Bizi daha iyi duruma taşıyacak bir çözüm üzerinde durmalıyız

Yayın Tarihi: 22/02/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kıbrıs Türk halkı olarak artık belirsizlikten kurtulmamız ve geleceğimizi kalıcı olarak belirlememiz gerektiği görüşündeyim.

Yalnız tek çözüm Rumlar ile birleşmek olmadığı ve başka seçenekler de bulunduğu dikkate alınmalıdır.

Ayrıca geleceğimizin şekillenmesinde benimsenecek çözüm seçeneğinin, halkımızı şimdikinden daha iyi yaşam koşullarına taşıması gerekir.

Aslında 1960 ortaklık yönetiminde karşılaşılan çok ciddi sorunlar ve Cumhuriyetin sadece 3 yıl yaşatılabilmesi, birleşik çözüm seçeneğinin başarılı olamayacağını kanıtlamıştır.

Bu nedenle müzakerelerde olası çözümün bizi şimdikinden daha iyi koşullara götürmesi için çaba harcanmalı.

Ayrıca olası çözümdeki kazanımlarımızın, 1960 anlaşmasındakiler yerine, şimdi sahip olduğumuz olanaklar ile kıyaslanmalıdır.

Kıbrıs Türk halkının 1963-74 döneminde tüm saldırılara fedakarca direnip teslim olmaması ve 1974'de anavatanın müdahalesi ile yok olmaktan kurtarılmıştır. 1975 Viyana anlaşması ve anavatanın desteği sayesinde, kuzeyde bize ait coğrafyada kendi kendimizi yönetme olanağını elde ettik.

1960 birleşik yönetim ve 1974 yan yana yönetim deneyimleri, iki devletli çözüm seçeneğinin her iki halkın da yararına ve kalıcı barış bakımından da daha isabetli olacağını gösterir.

Geçmişte yaşanan deneyimlere rağmen müzakerelerde 1960 ortaklık yönetimi benzeri bir anlaşma üzerinde durulması, barışın bozulmasına ve iki halk arasında yeniden çatışmalara, huzursuzluklara ve barışın bozulmasına zemin hazırlayacaktır.

Kıbrıs'ta kalıcı bir anlaşma yapılması isteniyorsa, 1960 anlaşmasının başarısız olmasının nedenleri, samimi olarak belirlenip ortaya konulmalı ve benzer koşulların ortaya çıkmasına olanak bırakılmamalı.

Kuşkusuz Rum tarafının adanın kuzeyini de egemenliği altına almasına olanak sağlayacak bir çözüm peşinde olduğu inkar edilemeyen bir gerçektir.

Bu nedenle de kalıcı bir çözüm yerine, kuzeyi de egemenliği altına almasına zemin hazırlayabilecek bir anlaşma peşinde olduğu biliniyor.

Bu gerçeğe rağmen, bizim 1960 benzeri birleşik bir anlaşmayı benimsememiz, üstelik olası çözümün de 1960 ile kıyaslanarak ondan daha iyi olduğunun ileri sürülmesi, bana göre büyük bir hatadır.

Hele devletimizden, kendi kendimizi yönetmekten, egemenliğimiz altında bir coğrafyaya sahip olmaktan feragat etmek, anavatanın koruması altında barış ve huzur içinde yaşama olanağını kendi elimizle yitirmek, mantıklı bir tercih olamaz.

Şimdi sahip olduğumuz tüm kazanımlardan feragat etmemiz ve Rum çoğunluğun daha fazla söz sahibi olacağı birleşik bir yönetime razı olmamız durumunda, karşılaşabileceğimiz riskleri peşinen dikkate almamız gerekir.

Yakın geçmişte Girit ve Kıbrıs'ta denenen birleşik çözümün felaketle sonuçlandığı dikkate alınarak, iki devletli çözüm üzerinde durulması kaçınılmazdır.

Devletimizin yıkılmasını ve Rumların istediği koşullarda birleşmeyi kabul etmemizi savunanlar, kesinlikle ilerici ve barıştan yana olduklarını yutturamazlar.

Bu nedenle Rum çoğunlukla bileşip azınlık olmayı kabul etmeyen ve devletinden yana olanları çözüm ve barış düşmanı olarak göstermeleri, büyük bir pişkinliktir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.