Hatalı suçlama ve bölücülük

Yayın Tarihi: 15/03/17 14:03
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Her koşulda Rumlar ile birleşme taraftarı olanlar, görüşlerini kabul etmeyenleri çözüm ve barış düşmanı olarak suçlayıp susturtmak istemektedir.

Son günlerde sorumlu makamlarda olan bazı siyasilerin de, birleşmenin sakıncalı olduğunu ve Girit Türkleri gibi yok edileceğimizi ifade edenleri suçlaması, kabul edilemez.

Hele Rum ulusal davasını destekleyen ve güneydeki yöneticilere yaranmak yarışı içinde olanların, kendileri gibi düşünmeyenleri, gerici olarak tanımlaması gerçekten büyük bir pişkinliktir.

Birleşmiş Milletler genel Sekreterinin temsilcisi Eide'nin Kıbrıs halkının çözüm isteyen ve istemeyenler olarak ikiye ayırması, çoğunluğun birleşmeden yana olmadığını anladığını gösterir.

Her şeyden önce tek çözüm seçeneği Rumların halen müzakerelerde dayattığı koşullara boyun eğerek, Rumların istediği şekilde birleşmek değildir.

Müzakerelerin sürdürüldüğü dönemde bile, Rum meclisinin 1950 Enosis plebisitinin okullarda kutlanması kararı, Rumların Enosis idealinden vazgeçmediğini kanıtlamaktadır.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde yaşanan sıkıntılar ve Rumların art niyetli tutumu, birleşik bir çözümün kalıcı ve güvenli olamayacağının kanıtıdır.

Bunun yanında Rumların halen sürdürülen müzakerelerde dayattığı dört özgürlük, mülkte eski mal sahiplerine ilk tercih hakkı tanınması, tek egemenlik, tek vatandaşlık, nüfusumuzun sınırlanması, yönetimdeki eşitsizlik, Türk ordusunun ayrılması, veto ve ayrılma hakkımız olmaması gibi talepler, olası çözümü egemenliklerini kuzeye yaymak için sıçrama tahtası olarak kullanmak niyetlerini açıkça ortaya koymaktadır.

Bu koşullardaki bir çözümün halkımıza dayatılması ilericilik, barışseverlik, çözümden yana değildir. Şimdi laf cambazlığı ile gerçekler gizlerse bile, böyle bir çözümü halkımıza layık görenleri de, tarih hak ettiği hanesine kaydedecektir.

Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun Rum ile birleşmek isteyenlerin, Devletimizin yaşatılmasını ve Rum çoğunlukla birleşerek yok edilmesine karşı çıkanları, çözüm istememekle suçlanmasının adil olmaması bir yana, ibret vericidir.

Çünkü kendi kendimizi yönetmemizi, devletimize sahip çıkmamızı, ayrı bir halk olarak varlığımızı özgürce sürdürmemizi, istemek onurlu ve alkışlanacak bir tutumdur.

Devletimizin yıkılmasını, eşitlik aldatmacası altında yönetimde Rumların başat olacağı yönetimde imtiyazlı azınlık olmamızı savunmak ise; ilericilik, barışseverlik ve takdir edilecek bir seçenek olarak yutturulamaz. Böyle kişilere tarih, hak ettikleri sıfatı verecektir.

Her koşulda Rum ile birleşmek yanlıları, karşıt görüşte olanları çözüm istememekle suçlayıp susturmak yerine, Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklık dönemi araştırıp, geçmişte yaşanan sorunları öğrenmesi daha isabetli olacaktır.

Bunun yanında Girit'in nasıl kaybettiğimizi de inceleyerek, birleşmenin sakıncalarını ve riskleri görmelerinde yarar vardır.

Kişisel görüşüme göre adada yaşayanların ezici çoğunluğu halen ayrı iki bölgede huzur, güven ve barış içinde yaşamakta olan iki halkın, yeniden birleştirilmesinden yana değildir.

Zaten mantıki olarak dili, dini, milleti farklı olan üstelik aralarında kan davası da bulunan iki halkın birleştirilmek istenmesi, iyi niyetli bir istek olamaz.

Rum-Yunan -emperyalist üçlüsü, sırf adanın tümü ile Yunanistan'a bağlanmasının önünün açılması amacı ile, ayrılma hakkı olmayan birleşik bir çözümü savunmaktadır.

Rumların bilinen amaçlarına rağmen, birleşik yönetimden vazgeçmememiz bizi yeniden sıkıntılı maceralara götürecek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.