Çözüm BM ve AB tarafından engellenmektedir

Yayın Tarihi: 15/10/17 11:15
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Geleneksek Türk düşmanlığı ve Yunan sevgisi nedeniyle, Avrupalıların, geçmişten beri kayıtsız şartsız, her koşulda Rum ve Yunanlıları desteklediği inkar edilemeyen bir gerçektir.

Ülkelerarası işbirliğinin artması ve Türkiyenin, soğuk savaş döneminden beri Avrupa ülkeleri ile hep dayanışma ve işbirliği içinde olmasına karşın , adeta kan davası şeklindeki Türk düşmanlığının hala daha değişmediği görülüyor.

Son Almanya'daki seçimlerinde hiç ilgisi olmamasına karşın, Türkiye düşmanlığının ön plana çıkarılması ve propaganda malzemesi olarak kullanılması, batılıların hala daha değişmemekte ısrar ettiğini gösteriyor.

Beş emperyalist devletin güdümünde olan Birleşmiş Milletler, geçmişten günümüze, hep Rum-Yunan ikilisinden yana kararlar üreterek, Rumların makul bir çözümü kabul etmesini engellemektedir.

Birleşmiş Milletler, 1963'te Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetine silah zoru ile el koyan ve Türklere saldıran Rumları kınayıp cezalandırmadı. Aksine 1960 ortak Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdı ve ödüllendirdi.

Annan Planı referandumundan sonra ise, Birleşmiş Milletler genel sekreterinin gerçekleri açıklayan raporu yayınlanmadı ve bize uygulanan haksız ambargolar kaldırılmadı.

Crans Montana bozgunundan sonra BM. Genel Sekreterinin hazırladığı raporda, haklı ile haksızın belirlemesi yerine, sorumluluğu her iki tarafa da yüklemesi, bu kuruluşun Kıbrıs sorununun çözümünde kesinlikle yardımcı olamayacağını kanıtlamıştır.

Öte yandan Avrupa Birliği, kendi ilkelerini ve uluslararası anlaşmaları çiğneyerek, Türklerin varlığını dikkate almayarak, sadece Rumlar tarafından seçilen yönetimi, tüm Kıbrıs adına Avrupa Birliğine üye yaptı.

AB halen Kıbrıs sorununu Rum - Yunan çıkarları doğrultusunda değerlendirerek, Avrupa insan hakları Mahkemesi kararları ile Türk tarafını suçlamaktan ve ambargo'larla cezalandırmaktan çekinmiyorlar.

2004 yılında Annan Planı referandumu ile, adada iki eşit halk yaşadığının tescil edilmesine karşın, şampiyonluğunu yaptıkları demokratik ilkeleri çiğneme pahasına,Avrupa parlementosunda Türklere ait 2 sandalyenin Rumlara verilmesinden utanç duymuyorlar.

AB son çözüm müzakerelerinin sürdürüldüğü dönemde, Rumların denizlerdeki hidrokarbondan tek yanlı olarak yararlanma faaliyetlerini destekledi. Crans Montana'da müzakerelerin sürdürüldüğü bir dönemde, Avrupa parlamentosu, Kıbrıs'tan Türk askerinin ayrılmasını isteyen karar çıkardı ve Rumları şımartarak çözümü engelledi.

Görüldüğü gibi, geleneksel Türk düşmanlığı, haçlı seferleri zihniyeti, hala daha sürdürülüyor.Türk tarafına her konuda haksızlık yapılıyor, çifte standart uygulanıyor.

Batılıların bu bağnazlığı, Türk düşmanlığı, tek yanlı davranış ve uygulamaları nedeniyle, Rum- Yunanistan ikisinin ENOSİS umutlarını güçlendiriyor

Geçmişten günümüze BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliğinin desteği ve şımartması nedeniyle de, Rumlar Türk tarafının haklarını dikkate alma gereği duymuyor ve böylece makul bir anlaşma yapılamıyor.

1974'den sonra ortaya çıkan iki kesimliliğin her iki halkın da barış huzur ve refah getirdiğinin görülmesine karşın, sırf Rumların egemenliklerini zamanla tüm adaya yaymasına zemin hazırlamak düşüncesiyle, iki halkın birleştirilmesi isteniyor.

Sonuç olarak, AB ve BM'in çözümü engellemesi karşısında, müzakerelerde zaman öldürmek yerine, Monako ve Gibraltar modeli çözüm seçenekleri ile belirsizlikten kurtulmalıyız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.