20 Temmuz diriliş günümüzdür

Yayın Tarihi: 19/07/17 09:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Aralık 1963'te Rumlar 1960 ortaklık yönetimine el koyup bizi devletten kovdular ve silahlı saldırıları sonucu çok küçük alanlarda yaşamak zorunda bırakmışlardır.

103 karma köyde yaşayan Türkler, canlarını koruyabilmek için tüm varlıklarını geride bırakarak güvenli bölgelere göç etmek zorunda bırakıldı.

Devlette çalışanlar canlarından olmamak için, görevlerine gidemedi. Geçimini tarımdan elde eden köylülerimiz, Rum saldırıları ve ablukası nedeniyle kırsal alanlardaki faaliyetlerini sürdüremedi.

Silahlı Rum polis ve askerlerin yollarda kurduğu barikatlar nedeniyle, Türklerin seyahat özgürlüğü kısıtlanmıştı.

Yollarda seyahat eden, tarımsal faaliyetlerini sürdürmek için kırsal alanlara giden bir çok Türk, silahlı Rum polisi, askeri ve teröristleri tarafından kaçırılarak katledilmişti.

Rum liderliği, Kıbrıs Cumhuriyeti temsilciler Meclisinde görevli olan Türk millet vekillerinin Rum kesiminde kalan Meclise gitmesine izin vermemişti.

Adada bozulan anayasal düzeni ve Türkleri korumak hakkına sahip olmasına rağmen, Türkiye'nin askeri müdahalede bulunması, emperyalist ülkeler ile onların güdümündeki uluslararası kuruluşlar tarafından 11 yıl engellenmişti.

Rum- Yunanistan ikilisi Türkiye'nin askeri müdahalede bulunamayacağı inancı ile 15 Temmuz 1974'de Kıbrıs elen cumhuriyetini ilan etti.

Ardından da Türk yerleşim yerlerine saldırması ve masum halkı katletmesi üzerine, Türkiye tüm engelleme girişimlerine rağmen, 1974'de askeri müdahalede bulundu.

1975 Viyana anlaşması ile güneyde kalan Türklerin kuzeye , kuzeydeki Rumların da güneye gitmesi sağlanarak, iki kesimlilik oluşturuldu ve böylece her iki halk kalıcı ve istikrarlı barışa kavuşturuldu.

Türkiye 20 temmuzda askeri müdahalede bulunmamış olsaydı, Türkler katledilecek ve Kıbrıs Yunanistan'a ilhak edilecekti.

Barış harekatı sayesinde Türk halkı özgürlüğüne ve geçmişle kıyaslanmayacak düzeyde çok daha iyi yaşam koşullarına kavuşturuldu.

1974'den sonra değişen koşullarda, gerçek anlamda iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı iki eşit ve egemen taraftan oluşan bir anlaşma yapılması oldukça kolaylaşmıştır.

Ancak Rum-Yunan ikilisi, yaşanan tüm acı deneyimlere rağmen, hala daha kuzeyi de ele geçirmek idealinden vazgeçmemiştir.

Üstüne üstlük güneyde hala daha yeni nesle aile ocağında, okullarda, kilisede ve askeri kışlalarda Türk düşmanlığı ve enosis ideali aşılanmaya devam edilmektedir.

KKTC'de ise bir yandan ulusal kurtuluş mücadelemiz yeni nesle anlatılmamakta, öte yandan da Rum ve içimizdeki işbirlikçiler çeşitli yöntemlerle gençlerimize ulusal kimliğinden koparılarak Kıbrıslılık kimliğini benimsettirilmesine çalışılmaktadır.

Sonuç olarak, 15 Temmuz hareketi ile adayı Yunanistan'a ilhak etmeye kalkışan Rum-Yunan ikilisi Türkiye'nin askeri müdahalesi ile, amaçlarına ulaşamadı.

Ancak KKTC'de Rum tezlerini savunan bazı işbirlikçiler ile her ne pahasına olursa olsun Rum ile birleşmeyi tek çıkar yol olarak gösteren siyasilerden umutlanan Rum tarafı, teslim olabileceğimiz inancı ile bizi müzakerelerde oyalamakta ve zamanla istedikleri koşullarda bir çözümü kabul ettirebilecekleri umudu ile makul bir çözüme yanaşmamaktadır.

Bu durumda geçmişin karanlık dönemine sürüklenmememiz için, barış harekatı sayesinde elde ettiğimiz olanakların değerini takdir etmemiz ve kendi devletimize sahip çıkarak onu tanıtmaya çalışmalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.