Bedava piknik değil, yalnızca piknik ateşi

Yayın Tarihi: 08/02/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kuzeyde bir süredir bir şeyleri düzeltmek için nereden başlamamız gerektiğinin şaşkınlığı içerisindeyiz.

Farkında mısınız, en iyi bizim bilmemiz gereken sorunları ve yapmamız gerekenleri bize Ankara'nın gelip söylemesini bekler duruma geldik.

Özel sektörde de zaman zaman karşılaşılan bir durumdur bu.

Yönetim ve çalışanlar kurumun gidişatının iyiye gitmediğini görür, bilir ama hareket edip bir türlü aksiyon almaz ya da alamaz duruma düşer.

Genelde kurum içerisinde üst kademelerde rol modellerinin olmamasının getirdiği liderlik boşluğu, orta ve alt kademede de tecrübe ve bilgi eksikliğinin getirdiği özgüvensizlik kök sebeplerdir bu duruma.

Hata yapma ve zor durumda kalma endişesinin yarattığı baskı ile bir türlü öncelikleri belirleyememe ve bundan dolayı hareketsiz kalma olarak da seyreden bir ''psikolojik vakaya'' dönüşür.

Aksiyon almak için eksik ne var, gerekçelerini rakamları alt alta koyup sorgu sual karşısında savunma yapmayı göze alıp bir türlü talep edilemez istenilenler.

Bu durumla karşı karşıya kalan kurumlar içine düştükleri durumdan çıkmak için ya merkezden kişileri görevlendirir ya da ciddi paralar vererek danışman bir firmanın hakemliğine ve yönlendirmesine başvururlar.

Ankara bizim için bir merkez görevi gördüğü için, TC hükümetleriyle bizim ilişkimiz birinci olasılığı andıran bir ilişki halini almıştır.

****

Özel sektörde bu süreci iyi bilenler başarının ''piknik ateşini'' dışarıdan destek alarak yakmakta olduğunu, sonrasını o kurumda çalışanların getirmesi gerektiğini iyi bilirler ve buna göre hareket ederler.

Kurum içerisinde özgüveni yeşertmek ve sürdürülebilir kılmak için bu esastır.

Biz bunu TC hükümetleriyle bir türlü yapamadık.

Yapamadık, çünkü bizimkiler plan ve programlarını kendileri yapmayı, yeri geldiğinde taleplerinde diklenmeden dik durmayı beceremediler.

TC hükümetleri de yıllarca IMF'nin onlara yaptığı muamelenin, nasıl bir tatmin ihtiyacı ise, benzerini bize yapma hazını yaşamaktan vazgeçmediler.

Kıbrıs Türkünün içerisinde bulunduğu durum normal şartlardaki bir kurumun incelendiği gibi incelenmemesi gerektiğini bilseler de buna göre davranmadılar ve konuşmadılar.

Bizim başlangıç olarak tecrübesiyle ''piknik ateşini'' yakmamıza yardımcı olacak Türkiye'ye ve sonrasında da piknik ateşini emanet edeceği tecrübe ve yetkinliğe sahip siyasilere ve teknokratlara ihtiyacımız var.

Hangi partiden olursa olsun var olan kadroların en iyisini oluşturup toplum önünde devlet yönetiminde olması gereken duruşlarını sırıtmadan sergileyebilmelerini teşvik edecek, bunu gözeterek kamuoyunda mesaj verecek bir KKTC-TC işbirliğine ihtiyacımız var.

Devlette olması gereken duruşu sergileyemeyenin inandırıcılığı ve ekonomisi olur mu?

İnandırıcılığı olmazsa, fedakârlık yapma talebi kabul görür mü?

En azından 1960lı yıllardan başlayıp 1970'li yıllara kadar gelen kendi mücadele tarihimizden hem Türkiye hem de biz ders alalım.

Bizim ihtiyacımız ''ağa'' edasıyla her fırsatta yüzümüze vurulan ''bedava piknik'' değil yalnızca bir ''ağabey'' olarak Türkiye'nin yönlendirmesiyle ''piknik ateşinin'' yakılmasıdır.

KKTC hükümetinin ve Ankara'nın unutmaması gereken bir gerçek de yönetimde iyilik ve zorbalık yapmanın ayni oranda kolay olduğu, zor olanın adaletli yönetim olduğudur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.