yaşama getirilmesi isabetli olacaktır:

1.KKTC'nin tanıtılması için girişimlere başlanması ve devletimizin yaşatılması;

2.Dış işleri ve savunmada Türkiye'ye bağlı, iç işlerimizde özerk cumhuriyet;

3.İlk aşamada Kosova modeli ile kısıtlı tanınma ve bu şekilde dünyaya açılmamız;

4.Hatay gibi Anavatan'a bağlanmamız ve varlığımızın ilelebet garanti altına alınması;

5.Twan gibi tanınmadan dünya ile bütünleşmek;

Bu çözüm seçeneklerinin tümünde, iki halk iç içe getirilmeyeceğinden barış bozulmayacak, kimse yerinden göç edip işsiz ve evsiz kalmayacak, Rum kuzeyi ele geçirebilme olanağı kalmadığını görecek, bizimle iyi komşuluk ilişkileri içinde işbirliği yapmak zorunda kalacak.

Kişisel görüşüme göre, 'Uluslararası hukukun parçası olmak, dünyaya açılmak' istiyorsak, İç işlerimizde özerk, dış işleri ve savunmada Türkiye'ye bağlı cumhuriyet seçeneği üzerinde durmamız isabetli olacaktır.

Halen dünyada yüze yakın özerk ülkeler olduğunu hatırlatmakta yarar görürüm. (httph://tr.wikipedia.org/wiki/Bağımlı_bölge ve ülkeler)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.